ATATÜRK’ÜN EKONOMİDEKİ MUCİZESİ SÜMERBANK (3)

Sümerbank fabrikalarının özgürlüğü, bu fabrikaların insan merkezli sosyal fabrikalar olmasından kaynaklanıyor. Sümerbank fabrikaları sadece Anadolu’ya yayılmış sanayi kuruluşları değil, ayın zamanda Halkevleri ve Köy Enstitüleri gibi toplumsal aydınlanma kurumlarıydı.

Köy Enstitüleri kurulmadan, Sümerbank’ın fabrikalarında (Nazilil’de özellikle) uygulama çalışmaları yapılıyordu.

Batı’daki insan emeğini sömüren üretime merkezli kapitalist fabrika anlayışının aksine Sümerbank fabrikaları insan odaklıdır!..

Şöyle ki…

Her Sümerbank fabrikası aynı zamanda bir okuldu. Yıllarca Sümerbank bursuyla yurtdışına öğrenci gönderildi. Sümer İlkokulu adlı fabrika ilkokulları ve fabrika kreşleri açıldı.

Her fabrikada kütüphane vardı. Her fabrikada hastane veya revir bulunuyordu. Fabrikalarda işçilere ücretler dışında evlenme, çocuk, hastalık ve giyecek verildi. Dokuma fabrikaları işçilerine yılda bir  kez ücretsiz basma dağıtırdı.

İşçilerin dinlenmesi için her yıl Kuşadası gibi yerlerde fabrika kampları düzenlenirdi. Fabrikalarda işçiler için kooperatifler, biriktirme ve yardım sandıkları vardı.

Her fabrikanın fabrika işçi-memur konutları ve bir misafirhanesi, hamamı vardı. Bazı büyük fabrika yerleşkelerine Sümer Mahallesi adı verilmişti. Her fabrikanın 500-700 kişilik çok amaçlı sinema salonları vardı.

Buralarda işçilere ve halka sinema, tiyatro, konser gösterileri yapılırdı. Fabrikalarda kadınlı-erkekli fabrika baloları düzenlenirdi. Bazı fabrikaların orkestraları, temsil ve müzik grupları vardı.

Fabrikalarda öğle yemekleri müzik eşliğinde yenilirdi. Bazı fabrikalarda fabrika radyosu vardı. Fabrikalar kendi özel fırınlarına sahipti. Fabrika desinatörleri ve ressamları fabrikada resim sergileri açardı.

Fabrikaların kendi atölyeleri, mekanik odaları, fizik, kimya laboratuvarları vardı. Fabrikalarda işçiler tenisten yüzmeye, basketboldan, voleybola çok farklı branşlarda spor olanağı sağlanmıştı. Fabrikaların Sümerspor adlı fabrika takımları vardı. Nazilli Basma Fabrikası’nın bir halkevi bile vardı.

Bu fabrikalar kendi elektrik santralinden, Nazilli’ye de elektrik verirdi. Fabrikalar bulundukları kentlerin alt ve üst yapılarını da düzenlemişler, kentleri modernleştirmişlerdir.

Sümerbank fabrikaları sadece Anadolu’ya yayılmış sanayi kuruluşları değil, aynı zamanda toplumsal aydınlanma kurumlarıydı.

Ancak diğerleri gibi, aydınlanmanın ışığından korkanlar, kendilerine biat edecek toplum yaratma çabasında olanlar Sümerbankı da yok ettiler.

2002’lerin sonunda AKP’li Kemal Unakıtan şöyle demişti: “Sümerbank tarihten siliniyor, elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz.”

Tarih, Sümerbank’ı kuranları da onu tarihden silenleri de unutmayacaktır. Sümerbank Beykoz Kundura Fabrikası Türk ordusunun postal-bot ihtiyacını karşıladığı gibi kaliteli ayakkabıları üç-beş yılda eskimiyor-deforme olmuyordu.

Bünyan ve Hereke halılarının kalitesisine diyecek varmıydı. Özellikle elbiselik kumaşları Altınyıldız’dan da değerliydi.

Ülkeyi Osmanlı özlemiyle yönettiğini sananlar, Osmanlı’nın bile borcunu ödeyerek oluşturdukları ekonomiyi ve toplumu tek başına yönetmek sevdası ile talan ediyorlar.

Ancak 1923 ile 1938 yılları arasındaki tüm kurum ve kuruluşları sata sata bugüne geldiniz. Şimdi satacak su ve deniz kaldı. Kanal İstanbul’da iktidarınıza derman olsun diyemi yapmak istiyorsunuz.

Yetmiyor mu yedidiğiniz illa ıksırıncaya-tıksırıncaya kadar mı, yiyeceksiniz. Bizden söylemesi can boğazdan geldiği gibi boğazdan da gidiyor.

NOT: 30 Ağustos Zafer Bayramınızı kutluyorum

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor