ADANA’NIN TEMMUZU ERİTİR EN SERT BUZU

Başka ellere lafımız olmaz ama Adana’mızda Temmuz, aynı temmuz gibi geçer. Bellersiniz ki Cehennemin Ocağı bu yana ağız vermiş; ateşiynen hem kavurur, hem haşlar. Zaten bir inanışa göre, adı da Cehennem’den gelirmiş. Öz Türkçede  “Tamu” cehennem demek ya; bazı kaynaklarda “tamu-z” olarak ifade edilirmiş te, ayın adı da onun için Temmuz olmuşmuş. Bazı ilimci ve bilimci muhteremlere göre de, Eski Sümerce’deki Dumuzi’den gelirmiş. Sümer Mitolojisindeki Tanrıça İnana ile evlenip kral olan çobanın adıymış. Garip çoban tanrıça ile evlenince asalet sahibi olmuş, kavalı-kepeneği bırakmış, kapısına “Bereket Tanrısı” levhasını asmış. Bazı güçlü kaynaklar ise, “Bir çok ay gibi, temmuz da Süryanice’den dilimize geçmiştir” derler.

Adını nereye bağlarsanız bağlayın, sıcak mı sıcaktır bizim temmuzlar. 1929 – 2018 arası Adana kayıtlarını inceledik ve gördük ki, 89 yılın ısı ortalaması 28, 2 derece. En yüksek sıcaklık ortalaması da 33,9 derece. Rutubetiyle sayarsanız bayağı bir ter makinası.  En düşük sıcaklık ortalamasına baktık, hiç de az değil mübarek: derecesi, 22.9. 1929’den bu yana kaydedilmiş en yüksek sıcaklığı 44,4 derece olmuş 2017 Temmuz’unun 2’sinde. En düşüğü de 11,5 olarak 11 Temmuz 1958’de kaydedilmiş. Adana’mızın Temmuz ayı ortalama güneşlenme süresini merak ediyorsanız bu rakam da size: 10 saat 48 dakika. 12 ay içindeki en uzun süre…

Yağmurlu gün sayısına da baktık,  günü tamamlamıyor:  21 saat 36 dakika. Tabii bu da 89 yılın ortalaması. Düşen yağmur ise sadece 6 kilo 200 gram… Halbuki sadece üç-beş yıl öncesinin rakamları bunları ikiye katlıyor. Bu durumda yol, otel, maden, mermer deyip ağaç kesmeye devam etmenin yararı büyük olacak Cehenneme eyitten yaklaşabilmek için.

Hazır elimiz değmişken, meteorolojik olayları geleneksel kazanda çeşnilendirelim dedik… Bakınız neler çıktı:

Ayın ilk ve ikinci günü yaprak fırtınası esermiş. 3’ü Sam Yeli’ne ait… Zorlu bir yeldir. Basra Körfezi dolaylarının aşırı ısınmasıyla oluşan siklon, o kadar yolu aşıp bizim elleri etkiliyor, iyi mi?

 6’sı ile 7’sinde adı-sanı yok, kimi-kimsesi olmayan 2 fırtına esermiş. 10 Temmuz’a gelince, “Bevarih Rüzgarları” sona erermiş. Bevarih, 31 Mayıs’ta başlayan bir seri sıcak rüzgarların adı olarak geçmiş kütüğe… 11’ini Çarh Fırtınası kapatmış. Nedir çarh? Osmanlıca’da tekerlek, dönme, dönen nesne gibi anlamlar taşıyor. Olsa olsa, hani şu yerdeki kuru yaprakları, otları, kağıtları kaldırarak devinip duran dev bir topaç gibi görünen burgaç var ya, işte o olmalı diye fikir yürüttük.

 Fırtınalar bitmedi; 16, 17, 18 ve 29’unda yine anadan öksüz, babadan yetim isimsiz fakat sıcak dört fırtına var. 30’una ise komünist  fırtına damga vurmuş: Kızıl Erik Fırtınası… Malum, bizde yıllarca “Kızıl” demek, “Komünist” demekti. Şimdikinin FETÖ’sü gibi neredeyse. Kızılcık ya da Kızıldeniz demeye kalkanları karakola çektikleri söylenirdi… Onun için de bazı coğrafya hocaları sınavda Kızılırmak yerine Yeşilırmak’ı sormayı tercih etmiş olmalı…

Dedik değil mi: Adana’nı Temmuzu, eritir en sert buzu.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor