BELEDİYE BAŞKANLARININ ELİ-KOLU BAĞLANIYOR!
CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, ‘Köy Kanunu’ ile belediyelerin yetkilerinin kısıtlandığını, ülke için çalışan mimar, mühendis ve şehir plancılarının yok sayıldığını vurguladı
İktidarın, imar değil rant aktardığını söyleyen Şevkin, tepkisini şöyle dile getirdi; “Belediye yetkileri kısıtlanıyor, TMMOB devre dışı bırakılıyor. Son 5 yılda 250 bin insanımızı doğa ve çevre olaylarına kurban verdik. 700 bin üyeli TMMOB yok sayılamaz. Son 5 yılda 250 milyar dolara yakın mali kayıp oluştu. İktidar, Köy Kanunu ile kazanamadığı yerel yönetimlere çöküyor” dedi.
(HABER MERKEZİ)- Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, son 5 yıllık sürede depremler, sel afetleri, heyelan ve pandemi gibi nedenlerle Türkiye’de 250 bine yakın insanın hayatını kaybettiğini vurgulayarak, “Belediye yetkileri kısıtlanıyor, TMMOB devre dışı bırakılıyor. Son 5 yılda 250 milyar dolara yakın mali kayıp oluştu. İktidar, Köy Kanunu ile kazanamadığı yerel yönetimlere çöküyor” dedi..
TBMM’de görüşülen ‘Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ üzerine parti grubu adına konuşan Dr. Şevkin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ayrıcalıklar getiren, yetkilerini artıran, yerel yönetimlerin de yetkilerini kısıtlayan, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ni (TMMOB) devre dışı bırakan yasaya karşı çıktı.
“İMAR AKTARIMI MI, RANT AKTARIMI MI?”
Yasa teklifiyle imar rantı aktarmanın yollarının açıldığını kaydeden Dr. Şevkin, “Yasada kamu yararı, toplum, afet, tehlike ve risklerini koruyacak tek bir cümle yok” dedi. Kamusal hiçbir amacı olmayan ‘imar aktarımı’ tanımıyla ‘rant aktarımı’nı mevzuatın bir parçası haline getiren, Bakanlığa yapı ruhsatı dahil geniş yetkiler veren, halkın yaşam alanları hakkındaki kararlara katılımına sınırlama getiren, kentsel alan içinde kalan son kamusal alanların farklı ticari amaçlarla kullanımına olanak sağlayan bir düzenleme olduğu görülmektedir” dedi.
“250 MİLYAR DOLAR MALİ KAYIP VAR”
Türkiye’de son beş yıllık süreye bakıldığında, 2020 yılında yaşanan Elâzığ ve İzmir depremleri, ardından yaşanan 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden sonra Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere yaşanan sel afetleri, heyelanlar ve 2020-2022 yılları arasında yaşanan pandemi gibi olaylarla 250 bine yakın insanın hayatını kaybettiğini ifade eden Dr. Şevkin, “5 yıl içerisinde, maalesef 400 bini geçen bina ve bina türü yapı başta olmak üzere çok sayıda üstyapı ve altyapı hasar görmüş; 250 milyar dolara yakın mali kayıplarla karşılaşılmıştır. Deprem komisyonu raporlarındaki önermelerimizin hiçbiri hayata geçirilmemiştir. Neden arazi rantı ve talanı üzerinde şekillenen kentsel imar ve yapı üretimi ve denetimi sisteminin değiştirilmesi konusunda bir çaba göstermiyorsunuz?” diye sordu.
“KÖYLÜNÜN BOĞAZINA ÇÖKÜLÜYOR”
Günümüzde köyde yaşayan toplam nüfusun ülke nüfusunun yüzde 5’i ya da 6’sını oluşturduğunu dile getiren Dr. Şevkin, şunları söyledi:
“Çok sayıda köy, tüzel kişiliğini kaybetmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı yerlerde neredeyse hane sayısı 4-5’i geçmemektedir. 6360 sayılı Büyükşehir Yasası’yla zaten bir gecede köylerin yarısını mahalleye çevirdiniz, durum ortada. Köyde bugün yaşayan insanımızın en önemli sorunu mülksüzleşmedir ve köy yerleşik alan sınırları belirlenmediği için özellikle ülkenin batısında köy sınırları içerisinde bütün tarım alanları, meralar, ormanlar talan edilmektedir. Maalesef imar plansız yapılar yapılmaktadır. Köyde sürekli oturanlara devlet destek verip bedava arsa üretmesi gerekirken, neden bedel ödemeleri için köylünün boğazına çökülüyor?
“700 BİNDEN FAZLA ÜYESİ OLAN TMMOB DEVRE DIŞI BIRAKILAMAZ”
Söz konusu kanunla yine Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ni (TMMOB) devre dışı bırakıyorsunuz. 700 binden fazla üyesi olan mühendis ve mimarlar ayakta… Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Yarı özerk yapıdaki TMMOB’ye de mi çökmeye çalışıyorsunuz? Derhâl bunu geri çekin. 9’uncu maddede yapmış olduğunuz düzenlemeyi; derhâl geri çekin. TMMOB’nin bağımsız ve özerk yapısını korumanız gerekiyor.
10’uncu maddeye bakıldığında, 2004 ve 2008 yılları arasında bugüne kadar kurulan ve kanuni vecibelerini yerine getirmeyen, halkın sağlığını yok sayan bazı baz istasyonlarına üç yıl gibi bir ek süre tanınıyor. Sürekli süre uzatma vererek şirketler korunurken, halkın can ve mal güvenliği de hiçe sayılıyor. Yasa, bundan 21 yıl önce hukuka aykırı kurulmuş ve hâlen işletilmekte olan baz istasyon kulelerinin eksikliklerini tamamlama yerine, süre uzatımıyla çalışmalarına olanak sağlayan bir düzenlemedir. Bakanlığın görevi baz istasyonu işletmelerini mi korumak yoksa vatandaşın haklarını mı savunmaktır?”
Dr. Şevkin, son söz olarak, iktidarı, kamu ve halkın yararını koruyan yasa yapmaya çağırarak, “Merkezileşmekten ve işleri tek elde toplamaktan, kazanamadığınız yerel yönetimlere çökme huyundan da vazgeçin” diye konuştu.