BİR DOKUN BİN AH İŞİT

Bir Ata sözüdür “Bir dokun bin ah” işit..

Bir yerel seçim yaşıyoruz ülkemizde.. Günlerdir konuşuluyor, tartışılıyor, sayılıyor, iptal edilenler, geçerli sayılanlar, “Kazandık” diyenler, “kaybetmedik” diyenler. Bir curcunadır almış başını gidiyor..

Ya gazetelerimiz ve televizyonlarımız!..

Aman Allah’ım, sürüsüyle karşı tarafta, bir iki tanesi bu tarafta..

Denge kaybolmuş, sinir kat sayıları artmış, bir ulus yerel seçimlerin geldiği noktayı tartışır olmuş..

Aradan bir hafta geçti,  bir çok kentte seçilenler, seçildiği bilinenler mazbatalarını bile alamadı..

Neden? İtirazlar var!..

Yahu Cumhur İttifakı itiraz ediyor, “Kabul” diyorsunuz, Millet İttifakı itiraz ediyor “Red” diyorsunuz.. Nasıl olacak?..

Ya şu yandaş basın..

 “Sinirleri alınmış” denilen, her konuşması halka umut veren Ekrem İmamoğlu bile isyan etmeye başladı.. Sonunda da başardınız işte..

Tamam anladık, bir iki yayın organı Millet adayını destekledi, ya diğerlerinin tümü! Cumhuriyet adaylarından yana meydan muharebesine girer gibi mücadele verdi..

Ekrem İmamoğlu için “sabrının da bir sonu vardır” diyenler, “Patlama noktasına” gelmesinden korkanlar haklı çıktı.

..Ve işte böyle patladı Ekrem İmamoğlu;

Bu sefer AA’nın trafosuna kedi girdi. Tam 11 saat veri vermediler. Hepimizin cebindeki paralarla maaş alan Anadolu Ajansı’nda yönetici oldukları düşünenleri şiddetle tekrar kınıyorum. Ben olsam utancımdan o görevi terk ederdim.

Üzülüyorum, devletin 100 yıllık kurumunun bir siyasi partiye değil, bir bireye değil milletine hizmet etmesi gerektiğinin bilincinde olmayan zavallılara böyle koltuklar teslim edersen başına gelecek budur. Ben sadece zavallı diyorum.

3 Bin oyla kazandık açıklaması yapmak belki de hayatının en kötü deneyimi olmuştur, ben bunu yaşamak istemezdim. 3 bin oyla topluma kazandık dediniz, şimdi 15 bin oyu küçümsüyorsunuz. Halinize gülüyorum.

Size Bahçeli’nin sözünü hatırlatayım: “1 oyla seçim kazanılır.” 15 bin oyu küçümseyenler 16 milyon insanın iradesini küçümsüyor.

İstanbul’u sımsıkı kucaklamaya geliyorum, barış için, özgürlük için, ahlak için, vicdan için, normalleşmek için. Şu anda ben burada ‘İstanbul İttifakı’nı görüyorum. Siyasi anlayışı ne olursa olsun bu şehri korumak isteyen, insanca yaşamak isteyen, mutlu ve huzurlu olmak isteyen insanları görüyorum.

Buradan sesimi duyurmak istiyorum. Medya insanları bilgi alma haklarını korumak zorundadır. Bazı medya kanallarını anladık, onları bir kenara koyuyorum. Anadolu Ajansı da dahil. Ama bazı aileler, bazı iş insanları var ki onlarca yıl ailelerinin büyüklerinin kurduğu, bugüne getirip taşıdıkları soyadlarıyla Türkiye’ye örnek olmuş iş insanları var. Ben onların patronluğunu yaptığı medya kanallarında sesimin kısılmasını, onlar adına değil, geçmişleri adına, aileleri adına, üzüntüyle takip ediyorum. Rakibimiz adına 10 kişi konuşuyor, her birini naklen veriyorlar. Benim de onlara cevabım var, beni neden göstermiyorsunuz? Ben basın açıklaması yapıyorum, rakibimiz adına konuşanların cevabını yayınlıyor benimkini yayınlamıyor. Benim söylediğimi insanlar duymazsa o insanın bana verdiği cevaptan ne anlayabilir? Böyle adalet olur mu? İsim veriyorum; NTV’yi, Habertürk’ü, Ciner ailesini, CNN Türk’ü, Demirören ailesini takip ediyorum… İş dünyasına yaptıkları katkılardan dolayı kendilerini uyarmayı kendime hak gördüğüm için uyarıyorum. Gün gelir isimlerini anmaktan bile vazgeçerim. Bizi daha fazla dünyaya rezil etmeyin.”

Haksız mı ?

Karar sizin… Ancak, bir gazeteci olarak kendi görüşümü ifade edeyim;

YERDEN GÖGE KADAR HAKLI

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor