AKDENİZ KIYILARINI TAMAMEN SARMIŞ, ÇÖZÜM ADANA’DAYMIŞ

San Remo’daki uygulamalı seminere katılanların pek çoğu bilim adamıydı. Palermo Üniversitesinden gelen kadın, özellikle böcekler konusunda İtalya’nın en tanınmış Profesörüymüş. “Aylardır uğraşıyoruz. Bir türlü baş edemiyoruz” derken ağlamaklı gibiydi.

 

Ekip kent çevresinde birkaç palmiye koruluğuna götürüldü. Belli k, buralarda palmiyelere adeta kutsal ağaç gibi bakıyorlardı. Akişam üstü yakınlığımızın iyice pekiştiği Michel Ferry’ye bu düşüncemi açtım. “Doğrudur…” dedi ve ekledi: “Palmiye tarih boyunca pek çok ülkede kutsallık simgesi olmuştur. Hazreti İsa’nın Kudüs’e girerken palmiyelerle karşılanması da buna eklenebilir.”

 

EEE, N’OLUCAK BU

AĞAÇLARIN SONU?

 

Ertesi gün salon toplantısındaydık. Sorunla uzun süredir uğraşanlar bildiklerini ortaya koyduklarında belli oldu ki bu böcek böcek değil, ciddi bir felâket aracı. İçlerinde sözü en çok dinlenilen kişi, bu alanda büyük şans eseri bu alanda ilk tanıdığım kişi Fransız asıllı İspanya delegesi Michel Ferry idi. Telefonla başlayıp San Remo’da yoğunlaşan yakınlığımız arkadaşlığa dönmüş gibiydi. Akşam yemekten sonra baş başa konuştuk. Öğrendim ki, özellikle Ortadoğu’da kendini Kırmızı Palmiye Böceği ile mücadeleye adamış özverili bilim insanları var. İlginç olanı da şu; her bilim uzmanı bir şeyler biliyor ama bu bilgileri bir araya getirerek bütünselliğe yaklaşma olanağı bulunamamış.

 

Konuşmalardan çıkardığım sonuca göre yaşamını yitirmiş ağaçlar rastgele değil, büyük özenle kesilmeli ve düşen tüm parçalar anında toplanarak uzak bir bölgede derin çukura gömülmeliydi. Zaten “Ben gelinceye kadar ağaç kesilmesin” demiştim.

 

Odalarımıza gitmek üzere kalktığımızda “Bak Michel…” dedim “Bana bu uzman ve bilim insanların adını versen, seni ve onlardan bulabildiklerimi Adana’da bir araya getirmeyi düşünsek yararı olur mu?” Michel heyecanını açığa vuran hareketle masaya dönüp oturdu. Ben de karşısına geçtim. “İçtenlikle söylüyorum, Malezya’dan Mayorka Adalarına kadar tüm Akdeniz ülkeleri için müthiş bir iyilik yapmış olursunuz” dedikten sonra, “Bugüne kadar mücadelede zayıf kalmıştık, senin dediğin gerçekleşirse çok yol alırız” diye ekledi.

 

BAŞKAN DURAK “GÜNÜ

HEMEN BELİRLE!” DEDİ

 

Adana’ya döner dönmez Başkan Durak’la görüşüp durumu anlattım. Böcek üzerinde çalışmasıyla isim yapmış bilim insanlarını Adana’da toplama düşüncemi açtım. Tereddütsüz, “İyi bir fırsat olur. Geniş katılımlı bir toplantı olsun. Üniversiteyi, Bakanlığı ve palmiyesi olan belediye görevlilerini de davet edelim. Toplantı yeri de bence Hilton olmalı. Gününü belirle, bana da bildir.” dedi.

 

Aynı gün Michel’den yedi isim geldi. İsrail ve Mısırlının katılımı için özellikle gayret göstermemi önerdi. Vakit geçirmeden harekete geçtim ve Aralık ilk haftasında kendilerine uyabilecek tarihlerde yapılacak uluslararası toplantıya davet ettim.

 

İLK MÜDAHALE FİKRİ

SOROKER’DEN GELDİ

Ertesi gün sekreterim “Bir yabancı kadın sizi soruyor” diyerek telefon bağlandı. İsrail’den Profesör Victoria Soroker Aralık başında 3 gün zaman ayırabileceğini söyledikten sonra Adana’daki durumu sordu. Öğrenebildiğim yeni terimlerle ayrıntıları da ilettim. Soroker, “Size hemen önerebileceğim yol, ağaçların dibine ve kestiğiniz parçaları toplamadan önce  Confidor isimli ilacı uygulamanız.” dedi. Öyle yaptık. Vakit geçirmeden Confidor’a başladık. Bu arada, yedi isimden altısıyla anlaştım. Yedincisi Yemen’de hurma bahçelerinde dolaşıyormuş; ulaşamadık.

 

ÇARŞAMBAYA: ADANA ÇALIŞTAYI

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor