BİR HİKAYE VE GÖKHAN ÜNEY

Yapı olarak Belediyelere pek uğramam ilgilenmem…
Ama sayın Akif Akay’ı yakından tanıdığım için Belediye Başkan adayı olmasını, ilk aklına düşüren, teklif eden ben oldum.
Kendisi düşünmüyordu, ısrar eden benim..
Zeydan Karalar ile görüşen altyapı oluşturan ben oldum..
Aday oldu, Belediye Başkanı oldu ve bu güne kadar sadece bir defa hayırlı olmasını dilemek için makmına gittim..
Ben Belediye koridorlarında dolaşmayı hiç sevmedim. Çünkü dedikodusu çok olan yerlerdir Belediyeler..
Gökhan Üney, uzun yıllardan beri tanıdığım birisidir.. Basın bürosunun başına geldiği zaman kendisini telefonla arayarak kutladım.
Belediye Başkan Yardımcısı olduğunda da yine telefonla kutladım..
Ama hiç makamına uğramadım.
Önceki gün, bir konuyla ilgili telefonla aradım, cevap vermedin..
Döner diye bekledim, dönmedin..
Birkaç defa daha ve inatla aradım, cevap vermedin..
İşi yoğundur diye düşündüm..
Arar diye bekledim, aramadım..
Telefonla şöyle bir not geçtim;
“Benim telefonuma cevap vermiyorsun. Beni ararsan telefonuna cevap veririm ama yüzüne kapatmak için. Sakın arama.. Koltuk, insan olmayı unutturmamalı.”
Telefonlarıma yoğun işlerinden! dolayı cevap vermeyen Gökhan’dan telefonuma anında şu mesaj geldi;
“Sen de bunu söylüyorsan eyvallah abi, koltuk da orada duruyor, isteyen gidip oturabilir. Benim için sorun yok. Hafta sonu susmuyor telefon, öğle arası susmuyor. Benimde ailem ve yaşlı ana -babam var. Arada yemek yemeye ihtiyacım oluyor. Maalesef henüz makinalaşamadım. Almıyorum artık telefonu yanıma”
Yazık!..
Telefona cevap veremeyecek kadar yoğun olan Gökhan, mesajıma anında zaman bulup cevap verebiliyor..
Hem de kusura bakmasın ama, küstahça..
Ne demek “koltuk orada duruyor, isteyen oturabilir”
O koltuklar bize çok teklif edildi, hepsini red ettik..
Biz o koltuğun dikenli olduğunu da biliriz..
O koltuğa adamlar da oturdu, adam yerine konulanlar da..
Unutma Gökhan, sana bir ağabey tavsiyesi; bir insanı makam yüceltmez, bilgi, saygı ve vefalı olmak yüceltir…
Bir fıkrayla konuyu kapatalım, belki ders alırsın Gökhan Üney;
“Vakti zamanında bir adam, oğlundan çok çekmiş. Oğlu, adamı canından bezdirmiş ve babası en sonunda oğluna “senden adam olmaz” demiş. Oğlu da bu söze epey içerlenmiş. Okumuş, daha sonra kaymakam olmuş.
Bir gün babasını getirmesi için adamlarını çağırmış. “Filanca köyde filanca evde bir adam var. O adamı buraya getirin” diye de emir vermiş. Kaymakamın emriyle adamları da harekete geçmiş ve denilen yerde denilen evdeki adamı bulmuş ve kaymakamın huzuruna getirmişler. Yaşlı adam epey bir endişelendikten sonra kaymakamın huzuruna gelmiş.
Kaymakam, babasının karşısına geçmiş ve “Yaa, baba. Sen bana adam olamazsın dedin ama bak okudum kaymakam oldum” demiş. Baba, bulunduğu durumdan hiç rahatsızlık duymadan koltuğunda oturan oğluna şöyle demiş:
“Oğlum, ben sana kaymakam olamazsın demedim ki adam olamazsın dedim. Bak hala adam olamamışsın. Adam olsaydın babanı ayağına çağırmaz, kendin gelirdin.”
Seni yanlış tanımışım..
Pek yanılmam ama, beni yanıltacak kadar marifetliymişsin Gökhan..
Yineliyorum, telefonla ararsan açarım ama yüzüne kapamak için..