ADANA’NIN PAŞASI GAYRET EDİNCE MAKAMDAN OLMUŞ
(Dünden devam)
Paşamız, bu denli kara tabloları okurken Halep’teki büyük Paşa’nın “Ulan Veysi Paşa, peki sen orada eşek başı mısın, sen ne yaptın?” şeklinde tepki göstereceğini düşünmüş olmalı ki, burada yaptıklarını anlatmaya başlıyor; “… Bu fenalıklara karşı çare bulmaya acilen yeltenmek gerektiğinden, kölelik yapmak üzere geldiğimin (Üste karşı nezaket gerekçesiyle görev yerine kölelik diye bahsetmiş rahmetli) dördüncü gününden itibaren ilk önlem olarak temizliği Hükümet Konağında başlattım ve yüz araba kadar süprüntüyü çıkardıktan sonra, tellâl vasıtasıyla memleketin temizlenmesine çağrı yaparak herkesin evinin, hanının, dükkânının içini ve dışını silip süpürmek zorunda olduğunu, çıkacak atıkları da hanelerinin (avlunun) bir köşesinde kazılacak üstü kapalı derin bir kuyuya atmalarını ve çöplük olarak kabul edilmiş alanların temizlenerek atıkların nehre dökülmesini sıkı sıkı tembih ettim. Bu isteklerimi yerine getirmeyenlere yahut aykırı hareket edenlere nakit para cezası uygulanacağını ve hatta gerekirse hapse dahi atılabileceklerini bildirdim…”
Paşa, devlet terbiyesi gereği önlemlerin başarısını, Adana’da neler olup bittiğini bilmeyen Halep Paşa’sına mal ederek devam ediyor; “Siz, yüce devlet paşamızın yüksek yardımları sayesinde (Bu kadar yalakalık fazla demeyiniz; o zamanki resmi nezaket böyle gerektiriyormuş) işe yol aldırılmış ve yukarıda bahsedilen hayvan kesim yerleri şehir ortasından kaldırılarak kent dışına taşınırken çukurları dolduran ve kokuşmuş yeşil sular da temizlenip yerlerine toprak doldurulmuştur. Böylece kentin önemli ölçüde memlekete benzemesi sağlanmıştır. Ne var ki, bahsedilen dericiler ve barsak işleyiciler yerlerinde kaldıkça, harcanan bu kadar emek ve gayret boşa gideceği düşünülerek konu mecliste görüşülmüş ve bunların da kaldırılarak şehrin alt tarafında, Seyhan kenarında tahsis edilen yere taşınmaları için karar zapta geçirilmiştir. Bu iş yerlerinin sahipleri huzura çağrılarak kendilerine alınan karar bildirilmiş ve bir aya kadar oraya taşınacaklarına dair sağlam söz alınmıştır.”
Adana’nın Paşası, büyük paşaya neler yaptığını anlattıktan sonra asıl amacını açıklıyor. Buradan anlıyoruz ki, memleket çıkarı için yapılan iyi işler çıkar sahiplerini rahatsız ediyor ve kumpas harekete geçiyor. O zaman da aynı şey olmuş. Nasıl olmuş; buyurunuz, hep birlikte görelim, görelim de torpilcilerin halkın sağlığına kast etmek pahasına nasıl hareket ettiklerini öğrenelim. Diyor ki; “Daha önce görmedikleri ve alışmadıkları koşulların ortaya çıkması için sürekli yapılan iyileştirici çalışmalar ve gayret, aklı erenler tarafından mutlulukla karşılanmakta ve Şevketli Padişahımızın ömrünün çok uzun olması, vezirlerinin sağlığı için dualara yol açmaktadır. Ne var ki, temizlik ve çevre sağlığının yararlarını fark etmeyen ve bulundukları durumdan başka bir şey bilmeyen (tutucu) bazı geri zekâlıların yapılanlardan rahatsızlık duyarak bazı üst makamlara yapılan güzellikleri şikâyet ederek konuyu size kadar ulaştırmaya çalıştıkları söylentileri yayılmıştır. Bunlar şayet sizi de taciz edecek düzeye gelirse, yüksek şahsınızı önceden bilgilendirmek ve gelecek ifadeleri bir sürecik kulak tıkayarak itibar verilmemesi dileği ile gerçekleri sunarak arz etmeye cesaret ettim. Elbette ki emir ve ferman emirlerin velisi hazretlerine (size) aittir. Silhi Zilhicce (3 Mayıs) 1282; yani, 15 Mayıs 1866).
1867’de makamda bir başka vali olduğuna göre, Rahmetli Veysi Paşa ya terfi alıp bir üst makama gitti, ya da korktuğu başına geldi ve görevden alındı.
YARIN: YOLSUZ-ÇULSUZ ADANA
MEKTUBUN ORİJİNALİ
(Dünden devam)
…saye-i aliye-i hidivilerinde işe yol aldırılmış ve zikrolunan kanaralar haric-i memlekette su kenarına kaldırılarak ve göl heyetinde bulunan yeşil sular tathir ile mahalleri toprak ile doldurularak derun ve taraf-ı şehir, oldukça bir memlekete benzettirilmiş ise de zikrolunan debbağ ve kirişhaneler kaldıkça, çekilen emek adeta heba demek olacağından anların dahi kaldırılması meclisce bit-tezekkür karar verilerek ve bir de mazbata alınarak eshabı celb ile memleketin alt tarafında ve nehr-i Seyhun kenarında irade olunan mahalle nakletmeleri teklif ile, nihayet bir maha kadar tekmilen kaldırılmasına kaviyyen söz alınmıştır.
Böyle görmedikleri ve adet etmedikleri bir halin meydana getirilmesi emrinde olunan ikdam ve gayret aklı erenlere hoş gelerek davat-ı fuzuni-i ömr-üşevket-i Padişahiye terdifen duayı bil hay-ı asafilerine muvazzabat eyleyecekleri misillü nezafet ve taharetin muhassenatını fark etmeyen ve bulundukları halden başkayı bilmeyen sebükmağazana şu hal giran gelerek şayet bazı mertebe şikayetle zat-ı felatun menkabeti vilayet penahilerine tacize kalkışmaları varid-i efkar olmasile keyfiyet evvelce malum-u ali-i hidivaneleri olmak ve o makule vuku bulacak ifadata bir müddetcik lutfe havaleissemi-i itibar buyurulmamak temennisi ile arz ve iş’ar-ı hakikat-ı hale ictisar eyledim. Her halde emr ü ferman hazret-i veliy-yül emîrindir. Silhi Zilhicce 1282: 3 Mayıs 1282 (15 Mayıs 1866).