AHLAK

Binlerce insanımız öldü, yüzbinlerce yakınları yasa boğuldu, ülkece üzüldük…
Bazı illerde deprem olabileceğine yönelik olasılıklar ve devam eden artçılar, ne psikoloji bıraktı ne de moral.
İnsanlar gergin, üzgün ve dahası içten içe öfkeli.
Ve en kötüsü de bu durumdan kurtulmak biraz zaman alacak gibi görülüyor.
Doğal olaylar sona ermeyecek, önemli olan modern bilimin ışığında tedbir almak…
Depremlerin ardından hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağı da aşikar.
Örneğin yüksek katlardaki evlerine artık hiç girmemeyi, mümkünse tek katlı evlerde oturmayı isteyen binlerce insan arayışlarını sürdürüyor.
Ve işte bu noktadan sonra sadece yıkılan binalar olmadığı, ahlaki değerlerde de aşınmalar olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Aslında bu aşınmalar ilk döküntülerini deprem öncesindeki ekonomik dalgalanmalar sürecinde vermişti.
Asgari ücret artışlarının ardından iğneden ipliğe zam geliyor, döviz biraz hareketlense birçok ürünün fiyatı kat be kat artıyordu.
Ha yüksek enflasyonun sorumlusu tabi ki iktidar ve yanlış ekonomi uygulamaları ama bu tür fırsatçıları da unutmamak lazım…
O ahlak erozyonuna uğrayan simsarlar yine sahnede.
Deprem bölgelerine yakın ilerdeki ev kiraları aldı başını gitti.
Nedeni malum; fırsatçılık yaparak daha fazla para kazanma hırsı.
Hatta boş evlerini kiraya vermeyip piyasanın biraz daha hareketlenmesini bekleyenler olduğu iddia ediliyor.
Özelikle hali vakti yerinde olan bazı insanların müstakil evleri tercih edecekleri beklentisi yine birilerinin iştahını kabartmıyor değil.
İştah kabartma diyerek lafı yumuşatıyoruz ama aslında enkazdan hırsızlık
yapmak veya yardım malzemelerini yağmalamaktan farklı değil. İnsanların zor gününde sinekten yağ çıkarmaya çalışmak, tek kelimeyle ahlaksızlıktır…