ANAYASAYI KENDİ HAYALİMİZİ İÇİNE ALARAK KONUŞALIM
2023 14 Mayıs Pazar günü hem Milletvekilliği için hem de Cumhurbaşkanlığı için seçim var…
Altılı Masa olarak tanımlanan muhalefet partileri başarılı olup iki seçimi de kazanır ve TBMM’de ANAYASA değişikliği için gerekli çoğunluğu sağlarsa, yeni bir Anayasa ve Parlamenter Sisteme dönüş vadediyor.
Üstelik, sıradan değil Güçlendirilmiş Parlamenter Hükümete, Kürt siyasal hareketinin temsilcileri ile Sosyalist Partilerin oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bileşenleri de Yeni Bir Anayasa’nın yapılması gerektiğini sıklıkla dile getiriyor.
AKP’nin 1982 Anayasası’nın tümüyle değiştirilmesi gerektiği yönündeki açıklamaları ve dinmeyen Anayasa değişikliği çabaları düşünüldüğünde, Türkiye siyasetinde bir Anayasa yapılmasına taraf olmayan hiç kimsenin bulunmadığına varabiliriz..
Toprağımızda, 1876 tarihli ilk anayasa Kanun-i Esasi’nin ardından anayasa krizi çıkmış, parlamentodaki muhalefete tahammül edemeyen II.Abdulhamit anayasayı günümüzün popüler ifadesiyle Askıya Alarak, Meclisi 30 yıl boyunca toplantıya çağırmamıştı.
II.Meşrutiyetin ilanının ardından ilk iş kapsamlı ve hayli ilerici değişiklikler yapmaştı. Ancak kısa süre sonra İttihat ve Terakki’nin Ceberut yönetimi başladığı için anayasa hükümleri derde çare olamadı.
Milli Mücadele başladı, kısa süre sonra bir savaş anayasası, Ocak 1921’de Teşkilat-ı Esasiye kabul edildi, savaş bu anayasa ile sürdürüldü.
29 Ekim 1923’de Anayasa’da 6 mad.lik bir değişiklik yapılarak Cumhuriyet ilan edildi. Kısa süre sonra, 1924 ilkbaharında Cumhuriyet’in ilk anayasası Teşkilat-ı Esasi’ye yürürlüğe girdi.
İmparatorluk bakiyesinden Ulusal Devlet ilkesine dayanan üniter devlet modeli doğdu. 1924 Anayasası’nda muhtelif değişiklikler yapıldı, tek parti iktidarında anayasa 1940’lara dek fazlaca tartşılmadı.
1946’da kurulan Demokrat Parti 1950’de iktidar olunca çok partili yaşam ve 1954 seçimleri ardından yine anayasa kavgası başladı. DP’nin idareciliği çoğunlukcu bir yönetim anlayışına yol verdi.
27 Mayıs Darbesi ardından 1961’de kabul edilen Anayasa, söz konusu tartışma ve özellikle CHP’nin Ocak 1959’daki İlk Hedefler Beyananmesi’ndeki önerilerin ürünüydü.
Sol-Demokrat çevrelerse Anayasa Tarihimizin Zirve Noktası ifadesiyle anılan 1961 Anayasası, kısa süre içinde tartışılır.
Adalet Partisi tarafından kıyasıya eleştirilir hale geldi. Önce 12 Mart 1971 muhtırası sonrasında geriye gidiş niteliğinde değişiklikler oldu.
1970’lerde Türkiye sağının ve sermaye sahiplerinin yoğun eleştirilerine maruz kaldı. 12 Eylül 1980 darbesiyle tarihe karıştı.
Darbeden 2 yıl sonra anayasa tarihimizin seyrine aykırı biçimde temel hak ve özgürlüklerle büyük bir gerilemeyi temsil eden 1982 Anayasası kabul edildi.
Anayasa defalarca değiştirildi. En önemlileri 1995-2001’de gerçekleşitrilen anayasa reformlarının ardından, ilk haliyle karşılaştırılamayacak ölçüde derli toplu bir metne dönüştü, buna mukabil dokunulmayan hükümlerden kaynaklanan sorunlar varlığını korumayı sürdürdü.
2007 yılında AKP Anayasacılığı devri başladı.
2007’den itibaren, 2007-2010 ve 2017 yıllarında yapılan değişiklikler, bir siyasi ideoloji ve liderin arzuları doğrultusundadır.
2017 yılında parlamenter sistem terk edilerek demokratik sistemlerde eşi-benzeri olmayan bir hükümet biçimine, büyük ölçüde yeni bir rejime, parti-devlet yönetimine geçildi.
Şu sıralar, AKP anayasacılığının yeni bir hamlesiyle karşı karşıya ülkemiz. Anayasa’nın iki mad.değiştirilmek isteniyor. Başörtüsü güvencesi ve aile yapısının korunması gibi gerekçeler ileri sürülerek.
Bunun seçime günler kalmasına kala yapılmasının asıl nedeni, muhalefetin kurduğu İttifakı dağıtabilmektir.
Hiçbir yer ve zamanda tüm kesimlerin çok beğeneceği ve sahipleneceği bir anayasa yapılamaz; demokratik bir toplum ve anayasa yapım süreci için gerekli olan uzlaşma, herkesin herkese uyum sağladığı ya da sağlamak zorunda olduğu bir durumu yakalamak mecburiyetindeyiz!…