BİR MERTLİK VARDIR BİR DE NAMERTLİK !..

Önceki akşam KRT’de Uğur Dündar’ın da katıldığı programı izliyorduk.. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, iş adamı-siyaset-mafia ilişkileri tartışılıyordu..
Programın ilerleyen saatlerinde Uğur Dündar sürekli telefonuna bakıyor, yüzü kızarıyor, gerginleşiyordu.. Programı yöneten Tuncay Mollaveisoğlu, ”Uğur abi biraz sonra programdan ayrılacak. Sözü önce Uğur abiye verelim” deyince, Uğur Dündar, “Hayır hayır, konuğumuz konuşsun sonra benim anlatacaklarım var” dedi..
Belli ki telefonda canını sıkan bir konu vardı..
Söz sırası kendine gelen Uğur Dündar, telefonu aldı bir metin okudu. Metin’de şöyle yazıyordu;
“SBK’nın kafakola aldığı gazetecileri, kime hangi televizyonu kurdurduklarını biliyorum ama söylemem demedim, aksine açık açık söylüyorum, ABD’deki iddianamede yazıyor… Dürüst ve güvenilir (!) araştırmacı gazeteciler niye bu mevzudan hiç bahsetmiyor diye soruyorum?”
Yazan kim, Suçlanan kimdi? Yazan Yılmaz Özdil, suçlanan Uğur Dündar.
Yani Uğur Dündar”ın her konuşmasında “Benim sevgili kardeşim” dediği Yılmaz Özdil.. Yılmaz Özdil’i tüm sosyal çevresiyle bir araya getiren Uğur Dündar.. Olacak gibi değildi..
Uğur Dündar ilk tepkisini “Yılmaz Özdil benim cenazeme gelmeyeceksin. Sana hakkımı helal etmiyorum” diyerek ve kameralara bakarak yüksek sesle haykırıyordu.
Tartışma, Yılmaz Özdil’in SBK Holding’in patronu Sezgin Boran Korkmaz hakkında yazdığı tweet ile başladı.
Yılmaz Özdil, Korkmaz’ın finanse ettiği bazı gazetecilere ilişkin bilgilerin ABD’deki iddianamede yazdığını iddia etmiş. Halbuki iddianamede böyle bir konu bile yoktu.
Uğur Dündar, Yılmaz Özdil’in kendisini en yakından tanıyan kişilerden biri olduğunu söyledi, tüm bildiklerini açıklamaya, hata kamuoyu önünde tartışmaya çağırdı.
Öylesine öfkeliydi ki, Yılmaz Özdil’in aranarak bağlanması istedi Uğur Dündar.. Telefonu kapalıydı.. Birkaç defa arandı, kapalıydı.. Daha da sinirlendi. ‘Kimse açık açık yazacaksın, yazacaksın, insanları töhmet altında bırakmayacaksın. Ulan sen beni en yakından tanıyan adamsın be, nasıl gitti elin o tweete, nasıl yazabildin onları, yazıklar olsun sana.’ ifadelerini kullandı.
Sonra sosyal medyadan Uğur Dündar’a yağmur gibi destek geldi, Yılmaz Özdil eleştirildi..
İnsanlar, şöhret olduğunu sanıp havaya erken girerse, o şöhreti bir dakikalık hatayla bitirir, nefrete dönüştürür.. Ne yazık ki Yılmaz Özdil, başkalarına gerek bırakmadı, tüm sevgisini, tüm saygınlığını kaybetti..
Sezgin Baran’ın adıyla Uğur Dündar ve çalışma arkadaşlarını sırtından vurmaya çalışan Yılmaz Özdil, çok büyük yanlış yaptın çoook.. Artık sen toplumda saygınlığını yitirmiş, abi dediğin kişiyi bir saniyede harcamış, güvenirliğini kaybetmiş bir kişisin..
Ama bak, televizyonlarda da sosyal medyada da seni savunan tek kişi yokken, onbinler Uğur Dündar”a destek veriyor..
Bir MERTLİK vardır, bir de NAMERTLİK..
Bu halk, namerdi kendi arasına sokmaz, mert adamlardan da kopmaz. Keşke farkına varabilsen, şöhret sarhoşluğundan ayıkabilsen.
Uğur Dündar’ın şu sözlerini aklından çıkarma Yılmaz Özdil.. Bu sözler, bir ömür boyu senin aklından kalsın ve bir ömür boyu “Ben ne yaptım” diye kendini yargıla;
“Sakın cenazeme gelme. Yılmaz Özdil benim için bitmiştir. Sana yazıklar olsun. Hala ‘değerli ağabeyim’ diyor. Sakın bana değerli ağabeyim deme. Sen artık değersiz Yılmaz’sın. Karşıma çıkarsan çok fena olur. Daha fazla uzatırsa bir tane çarpar yollarım. Yine söylüyorum sakın cenazeme gelmesin. Benim için bitmiştir. Yazıklar olsun“
Kalbi kırmak bir saniye sürer..
Kırılan kalbi onarmak yıllar ister..