BEYGİR DOLABI

Yüksekdolap, benim için çocukluk ve delikanlılık yıllarımın geçtiği mahalle…Bugünkü Metro Hattı’nın batısında ve Kurtuluş Caddesi’nin güneyinde kalan iki sokağın hizmet verdiği iskan alanından ibaretti. Hurmalı’nın ortası falan sayılabilirdi…

Bizden iki-üç kuşak yaşlılar için ise Adana’nın en büyük su dolaplarından biriydi Yüksek Dolap…  Beygir gücüyle dönen su dolapları, sanırım 50’li yılların sonuna doğru birer-üçer kayboldu. Yüksek Dolap ise, çoook daha önceki yıllarda iptal edilmiş.

DOLAP HAKKINDA

Aslında önce, dolabın ne olduğunu anlatmak gerekirdi.

Kalın kalaslardan yapılan ahşap kasnaktı dolap. Uçurtma kasnağının çok, ama çok büyüğü ve 3 kamış dilimi yerine, kalın 4 kalastan yapılmışı. Altıgen değil, sekizgen. 30-40 santim aralıkla yan yana tutturulmuş bir çift devasa kasnak… Ortasından dingil geçiyor… Yan tarafına da, her köşeye bir tane gelecek biçimde kova veya testi bağlanmış.

Dolabınızın kasnağı hazır… Sıra geldi, bir kuyu açmaya…

İki metre eninde, 6-7 metre uzunluğunda bir dörtgen çizip kazmaya başlayın. O yıllar itibariyle, en çok 2 metre derinlikte iken suyu bulacaksınız. Boğulmamaya dikkat ederek biraz da su altında kazıyı devam ettirin.  Su ne kadar bol, fark ettiniz mi? Şimdi de, 50 santim eninde, düzgün kesilmiş kaya blokları ile her tarafını içten örün.

Ne oldu? Eni 1 metre, boyu 5-6 metre, dört etrafı taş duvar bir kuyu oldu değil mi?

Şimdi de uzun kenarlarının tam ortasına bir dingil yuvası açıp kasnağı indirin. Dingilin bir ucuna dişli geçirip hareket alması için dikey bir demir aksın tepesindeki dişli ile ilişkilendirin. Dikey demir de, yer altındaki 8-10 metre uzunluğundaki bir mile bağlı olsun. Bu mil de, uzak uçtaki dikey eksenden hareket alsın. Hareket ise, dolap beygirinden sağlanacak. Dolap beygiri, iki gözü köseleden yapılmış kulakçıklarla sadece önünü seçecek kadar kapatılmış at. Arkasındaki ekseni, bir sırığı ha bire daire yörüngede devinerek çeviriyor.

DEVAMLI VE BOL SU

Beygir dairesel hareketi sürdürdükçe, yer altından geçen miller sayesinde koca dolap ta dönüyor. Döndükçe, kuyunun dibindeki su kova ve testilere doluyor. Dönüş hareketi yarım turu aşarken, sular, karşılayan bir oluğa dökülüyor ve böylece sürekli bir su kaynağı elde edilmiş oluyor.

Yüksek dolap, Adana’daki en büyük beygir dolabı imiş. Su, avludan avluya hendeklerle dağıtılırmış.  O zamanki avlular devasa. Ağaçlık, sebzelik arazi aynı zamanda. Zamanla mirasçılar tarafından ufalanıp küçülmüş. Sebzeleri, ağaçları sularken, bulaşık-çamaşır için de imdat olurmuş bu hendekler.

Çocukluğumuzda, beygir dolapları çoktu Adana’da… Örneğin, Hergele Yolu’nun (Bakımyurdu Caddesi) batısı tamamen bahçelikti ve hemen her bahçenin bir beygir dolabı vardı. Sucuzade’de de kocaman bir beygir dolabı vardı. Fevzipaşa bağlık-bahçelikken  gıcırtılarla dönen birkaç dolap görmüştük. Güney Adana köylerinin hepsinde, mutlaka birkaç beygir dolabına rastlanırdı. Nehre yakın yerlerde ise, dönüş gücünü sudan alan “mavra” isimli dolaplar kurulmuştu…

Baraj İnşaatından ve tesviye-drenaj kampanyasından sonra kanallardan sulama yayıldı. Kanaletsiz yerlerde de motopomplar çalıştı. Gün geldi, “fotoğraf çekelim, elimizde olsun” diye ayaklandık ki, tek bir dolap kalmamış; ne şehirde, ne köylerde…

Bir zamanlar Yüksekdolap Mahallesi’nin çocuğuydum. Şimdi öyle bir mahalle bile yok. Resmiyette.  “Hurmalı” olmuş. Ama, tek bir hurma ağacı yok.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor