Akça: Kocanın doktor olması cinayeti önleyemedi
ADANA (BÖLGE)-Adana Çocuk ve Kadın Hakları Dernek başkanı Çiğdem Akça yaptığı açıklamayla kadın cinayetinde son nokta olan , “Avukat Müzeyyen Boylu’nun Doktor eşi Mesut İssi tarafından çocuklarının önünde 14 kurşunla öldürülmesinin acısını tüm toplumun yüreğinde hissetmesi gerekmektedir.” dedi.
Akça, ” Daha çocuk yaşta toplum olarak, evlenmek kadar boşanmanında normal olduğunu içselleştirmemiz gerekiyor. Elbette hiçbir çift boşanmak için evlenmez ama yürümeyen işkence halini almış evliliklerde bitirilmelidir. Bu çok normal bir durumdur, yüksek eğitim almış bir doktorun dahi bunu içine sindiremediği bir toplumda kadın cinayetlerinin bitirilebileceğini ummak bir hayaldir.
Eşlerin birbirine saygısının kalmadığı evliliklerde yetişen çocuklarda sağlıklı olamaz, sağlıklı evlilikler yapamaz. Geri dönülemez noktaya gelmeden ailelerinde desteğiyle yürümeyen evlilikler sonlanmalıdır. 6284 sayılı yasa da ki uygulamadaki sıkıntılar iki tarafıda madur etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Şiddet gören kadınların yüzde 40’ına yakını koruma altındayken öldürüldü. Eğer şiddet uygulayan erkek, bir rehabilitasyon merkezine konmazsa kadına yeniden saldırıyor. Tahrik indiriminin kaldırılması gerekiyor. Uzaklaştırma kararı alınmış erkek zorunlu olarak gözetim altına alınmalı. Erkeğin şiddet eğiliminden uzaklaştığına dair rapor hazırlandıktan sonra salınması gerekli. Toplum olarak kadının eğitiminin arttığı, ekonomik bağımsızlığının olduğu bir dönemdeyiz. Kadınlar daha kolay boşanma kararı alabiliyor. Bu aşamada kadın ve erkeğe çocukta varsa çok daha önemli bir görev düşüyor. Evlilik kurtarılabilecekse kurtarılmalıdır. Bunun için devletinde katkısıyla ücretsiz aile danışmanlığı hizmeti alınmalıdır.
Kadına yönelik şiddetin giderek arttığı, kadın cinayetlerinin durdurulamadığı günlerden geçiyoruz. Ve bir kez daha bu acı olayla, şiddet uygulayanın eğitimli olup olmamasının kadına bakış açısını değiştirmediğini, toplumsal statü ve eğitim düzeyi değişmeksizin kadın üzerinde tahakküm kuran erkek egemen bir bakış açısının devam ettiğini gördük. Kadın cinayetlerinde koruyucu ve önleyici tedbirlerin artırılmadığı, yargılamaların adil-etkin yürütülmediği müddetçe bu cinayetlerin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Kadına yönelen erkek şiddetini bir kez daha kınıyoruz.