BİLDİĞİMİZ KUMBARA ARTIK DEKORASYON EŞYASI OLMUŞ

Çok değil, 60-70 yıl öncesine dek kumbaralar kumbaraydı. Yani daha çok çocukların, biraz da büyüklerin para biriktirme aracıydı. Hiiiç uzatmadan ilkokul ikinci sınıfta ezberlediğim şiirle anlatıvereyim bildiğimiz kumbaranın neci olduğunu:
Her gün en az yüz para
Yutuyor bu kumbara
Bugün yarın dolacak
Hepsi benim olacak
Bütün biriken para
Oh ne güzel kumbara
Şeker evde doludur
Bebekse korkuludur
Düşer kırılır birden
Yok, neden vereyim ben
Bir metelik boş yere
On iki ay dolunca
Bu yılbaşı olunca
Açılacak kumbaram,
Olacak dokuz Liram.
Bizim kuşak yüz parayı yıllarca kullandı. Halka tatlı 5 kuruştu. Yüz paraya yarım tatlı alabiliyorduk. Para, bir kuruşun kırkta biriydi Dolayısıyla, yüz para da, iki buçuk kuruş, iki tane iki buçuk kuruş de beş kuruştu… Fotoğrafında da görüleceği gibi, ortası delikliydi yüz paranın. Şiirde metelik geçiyor; o da bizden eski para birimi; 10 para bir metelik ediyor. On para değerinde metal sikkeleri büyüklerimiz kullanmış. Bundan yukarısını günümüz çocukları da bilir; bir Lira, yüz kuruş değerindedir. Ederlerine göre küçükten büyüğe sıralayalım tekrar: para, metelik, kuruş, lira… Şiirdeki hesaba göre, dokuz lira, dokuz yüz kuruş eder. Kumbaraya atılan her yüz para iki buçuk kuruş olduğuna göre, kumbaraya tam 360 gün boyunca yüz para atılmış.
DOKUZ LİRA BU
Bugün bir ekmek neredeyse dokuz lira değil mi…O yıllarda şimdikinin neredeyse üç katı ağırlığındaki ekmek 20 kuruştu. Şöyle diyelim, günümüzde ekmek 200-220 gram olduğuna göre, o zamanın 9 Lirasıyla bugün 135 ekmek alınabilirmiş. Sonuç olarak, en küçük para bir yılda 7,5 Liradan 135 ekmeğin karşılığı tam bin on iki lira ediyor. Eh!.. İlkokul çocuğu için hiç de fena sayılmayacak para değil mi?..
ÖNCÜ İŞ BANKASI
İlk yerli ve milli bankamız olan İş Bankası Celâl Bayar tarafından Atatürk’ün desteğiyle kurulmuş. Kısa sürede, yabancı bankaları geride bırakan yenilikçi kurum haline gelmiş. Biz, yerli malı kullanmayı ve parayı çarçur etmemeyi, bir miktarını tasarruf etmeyi kutsallık derecesinde içselleştirmiştik. “Ak akçe kara gün içindir” atasözünü duymadığımız gün yoktu desem abartı olmaz. Tasarruf ve savurganlığa karşı duruş aynı zamanda devlet ilkeleri arasında yer alıyordu. İş Bankası tasarrufu özendirmek için çok cici, parlak krom kumbara yaptırdı. Kilitliydi ve sadece İş Bankası şubelerindeki anahtarla açılabilirdi.
Bunun dışında, pişmiş topraktan, teneke kutudan hatta tahtadan kumbaralar da vardı. En yaygını tenekeden yapılandı. İncirlik Üssünün atıklarından yararlanma dönemine girildiğinde, kola kutularından yapılan kumbaralar çok ucuza satılırdı.
ARTIK DEKORLUK
Unutmuştuk kumbaralı dönemi. Günümüzde tasarruf için kumbara kullanmak resmen enayilik. Çünkü paramızın değeri her gün düşüyor. “Artık kimse kumbara kullanmaz” diyorduk, yanılmışız. Meğer ki, kumbarayı dekorasyon eşyası olarak kullananların sayısı giderek artıyormuş. Sorduk, dekoratif nitelikli kumbara üretimi ve çeşitleri de artmaya başlamış, iyi mi?..
Eyyy enflâsyon, sen ne berbat belâ imişsin ki, bildiğimiz tasarruf aracı kumbara artık sadece dekorasyonluk eşya olmuş… Yazık, çok yazık bize…