Adanalı Tayfur da Adana’daydı

Adanalı Tayfur tiplemesi ile üne kavuşan Öztürk Serengil, Adanalıların onu unutmayıp festivale davet etmelerinden dolayı çok memnundur. O günlerde gazetecilere “davet edildiğim ilk film festivali” diye demeçler verir. Festivalde üç gün boyunca yaptığı gösterilerle Adanalıların beğenisini tekrar kazanmıştır.

Festival Zamanı Yılmaz Güney Muş’ta

Yılmaz Güney günler öncesinden kendisine gönderilen davet mektubuna karşılık şu cümleler ile festival komitesine; “Üzgünüm, çaresizim. Elim kolum bağlı. Orada, aranızda olmayı ne çok isterdim. Davetiyenizi o kadar çok okudum, o kadar çok baktım ki… Ve hep başımın ucunda (…) diye geri dönüş yapmıştır.

Bu satırların devamında kendisinin vatani görevini tamamlamak üzere o sıralarda Muş’ta bulunduğunu ve bu nedenle festivale katılamadığını anlıyoruz. Ödül törenine ait videoyu izlediğim zaman ödülünü onun yerine can dostu ve aynı zamanda menajeri olan Abdurrahman Keskiner’in aldığını görüyorum. Arif Keskiner, Umut filminde  Yılmaz Güney’in yapımcı olarak kendi adını yazmak istemediği için çok güvendiği dostu ve iş asistanı olan Abdurrahman Keskiner’in adını yapımcı olarak kullandığını söylemektedir.


Bilmediklerimiz Daha Önce Duymadıklarımız

Festivalin yapılacağının duyurusu ilan edildikten kısa bir süre sonra her dönemde olduğu gibi o dönemde bazı söylentiler ortaya atılır. Bu söylentilerden biri altı yıldır yapılan Altın Portakal Film Festivali gibi başarılı olamayacağı, bir diğeri de üç ay gibi kısa bir sürede Adana’nın böyle bir organizasyonu başaramayacağı düşüncesidir. Bunlara ek olarak İstanbul’daki prodüktörlerin de festivali tam olarak desteklememesi bir hayli can sıkıyordu. Prodüktörlerin bu tutumuna kızan isimlerden biri de Yılmaz Güney’di. Asker’den yazdığı mektubunda “İstanbul’da prodüktörler… Onlar ki, şu memleketin alınyazısını çizenlerle ortaktır… Daima, kendi yazdıkları oyunu, kendileri oynarlar. Oyunun sonunu bilirler. Bu festivale katılmamalarının tek sebebi, sahnenin, çok namuslu seyirciler karşısında kurulmuş olmasıdır. Onlar için tek çare, kaçmak, oyunlarını, kendi oyuncaklarıyla istedikleri yerde rahatça sürdürmektir.

Ve bu, şaşmaz bir gerçektir ki, bütün kötü çocuklar, günün birinde, oyuncaklarıyla yalnız kalırlar. Onları bu yalnızlığa mahkum etmek bir borçtur.” diye kızdığına şahit olmaktayız.

Sanırım festivalin en zor durumda kaldığı an ise Yeşilçam’ın renkli prodüktörlerinden Ümit Utku’nun bir gazeteye verdiği demeçte “henüz başlamamış festival için birinci film belli” açıklaması olmuştur.

Arkasından, festivalin başladığı gün olan 15 Mayıs 1969 yılında saat 10.00’da muhteşem bir merasimle sonuçların jüri tarafından açıklanması ve “Kuyu” filminin birinci seçildiğinin duyurulması prodüktörleri sevindirse de prodüktörler istediklerini elde edememişlerdir.

O dönemin görsel kayıtlarını incelediğimizde Adana’nın misafirperverliğinin gelen sanatçıları hayli memnun ettiğini görüyoruz. O dönemde bile bir konuğun, kent içinde gezebileceği bir yere gitmek istediği zaman otelin resepsiyonunu araması yeterliymiş. Düzenlenen gece etkinliklerinde çekilen fotoğraflara baktığımız zaman sanatçılarımızın çok da mutlu olduklarını görmekteyiz.

Festival başlamadan bazı dedikoduların ortaya atılması ve jürinin bir hata yaparak yönetmeliğe göre hareket etmemesi festival komitesini zora soksa da film şenliğinin ilk yıl için gayet başarılı sonuçlandığını söyleyebiliriz.

İkinci Altın Koza Film Şenliği’nde Yılmaz Güney’in festivale nasıl damga vurduğunu ve diğer ayrıntıları sizlerle paylaşacağım…

Kaynakça;

Necip Sarıcı, Lale Film Stüdyosu
Burçak Evren 2014, Gayri Resmi Türk Sinema Tarihi, Altın Koza Yayınları
Yeni Adana Gazetesi, 16-19 Mayıs 1969 tarihleri arasında yayınlanan sayıları
Ses Dergisi, 24 Mayıs 1696 sayısı
Ses Dergisi, 31 Mayıs 1969 sayısı

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor