ALIM GÜCÜ ÇÖKTÜ: YILLIK KAYIP 50 BİN TL

Raporun en çarpıcı tespiti, alım gücündeki korkunç erime oldu. Asgari ücretin kişi başına düşen milli gelire oranı tarihi dip seviyeleri gördü. 1974 yılında kişi başına GSYH’nin yüzde 80,6’sı seviyesinde olan brüt asgari ücret, 2025 yılında yüzde 43,6’ya kadar geriledi.

 

HABER: GÜLESER KELEŞ

DİSK-AR, “2026 Asgari Ücret Araştırması” ile çalışma hayatının en yakıcı sorununu masaya yatırdı. TÜİK verilerine dayandırılarak hazırlanan rapor, asgari ücretin sadece bir “taban ücret” olmaktan çıkıp, genel bir ücret haline geldiğini belgeledi. On milyonlarca yurttaşın derdi olan asgari ücretin, enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında nasıl eridiği bilimsel verilerle ortaya konuldu.

Raporun en çarpıcı tespiti, alım gücündeki korkunç erime oldu. Asgari ücretin kişi başına düşen milli gelire oranı tarihi dip seviyeleri gördü. 1974 yılında kişi başına GSYH’nin yüzde 80,6’sı seviyesinde olan brüt asgari ücret, 2025 yılında yüzde 43,6’ya kadar geriledi.

ASGARİ ÜCRETLİ 22 CUMHURİYET ALTINI

Enflasyonun altında ezilen asgari ücretlinin 2025 yılındaki alım gücü kaybı 50 bin TL’yi aştı. Altın hesabı ise durumun vahametini bir kez daha kanıtladı: “Asgari ücretli 2005’ten bu yana 22 Cumhuriyet altını kaybetti!”

TÜRKİYE ‘ASGARİ ÜCRETLİLER ÜLKESİ’ OLDU

DİSK-AR verilerine göre Türkiye’de işçilerin yarısı asgari ücretle çalışıyor. Kayıt dışı çalışanların ise neredeyse yarısı asgari ücretin bile altında bir paraya mahkum ediliyor. Kadın işçilerde tablo daha da karanlık; kadınların yüzde 60,1’i asgari ücret ve civarında maaşlarla yaşam mücadelesi veriyor.

2015 yılında Avrupa’da Türkiye’den avro bazında daha düşük asgari ücrete sahip 14 ülke varken, 2025 yılında bu sayı sadece 2 ülkeye düştü. Türkiye, Avrupa’nın ucuz iş gücü cennetine dönüştürüldü. AB ülkelerinde toplu iş sözleşmesi kapsamının yüksek olması nedeniyle asgari ücretli oranı düşükken, Türkiye’de sendikasızlaştırma politikaları asgari ücreti “ortalama ücret” haline getirdi.

AÇLIK SINIRININ ALTINDA YAŞAM SAVAŞI

Rapor, asgari ücretin açlık ve yoksulluk sınırı karşısındaki çaresizliğini de belgeledi. 2024 Ocak ayından 2025 sonuna kadar geçen 24 aylık sürede, asgari ücret yalnızca 4 ay açlık sınırının üzerinde kalabildi. Geri kalan 20 ayda emekçi, karnını bile doyuramayacak bir ücretle çalıştırıldı.

Son günlerde iş dünyasının gündeme getirdiği “bölgesel asgari ücret” tartışmalarına da noktayı koyan DİSK-AR, bunun çözüm olmadığını vurguladı. Türkiye’de 1951-1974 yılları arasında uygulanan ve 50 yıl önce vazgeçilen bu sistemin geri getirilmesinin, emeğin daha da ucuzlatılması anlamına geleceği belirtildi.

Raporda ayrıca şu tespitlere yer verildi:

” Vergi Dilimi Soygunu: 2000 yılında gelir vergisi ilk dilimi asgari ücretin 22 katıyken, 2025’te 6,1 katına geriledi. Vergi istisnasının matrahtan değil vergiden indirim yoluyla yapılması çalışanı mağdur ediyor.

Enflasyon Yalanı: Asgari ücret artışının enflasyonu tetiklediği iddiası gerçeği yansıtmıyor. Reel artış yapılan yıllarda (2016, 2019, 2023) enflasyon patlaması yaşanmadı.

İşverene Destek Var, İşçiye Yok: 2008’den beri işveren prim payı bütçeden karşılanıyor. 2025’in ilk on ayında işverene 207,6 milyar TL destek verilirken, işçiye sağlanan SGK prim desteği yetersiz kaldı.”

Raporun sonuç bölümünde, asgari ücretin sadece işçinin değil, ailesinin de geçimini sağlayacak düzeyde belirlenmesi gerektiği vurgulandı. Asgari ücretin bir pazarlık unsuru olmaktan çıkarılıp, ülke ekonomisindeki büyümeye ve gerçek enflasyona endeksli, toplu pazarlıkla belirlenen bir “geçim ücreti” olması gerektiği ifade edildi.

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor