Bekir Hakan Durna: Destek için adayların belirlenmesi bekliyoruz

Hak-İş Konfederasyonu Adana İl Başkanı ve Hizmet İş Sendikası Adana Şube Başkanı Bekir Hakan Durna, belediye başkan adayları belirlendikten sonra kendi aralarında bir istişare toplantısı yaparak, Adana’ya hizmet verebileceğine inandıkları en uygun ismi sahada destekleyeceklerini açıkladı. Durna, asgari ücret ile ilgili de ‘’Asıl önemli olan, enflasyonu ve hayat pahalılığını engelleyebilmektir. Asgari ücrete zam yapıldığında, bütün her şeye zam geliyor ve asgari ücret artışının bir anlamı kalmıyor ne yazık ki’’ dedi. Başkan Durna ile gündemde olan konular üzerinden bir röportaj gerçekleştirdik.

 

RÖPORTAJ: YENER EKİNCİ

Başarıyla taçlandırdığı görevinde bir yılı geride bırakan Hak-İş Konfederasyonu Adana İl Başkanı ve Hizmet İş Sendikası Adana Şube Başkanı Bekir Hakan Durna, bugünkü röportaj konuğumuz olarak sorularımızı yanıtladı. ‘’Kamuda tek bir taşeron işçi bırakmayınca kadar mücadelemiz devam edecek’’ diyen Başkan Durna ile sendikal faaliyetleri ve gündemdeki konular izerine üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Sizi tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?

Adana’da, 1977 yılında Dünya’ya geldim. Sırasıyla; Yüreğir ilçesine bağlı Esenler köyü ilkokulu, Tepebağ Ortaokulu, Çukurova Elektrik Endüstri Meslek Lisesi ve Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nü tamamladım. İş hayatım, 1999 yılında Yüreğir Belediyesi’nde başladı. 2010 yılında ise belediyede sendikanın temsilcisi olarak görev aldım. 2011 yılında baştemsilci, 2018 yılında ise şube yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetlerde bulundum. Kasım 2022’den bu yana da Hak-İş Konfederasyonu Adana İl Başkanı ve Hizmet İş Sendikası Adana Şube Başkanı olarak görevimi yürütüyorum. Evli ve bir çocuk babasıyım.

Bilmeyenlerin tanıması için Hak İş ve Hizmet İş’ten biraz bahseder misiniz?

Türkiye’nin ikinci büyük işçi konfederasyonu olan Hak-İş, belli prensipler doğrultusunda yeni ve orijinal bir ses olarak 22 Ekim 1976 tarihinde Türk Sendikacılığına adımını atmış, bugüne değin bu özelliğini, prensiplerine bağlı kalarak ve istikrarlı bir çizgi takip ederek sürdüre gelmiştir. 22 üye sendikası bulunmaktadır. Bunlardan 8’i iş kolu birincisidir. Hizmet İş (Tüm Belediye ve Genel Hizmet İşçileri) Sendikası ise 24 Ocak 1979 yılında Hüseyin Tanrıverdi ve mücadele arkadaşları tarafından Adıyaman’da kurulmuştur. Dili, rengi, cinsiyeti, inancı ne olursa olsun, herkesin insanlık aleminin saygın bir bireyi olma hakkına sahip olduğunu kabul etmektedir. Hizmetle emek arasında bir tamamlayıcılık olduğundan hareketle, ‘Önce İnsan Önce Emek’ sloganını benimsemiştir. Yaklaşık yarım asırdır güçlenerek ve büyüyerek faaliyetlerini yoğun bir şekilde sürdürmektedir.

Kaç üyeye sahipsiniz ve Adana’da nerelerde örgütlüsünüz?

Türkiye’nin en büyük işçi sendikası olan Hizmet İş’in ülke genelinde 316 bin, Adana’da ise 2 bin 500 üyesi bulunuyor. Yüreğir Belediyesi, Pozantı Belediyesi, Kozan Belediyesi, Aladağ Belediyesi, Karaisalı Belediyesi, Tufanbeyli Belediyesi, Feke Belediyesi, Saimbeyli Belediyesi, Osmaniye Bahçe Belediyesi ile bunların yanı sıra; Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ), Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ), Aslantaş Barajı ve Hidroelektrik Santrali, Berke Barajı ve Hidroelektrik Santrali, Sır Barajı ve Hidroelektrik Santrali, Seyhan Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nde örgütlüyüz. Devlet Hava Meydanları İşletmesi, İller Bankası, Devlet Demiryolları ve Toprak Mahsulleri Ofisi’nin temizlik kadrosunda yer alanlar da bize bağlılar. 

Size göre, bir işçi neden sendikalı olmalıdır?

İşverenlerin sendikalara karşı halen mesafeli davranıyor ve benimsemiyor. Türkiye’de sendikal örgütlenme maalesef çok düşük seviyelerde. 13 milyon insan çalışıyor ve bunun sadece yüzde 12’si örgütlü. Hükümet bu konuda bir adım atmalı ve örgütlü yerlere gerekli teşvik vermeli. Teşvik verildiği takdirde üretim artar ve sanayide ilerleriz. Yaşamak için çalışmak ve emek-gücümüzü satmak zorundayız. İster fabrikalarda ya da bürolarda, ister devlet işletmelerinde, ister özel şirketlerde, isterse belediyelerde, kooperatiflerde olsun, hayatımızı yalnızca ücretle kazanıyoruz. Dertlerimiz aynı, sorunlarımız ortak. İş garantisi istiyoruz. Çünkü bizim için işsizlik açlık demektir. Kısacası biz, bütün zenginlikleri ve değerleri üretenler olarak, bu değerlerden, refah ve gelişmeden hakkımız olan payı istiyoruz. Sorunlarımızın çözümünü `bizi düşündüğünü` söyleyen patronlardan, `sendika da olsa daha fazla veremem’ diyen işverenlerden bekliyoruz ya da tek başımıza hak aramaya kalkıyoruz, başaramıyoruz. Neden? Çünkü örgütlü değiliz. Sosyal haklara sahip olmak istiyorsan sendikalı olmaktan başka yol yok. İşverenler sosyal hakları ancak kendileri ile özel işbirliği yapan yada kendilerine yaltakçılık yapan, yalvaran işçilere verirler. Onurlu bir işçinin ise buna ihtiyacı yoktur. Onurlu bir işçi çalışma arkadaşları ile birlik olur, hakkı olanı ister ve kazanmasını bilir. Sendikalı değilsen sosyal güvenlik hakların yok demektir:  Eşit işe eşit ücret ve insanca yaşanacak bir ücret almak sendikalı olmakla gerçekleşir. İşçilerin sendikalı olmadığı işyerlerinde ücret artışlarının ne zaman yapılacağı, ne oranda yapılacağı da belli değildir. Oysa işçiler sendikalı ise, herkesin ücreti sözleşme ile belirlenir. Eşit iş yapan herkes eşit ücret alır. Kimseye farklı muamele yapılmaz, yapılamaz. İşçi sendikasız ise, herhangi bir şekilde iş bırakarak hak aramak isterse, işveren onu işten atabilir. Hem de beş kuruş tazminat vermeden. Bu nedenle hak aramanın en iyi ve güvenilir yollarından biri sendikalı olmaktır. Sendikalı olmak işçiler için bir koruma kalkanına sahip olmak demektir. İşçiler ne kadar sıkı bir birlik kurmuşlarsa, bu kalkanın zırhı o kadar sağlam demektir. Sendikalı olmak işyerinde çeşitli konularda söz sahibi olmak demektir… Sendikalı olmaları sayesinde işçiler işyerinde ezik, başları önde olmak yerine, işleri hakkında söyleyecek sözleri olan, işyerinde olup bitene müdahale edebilen saygın birer işçi olurlar.

Asgari ücretin belirlenmesi için çalışmalara başlandı. Tespit edilmesi gereken rakam sizce ne olmalıdır?

Rakam vermiyorum; ama refah payının yüksek olduğu, yaşanılır seviyede bir ücret olmasını temenni ediyorum öncelikle… Asıl önemli olan, enflasyonu ve hayat pahalılığını engelleyebilmektir. Asgari ücrete zam yapıldığında, bütün her şeye zam geliyor ve asgari ücret artışının bir anlamı kalmıyor ne yazık ki…  Bunların yanı sıra; tarafların komisyonda yer almalarını ve orada bir mutabakatla asgari ücretin belirlenmesini istiyoruz. 4 kişilik bir ailenin asgari ihtiyaçlarını karşılayacak bir ücret belirlenmesi taraftarıyız.

Belediyelerde örgütlü bir sendikanın temsilcisi olarak, yerel seçimler öncesi göreve aday olacak isimlere ne gibi mesajlar vermek istersiniz? 

En önemlisi, elbette Büyükşehir Belediyesi seçimleri olacak. Yaklaşık 20 yıldır, Büyükşehir Belediye başkanlarının hep muhalefet partilerinden seçildiğini görüyoruz. Açık konuşmak gerekirse, iktidar partisinin Büyükşehir’i kazanmasından yanayız. İktidardaki parti hangisi olursa olsun, Büyükşehir’i de onun yönetmesi, kente hizmet noktasında daha faydalı olacaktır. İktidarın gücü olmadan belediyelerin bir şey yapması gerçekten çok zor. Bugün, Kayseri, Konya ve Gaziantep gibi örneklere baktığımız zaman, raylı sistemlerinin Ulaştırma Bakanlığına devredildiğini görüyoruz. Bizdeki metro ise Adana’nın sırtına bir yük maalesef… Eğer, iktidar partisinden bir başkanımız olsaydı, bu yükten yıllar önce kurtulmuştuk. Adana’da bulvarlar açılmıyor, trafik sorunu yaşanıyorsa bu da iktidar gücünün eksikliğinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.

Sendika olarak destekleyeceğiniz bir aday olacak mı?

Adaylar belirlendikten sonra biz de Adana için en uygun olanı destekleyeceğiz elbette. Sahaya ineceğiz ve adayımız için hem üyelerimizden hem de halktan destek isteyeceğiz.

Son olarak, gündeminizde yer alan ve yoğunlaştığınız çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Kayıt dışı çalışma oranının yüksekliği emeklilik sistemini olumsuz etkiliyor. Emeklilik sistemi için yeni bir reforma ihtiyaç var. Türkiye’de ciddi bir kayıt dışı çalışma hakim ve bu da başta emeklilik sistemini olumsuz etkiliyor. Bugünkü emeklilik sistemi içerisinde işçi emeklisi, Bağ-Kur emeklisi ve memur emeklisi arasında tam bir kargaşa var. Bunun ortadan kaldırılması için yeni bir reform şart. HAK-İŞ olarak bu sorunları, çözülene kadar dile getirmeye devam edeceğiz.

“KIDEM TAZMİNATI HER ŞART ALTINDA ALINABİLMELİDİR” 

12 Eylül Darbe Dönemi öncesinde kıdem tazminatı sisteminin daha iyi; ancak 12 Eylül sonrası birçok hak yok edildi. HAK-İŞ’in, kuruluşundan bu tarafa kıdem tazminatıyla ilgili bazı farklı talepleri var. 12 Eylül öncesinde kıdem tazminatlarında tavan ücreti yoktu; ama 1981’den sonra gelen tavan sistemi ile tazminatlar kısıtlandı. Aynı şeyi ikramiyeler için de yaptılar. O yüzden kıdem tazminatlarında da mağduriyet yaşıyoruz. Biz diyoruz ki; işçiler hangi şartlar altında işlerinden ayrılırlarsa ayrılsınlar tazminatlarını alabilmeliler.

“FİLİSTİN’İ MİLLÎ MESELEMİZ OLARAK GÖRÜYORUZ” 

HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ’in kuruluşlarından beri Filistin davasına önem ve öncelik vermektedir. Biz, Filistin’i millî meselemiz olarak görüyoruz. Filistin’le ilgili tarihî bir sorumluluğumuz var. 4 asır boyunca Osmanlı toprağı olarak yönettiğimiz coğrafyadan bahsediyoruz. Tarihî bir bağımız ve sorumluluğumuz bulunuyor. O topraklar, kutsal topraklardır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’dır. Dolayısıyla o topraklara karşı sorunluluğumuz inancımız gereğidir. Bizim insan hakları anlamında da sorumluluklarımız var. Bizler sadece Kudüs ve Filistin’in değil, yeryüzünün bütün coğrafyalarındaki mazlumlarla beraber olmak zorundayız. Dolayısıyla Filistin ve Kudüs meselesini 7 Ekim’den sonra dile getirenlerden değiliz. Kuruluşumuzdan beri Filistin’le ilgili büyük bir mücadele veriyoruz.

Bu sohbetin gerçekleşmesine zaman ayırdığınız için teşekkür ederim

Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor