BAYRAMLAR

Bir Kurban bayramını daha geride bıraktık.
Bayramlar kalplerin bayram ettiği günlerdi değil mi?
Takvimde sadece birer gün gibi görünse de dini bayramlar, milletin ruhunu besleyen, toplumu bir arada tutan, insanı kendine getiren özel zamanlardır.
Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı, sadece dini vecibelerin yerine getirildiği günler değil; aynı zamanda sevginin, paylaşmanın ve hatırlamanın yeniden hatırlandığı, adeta insanlığın bayram ettiği anlardır.
Dini bayramlar, modern hayatın içinde kaybetmeye yüz tuttuğumuz değerleri hatırlatır: sabır, şükür, tevazu, yardımlaşma, affetme…
Günlük hayatın koşturmacası içinde unuttuğumuz bu kavramlar, bayramlarda yeniden can bulur. Ramazan Bayramı’nda bir ay boyunca tutulan oruçların ardından gelen sevinç; Kurban Bayramı’nda ise paylaşmanın, feda etmenin anlamı derinden hissedilir.
Bayramlar, uzakları yakın eden, dargınları barıştıran birleştirici bir güce sahiptir. Belki yıl boyunca görüşemediğimiz akrabalarla, bayram sabahı aynı sofrada buluşuruz. Belki sadece bayramlarda kapısını çaldığımız komşularla bir kahve içer, geçmişi yâd ederiz. Bayramlar, bireyselleşen dünyada aidiyet hissini canlı tutar, insanı yeniden “biz” haline getirir.
Dini bayramların en önemli yönlerinden biri de sosyal adaleti güçlendirmesidir. Ramazan Bayramı öncesi verilen fitreler, Kurban Bayramı’nda kesilen kurban etlerinin ihtiyaç sahiplerine dağıtılması, sadece dini sorumluluk değil; aynı zamanda toplumun vicdanıdır. Bu paylaşım sayesinde zenginle fakir arasında bir köprü kurulur, kimse kendini yalnız hissetmez.
Bayramlar, çocukların gözünde heyecan demektir: yeni kıyafetler, şekerler, harçlıklar ve en önemlisi sevgi dolu kalabalıklar…
Bu anılar, onların kalplerinde bayramın sıcaklığını bir ömür boyu taşıyacak kökler bırakır. Dolayısıyla bayramlar, sadece bugünü değil, geleceğin duygusal mirasını da inşa eder.
Dini bayramlar, sadece dini değil, kültürel kimliğimizi de yaşatan günlerdir. Bayram sabahlarının geleneksel kahvaltıları, bayram namazı sonrası ziyaretler, kolonya uzatmalar, el öpmeler…
Bunların hepsi bizi biz yapan, nesilden nesile aktarılan bir değer zinciridir. Bayramları yaşatmak, sadece bir dini görevi yerine getirmek değil; aynı zamanda milli hafızayı korumaktır.
Dini bayramlar, sadece camilerde değil; evlerde, gönüllerde, sokaklarda yaşanır. Sadece ibadet değil; muhabbet zamanıdır.
Unutmayalım, bayramlar bizim ne kadar insan olduğumuzu, ne kadar merhametli kalabildiğimizi gösteren aynalardır.
Bayramın sadece kutlamayacağımız gerçekten de kalpten, yürekten kutlayacağımız bayramlarımız olsun inşallah…