AZMAN DEDE

Aşağıda yazacağım Azman Dede’nin anısını okursanız, bu ülkeyi emperyalist paylaşımcıların elinden nasıl kurtardığımızı inanıyorum gözyaşlarınızı tutamayacaksınız!..

Yaşanmış bu anılar bizim ülkemize sıkı sıkı sarılarak sahip çıkmamızı gerektirirken 2022 3 Kasım’ından bu yana 19 yıl bitti, 20.yıla merdiven dayayan iktidar özelleştirme adı altında milletin malını millete de sormadan haraç-mezat satıyor.

Yazacağım Azman Dede’nin yaşadığı bu anı AKP ve liderine bir nebze olsa ders olur mu umuduyla…

İvrindi’nin Mallıca köyünden 104 yaşında vefat eden Azman Dede, Çanakkale Savaşı’na katılmış gazilerimizdendi. Gençliğinde 2 metreyi aşkın boyu, dev görünümüyle insan azmanı sayılmış, herkes ona Azman demeye başlamış, soyadı kanununu çıkınca da Azman soyadını almış. Esas ismi adeta unutulmuştu.

Söz Çanakkale’ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla hıçkırıklar içinde ağlamaya başlar kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle etrafına duyurmaki çin bağıra bağıra anlatmaya başlar:

“Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi.

Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk yaşta denecek üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum.

Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu.

Sıra çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söyleyerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular.

Yüzbaşı sordu;

Yavrum siz kimsiniz?

İçlerinden biri;

“Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz. Vatan için ölmeye geldik” diye cevap verdi.

Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. Mermi böyle basılır, tüfek şöyle tutulur, süngü böyle takılır, düşmana böyle saldırılır diye.

Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasına ay ışığında sabaha kadar talim yaptık. Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik.

Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar.

Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor bir gün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu.

Siperler doz duman içinde kalmıştı.

Bir ara yüzbaşı ‘Azman Yandık’ diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirlerine sarılmış tir tir titriyorlardı.

Çocuklar savaşın gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü, panik meydana getirebilirdi.

Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!…

-Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı

-Al sancağı teslim etti Allaha ısmarladı

-Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana

-Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana.

Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha…

Marş bitiyor yeniden başlıyorlar, bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözler çakmak çakmak…

Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış gözleri yuvalarından fırlamış, dişler kenetlenmiş bekliyorlardı.

O anda birden yüzbaşı hücum diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık.

İşte tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerinden fırlayıverdiler.

İşet o an. Tam o anda bir makinalı yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor..

Hiç gitmiyor.

İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağılıyorum…”

Azman Dede ağlıyordu. Bu anısını anlattığı köyün kahvesinde kim varsa ağlıyordu. Misafirlerine çay getiren kahveci gözyaşları içinde şunları açıklamak zorunda kaldı;

“Azman Dede hep ağlar, niye ağladığını bugün ilk defa anlattı”

Gencecik fidanların ÇAM gibi devrildiği, binlerce insanın kanlarıyla sulanan bu vatanın topraklarını Haraç-Mezat ve yok pahasına parsel parsel satmakta AKP iktidarına düşüyor.

Akan kanların ve Galatasaray Mektebi Sultanisi talebelerinin hesabı sorulmayacak mı?

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor