BAŞKAN GÜRKAN AVCI: BU AZİZ MİLLETİN EVLATLARINA DOKUNMAYIN, KIYMAYIN

Başkan Gürkan Avcı, yazılı açıklamasında şöyle dedi; “Sevgili gençler, sokaklarda haykırıyorsunuz: “Biz halkız!” Pankartlarınızla, şarkılarınızla, danslarınızla, “AKP’siz dine, CHP’siz cumhuriyete, MHP’siz vatana, HDP’siz Kürde sahip çıkarız!” diyorsunuz. Bu bir isyan değil, bir hak talebidir. Sizler bu ülkenin geleceğisiniz; yarın bu bayrağı dalgalandıracak, bu topraklarda umut ekecek, bu milleti ayağa kaldıracak olanlarsınız. Ne istiyorsunuz? Adalet, özgürlük, iş, aş, eğitim, onurlu bir yaşam! Sesinizin duyulmasını, hayallerinizin çalınmamasını istiyorsunuz. Haklısınız! Ve çocuklar… O masum gözler, henüz sokaklara çıkamayan ama sizin gölgenizde büyüyen tertemiz yürekler… Onlar ne istiyor? Sıcacık bir yuva, bir lokma ekmek, okuyacakları bir okul, oynayacakları bir bahçe, korkusuz bir vatan. Ama siz ey yöneticiler, bu masum talepleri yok sayıyorsunuz. Gençlerin çığlıklarını gazla boğuyor, çocukların hayallerini yoksullukla ve muhtaçlıkla terbiye ediyor ve söndürüyorsunuz. Bu, bir neslin yok edilmesi, bir milletin ruhunun karartılması demektir. Tarih sizi affetmez!”
(HABER MERKEZİ)- İnovatif Stratejik Araştırmalar Merkezi (İNOSAM) YK Başkanı Gürkan Avcı yaptığı yazılı açıklamasında Türkiye’nin son bir haftada hem siyasi hem toplumsal hem de ekonomik açıdan olağanüstü ve çalkantılı bir dönemden geçtiğini söyleyerek, “Türkiye’nin vicdanı uyanıyor, tarih sizi izliyor. Bu aziz milletin evlatlarına dokunmayın, kıymayın!” dedi
Gürkan Avcı; iktidar ve muhalefete, tüm yöneticiler ve yetkililere, ülkenin aydınlarına ve tüm toplum/kanaat önderlerine acil bir uyarı ve tavsiyede bulunmak adına tarihe not düşmek gayesiyle basın açıklamasında bulundu:
Sayın Hükümet Yetkilileri, Sayın Siyasi Liderler, Değerli Kanaat Önderleri, Basın Mensupları, Aydınlarımız, Aziz Milletim, Sevgili Gençler ve Masum Çocuklarımız,
Bugün, bu memleketin bir evladı olarak, tarihin huzurunda söz alıyorum. Bu sözler bir basın açıklamasından çok öte; bu, milletin bağrından yükselen bir haykırış, geleceğimize, gençlerimize, çocuklarımıza duyduğum derin sevginin ve kaygının çığlığıdır. Türkiye, son bir haftada siyasi, toplumsal ve ekonomik fırtınalarla sarsıldı. Karanlık bir gölgenin altında sürükleniyoruz; milletimiz inim inim inliyor, gençlerimiz umutsuzluğa zincirleniyor, çocuklarımız yarınlarından koparılıyor. Bu açıklama, iktidarıyla muhalefetiyle, tüm yöneticilere, sorumlulara bir uyarı, bir ikaz, bir vicdan çağrısıdır. Çünkü bu topraklar, bu halk, bu gençler ve çocuklar sizin ihtiraslarınıza, vurdumduymazlığınıza, ideolojik körlüğünüze ve adaletsizliğinize kurban edilemeyecek kadar azizdir.
Gençler ve Çocuklar: Bu Ülkenin Kalbi Sizsiniz!
Sevgili gençler, sokaklarda haykırıyorsunuz: “Biz halkız!” Pankartlarınızla, şarkılarınızla, danslarınızla, “AKP’siz dine, CHP’siz cumhuriyete, MHP’siz vatana, HDP’siz Kürde sahip çıkarız!” diyorsunuz. Bu bir isyan değil, bir hak talebidir. Sizler bu ülkenin geleceğisiniz; yarın bu bayrağı dalgalandıracak, bu topraklarda umut ekecek, bu milleti ayağa kaldıracak olanlarsınız. Ne istiyorsunuz? Adalet, özgürlük, iş, aş, eğitim, onurlu bir yaşam! Sesinizin duyulmasını, hayallerinizin çalınmamasını istiyorsunuz. Haklısınız!
Ve çocuklar… O masum gözler, henüz sokaklara çıkamayan ama sizin gölgenizde büyüyen tertemiz yürekler… Onlar ne istiyor? Sıcacık bir yuva, bir lokma ekmek, okuyacakları bir okul, oynayacakları bir bahçe, korkusuz bir vatan. Ama siz ey yöneticiler, bu masum talepleri yok sayıyorsunuz. Gençlerin çığlıklarını gazla boğuyor, çocukların hayallerini yoksullukla ve muhtaçlıkla terbiye ediyor ve söndürüyorsunuz. Bu, bir neslin yok edilmesi, bir milletin ruhunun karartılması demektir. Tarih sizi affetmez!
Hükümete Sesleniyorum: Gücünüzü Evlatlarımıza Karşı Kullanmayın!
Sayın iktidar ve ortak bileşenleri, elinizdeki gücü bir sopaya çevirdiniz. Karşınızda dans eden, şarkı söyleyen, umut isteyen gençlere dokunmak, onları dinlemek, anlamak yerine; gaz bombaları, coplar, kelepçeler, tahkir, tehdit, tekfir ve tenkitleri reva görüyorsunuz. Onlar düşmanınız değil, bu memleketin evlatları! “Bizi duyun, bize bir gelecek verin, vicdanlı olun, eşitlikçi olun, adil olun!” diyorlar. Ama siz ne yapıyorsunuz? Hukuku oyuncak ettiniz; muhalifleri susturuyor, yandaşlarınızı kolluyorsunuz. Belediye başkanlarını hapse atıyor, diplomaları iptal ediyor, ama kendi yandaşlarınızın hiçbir kabahatine, hukuksuzluğuna, terbiyesizliğine ses çıkarmıyorsunuz, %51 ile övünürken %49’u hiçe sayıyorsunuz. Bu adalet değil, zulümdür!
Polislere “Dağıtın, susturun!” emri veriyorsunuz. O polisler de bu milletin çocukları; onların vicdanını köreltmeyin! Sizin emirleriniz bu milleti bölüyor, evlatları birbirine düşürüyor. Sizler bu kaosun mimarısınız!
Ekonomiye bakın: Bir tas çorba, bir kap yemek 500 lira, kaliteli eğitim sağlık adalet hizmeti parası olanların ve siyasetin bürokrasinin sermayenin elitlerinin hakkı, emekli 3 bin lira ikramiyeyle aç kalıyor. Gençler işsiz, çocuklar okula aç gidiyor. Bakanlarınız, belediye başkanlarınız, vekilleriniz, bürokratlarınız, yöneticileriniz lüks içinde, ayrıcalıklı bir hayat sürerken, halk yoksullukla, bürokrasiyle, hakkını aramayla boğuşuyor. “Fedakârlık yapın!” diyorsunuz, ama kendiniz fedakârlık yapmadığı gibi şatafat içinde yaşıyor ve cebinizi dolduruyorsunuz. Bu mudur siyaset, bu mudur devlet adamlığı? Sahipsiz vatanımın gariban, öksüz, yetim halkımın çocuklarının geleceğini çalıyorsunuz, umutlarını söndürüyorsunuz. Tarih bunu yazacak: Siz milletin ekmeğine değil, kendi koltuğunuza sahip çıktınız! Halkın çocuklarına değil ancak kendi çocuklarınıza bir gelecek kurmaya çalıştınız!
Siyasi Liderlere Çağrım: Bu Milletin Sesine Kulak Verin!
Sayın muhalefet liderleri, sizler de masum değilsiniz! Gençler sokaklarda destan yazarken, siz kenarda seyrediyorsunuz. Kiminiz alkışlıyor, kiminiz eleştiriyor, ama birleşip bu milletin sesine ses olamıyorsunuz. Sayın CHP, İYİ Parti, YSP, YYP, YRP, BBP, DP, EMEP, HDP, TÖP yöneticileri; bu gençler ayrıştırıcı ideolojilerinizin ötesinde bir hakikat taşıyor. Onlar falan partili, filan partili, falan ideolojiyi savunanlar değil! Onlar halk! Hepsi sokakta. Bu bir parti meselesi değil, memleket meselesi. Eğer bu çığlığı duymazsanız, tarih sizi de suçlu bulacak!
Sevgili Gençler ve Çocuklar: Sizler Bu Ülkenin Umudusunuz!
Gençler, sizler bu milletin ölmediğini kanıtlıyorsunuz. Örgütsüzlüğünüz gücünüz, masumiyetiniz zırhınız. Mizahla, şarkıyla, ironiyle, masumiyetinizle, dansla direniyorsunuz. “Biz halkız!” diyorsunuz ve haklısınız. Ama dikkatli olun: Provokatörler aranıza sızabilir. Şiddetten uzak durun; çünkü şiddet haklılığınızı gölgeler. Mizah silahınız, akıl pusulanız olsun. Sizi bölüp parçalayan, bir birinizden ayrı koyan ilkel, çağdışı ve hastalıklı ideolojik merkezlerin, partilerin piyonu olmayın! Sokaklar iktidarları devirmez, ama vicdanlarını sarsar; bu da büyük bir zaferdir!
Çocuklar, bu kavga sizin için veriliyor. Bir gün parkta oynarken, okulda defter açarken, ailenizle huzurlu bir sofrada otururken, bu günlerin izlerini taşıyacaksınız. Size güzel bir gelecek bırakmak bizim borcumuz. Ama bu borç ödenmiyor; her çalınan kuruş, her sönen hayal, bu yöneticilerin vicdanına yazılıyor.
Yetkililere Son Uyarı: Milletin Sabrı Tükeniyor!
Halkın öfkesi birikir, birikir ve bir gün patlar. Ama o patlama hiç kimsenin hayrına olmaz. Kaos, bu memleketin düşmanlarının ekmeğine yağ sürer.
Sayın Erdoğan, siz bir lider olarak kendinizi bu milletin babası görebilirsiniz. Ama baba, evlatlarını ayırmaz; baba, birine kötü bir üvey baba olurken diğerine iyi babalık taslayarak başını okşayıp, harçlık ve şeker vermez. Kendi ailenizde nasıl bir babalık örneği sergiliyorsunuz bilemiyorum ama adalet, sadece yandaşlarınıza, etrafınıza çöreklenmiş dalkavuklara değil, herkese eşit, dürüst mesafede olmaktır. AK Partili ve Cumhur ittifakı üyesi partilerin belediyelerine, yöneticilerine, gazetecilerine, televizyon kanallarına dokunmazken, muhaliflere kayyum atıyorsunuz. Kendi çevrenizi zenginleşirken, makam, mevki ve servet sahibi olurken halk yoksulluğa mahkûm, sahipsiz çırpınıyor. Bu, devlet adamlığına yakışmaz. Bir gün o koltuktan ineceksiniz; geriye ne bırakmak istiyorsunuz? Bu ezgin, necip milletin ahını mı, duasını mı? Yoksa karpuz gibi ikiye bölünmüş, birbirine bilenen, düşmanlaşmış, parçalanmış güçsüz bir millet mi? Yoksa birbirine kenetlenmiş, huzur, barış, refah, özgürlük ve bilgi toplumu bir muasır Türkiye’mi?
Sayın muhalefet liderleri, sizler de bu milletin evlatlarına karşı sorumlusunuz. Birleşin, bu gençlerin taleplerini bir manifesto haline getirin. Onların sesini Meclis’e taşıyın, sokakla köprü olun. Sessizliğiniz, ayrışmanız ve ihtiraslarınız iktidarın zulmünü cesaretlendiriyor. Tarih, “Neden bir şey yapmadınız?” diye size de soracak. Ne cevap vereceksiniz? Muhalefetin yönetici elitlerinin de eş dost ve aile bireylerinin ne kadar lüks ve konfor içinde yaşadığı, zenginleştiği ve ayrıcalıklı, hedonist hayatlar yaşadıkları; rant, rüşvet ve çıkar peşinde koştukları, cebini koltuğunu düşünen tipolojilerle dolu olduğu halkın gözünden kaçıyor mu sanıyorsunuz?
Tarihe Not: Bu Çocukları Kaybederseniz, Her Şeyi Kaybedersiniz!
Ey gözü dönmüş politikacılar, yöneticiler, yetkililer, sorumlular! Türkiye, bir yol ayrımında. Gençler ve çocuklar, bu ülkenin vicdanıdır. Onların taleplerini duymazsanız, ümitlerini çalarsanız, haysiyetlerini ezerseniz, bu memleketi kaybedersiniz. Bunu göremeyecek kadar körleştiyseniz, bu milletin öfkesi sizi yutar.
Hükümetiyle, muhalefetiyle, hepinize sesleniyoruz: Bu gençlerin çığlığına kulak verin. Onların dansına gazla, şarkısına copla, pankartına kelepçeyle cevap vermeyin, görmezden gelmeyin. Gençlerimizi siyasi emel ve çıkarlarınıza alet edip kışkırtmayın, sokağa döküp arkanızı dönüp kaçmayın. Çocukların geleceğini çalmayın. Çetin bir yaşam mücadelesi veren, zar zor ayakta durmaya çalışan bu garib millete, “Fedakârlık yapın!” demeyin. Kendi lüksünüzden vaz geçmeden, zenginliğinizden taviz vermeden, bu milletin sırtına daha fazla yük bindirmeyin, bu yoksul ve eğitimsiz bırakılmış biçare milletin sırtında parazit olmaya daha ne kadar devam edeceksiniz?
Son Söz: Bu Ülkeye, Bu Devlete, Bu Millete İhanet Etmeyin, Hürmet Edin!
Sevgili gençler, sevgili çocuklar, sizler bu ülkenin umudusunuz. Sizler, bu büyük milletin haysiyetini taşıyorsunuz. Sizler, “Bu da geçer!” dedirtecek güce sahipsiniz. Ama ey yöneticiler, şunu unutmayın: Halkın şakası yoktur. Sesine kulak vermezseniz, o ses sizi susturur. Bu vatan hepimizin; ne dışardaki güç merkezlerine ne de içerdeki yerli işbirlikçilerine vatanımızı, devletimizi, milletimizi asla teslim etmeyeceğiz, kirli ve karanlık ajandalara piyonluk ettirmeyeceğiz, asla mağlup olmayacağız, geleceğimizi yok ettirmeyeceğiz. Bu memleket, bu gençlerin, bu çocukların. Onlara saygıyla hürmet edin, çünkü geleceği onlar inşa edecek.
Bu sözler tarihe ya bir uyarı olarak kazınsın: “Gençleri ve çocukları duymadılar, millet onları tarihin karanlık sayfalarına gömdü.” Ya da bir dua olarak: “Adaleti, sağ duyuyu ve ahlakı seçtiler, vicdan kazandı, millet onlara minnettar kaldı.” Tercih sizin. Ama bilin ki, bu aziz millet uyanıyor ve tarih sizi izliyor!