Hayat, insanın karşısına ilginç tesadüfler ve beklenmedik karşılaşmalar ile çıkmayı sever. Bir yandan umudun peşinde hayallere dalan bizler ise pesimizmin peşinde sürüklenmeden önce insanların sözlerine tutunmaya oldukça meyilliyizdir.
Şimdi sizlere üç örnek vereceğim.
Üç mağdurun örneği ve bunlar arasındaki ortak özelliği düşünmenizi isteyeceğim. Eğlence mekânında tanışıp birlikte olduğu kişi daha sonra 18 yaşından küçük olan kişi, kendisini resmi görevli olarak tanıtan dolandırıcı tarafından parasına el konulan kişi ve son olarak ofisine gelerek iş vaat eden aracılık edeceğini söyleyen kişi tarafından kandırılan kişi…
Ortak özellikleri dolandırıcılık suçuna maruz kalmaları değil çünkü ilk örnekte sanık yok, evet kandırılmış fakat hukuki nitelendirilme değil. Yaş, meslek, cinsiyet, etnik köken gibi bir benzerliği de yok üç mağdurumuzun.
Üçünün de mağdur olması dışında tek bir ortak yanları var, karşıdakinin sözüne güvenmek ve sözüyle hareket etmek.
Başka bir örnek vereceğim, bir isim ve soy isim uyduran kişi mahalleye taşınır, çevresi ve komşuları tarafından uydurma isimle tanınır.
Kapı ziline bu ismi yazar sosyal medyada bu ismi kullanır. Aradan zaman geçer tüm mahalle esnafına “bu aralar dardayım” der, oysa ilk geldiği haftalar bol keseden alışveriş yapmış herkese hâl hatır sormuştur.
Tüm mahalleye veresiye yazdırır ve komşulardan ne alabilirse borç alır. Bir sabah kalktığınızda adam ortadan kaybolmuştur.
Peşine düşer icra takipleri açmak istersiniz.
Doğal hakkınız ne de olsa, ancak başaramazsınız.
Zira elinizdeki isim ve soy isim sahtedir.
Üstüne üstlük T.C. Kimlik numarası da yoktur.
Toplumumuzun güven duygusu, kişilerin sözünün senet yerine geçmesi elbette erdemli bir davranıştır.
Öte yandan bu erdem modern toplumun kiri ve pisi arasında yitip gitmiştir.
Peki çözüm nedir?
Esasen çözüm çok basittir.
Her ne şart ve koşulda olursa olsun utanmadan insanlara kimlik sorabilmek. Bakın sonuçta elinize kimliği alıp şahsın GBT’sini yapmayacaksınız.
İsim, yaş, kimlik no gibi sizden durmasının kimsede sorun yaratmayacağı ve karşıdakinin beyanlarını doğrulayacaksınız.
Günümüzde bu sahte yaşamları var etmek, kendini öyle ya da böyle olduğundan başka biri olarak göstermek daha da kolaylaştı.
Her geçen gün ceza yargılamamızda ifadelerde daha fazla yer bulan bir tabir haline geldi “ismini X olarak bildiğim daha sonra Y olduğunu öğrendiğim kişi” demek.
Gerçekten de insanlar, tanıdığını zannettiği kişiler hakkında ifade verirken “biz adını X biliyorduk abi” diyorlar karakolda.
Oysa aranızdaki iletişim sade bir arkadaşlığı geçtiği zaman, “bir kimlik görebilir miyim” demek ne denli olağan bir anlamlandırabilsek belki de aynı hastalık gibi önlem almanın tedavi etmekten kolay olduğunu anlayacağız.
