BİR SUSMASINI BİLEBİLSENİZ!
Önceki gece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarından Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım’ı izledik İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğünde.. Son derece düzeyli bir tartışma ortamı vardı.. Her iki aday birbirine saygılıydı.. Küçükkaya da süre ve yönelttiği sorular açısından dengeli davrandı.. Her iki adaya aynı soruları sorması denge açısından önemliydi..
Peki kim daha kendinden emin ve rahattı? Kuşkusuz, Ekrem İmamoğlu.. Binali Yıldırım, göz ve mimik hareketleriyle tedirgindi ve bir an önce yapılacak hizmetlerle ilgili soruların sorulmasını istiyordu.. Nedeni de belliydi, geriye gidilmesinin önünü kesmek.. Biliyordu ki, geçmiş kurcalandıkça çapanoğlu çıkacak..
Geriye gidilmedi ama yapılacak hizmetler de detaya girilmeden geçiştirildi..
Açık oturum doyurucu muydu? Asla.. Ne şiş yandı ne kebap! Ama son vuruş güzel bir vuruştu..
Ekrem İmamoğlu, eş ve çocuklarının da gelmesini, birlikte hatıra fotoğrafı çekilmesini talep etti.. Binali Yıldırım, itiraz eder gibi oldu, her ikisinin eşi “Hatıra fotoğrafını canlı yayından sonra çektirelim” mesajı gelince, Yıldırım rahatladı..
Nedenini bilmiyoruz.. Ama hatıra fotoğrafı çekildiğinde gördük ki, önderler kavga ortamı değil, barış ortamı yaratmakla gerçek ve unutulmaz lider olurlar..
Bu ifadeleri neden kullandık?
Yandaş televizyonlarda açık oturuma katılanlardan.. İsmail Küçükkaya’yı yerden yere vurdular.. Taraf olduğunu ileri sürdüler…
Ekrem İmamoğlu’nu yalancılıkla suçladılar..
İsmail Küçükkaya’yı pek tutmayanlardanız.. Ama yiğidin hakını yiğide verenlerdeniz.. Açık oturum öncesi ne dediyse onu yaptı.. Kimsenin söyleyecek olumsuz bir tek sözü olamaz..
Olsa olsa, Ekrem İmamoğlu’nun performansının çok yüksekliği, hazırlıklı oluşu, sinirlerine hakimiyeti sağlaması, toplumu etkileyici sözleri ve her boşa geçen sürenin hakkını aramasıı yandaş ve candaş gazetecilerin akıl dengesini bozmuş gibi görünüyor..
Eeee… Olacak o kadar.. Atı alan her zaman Üsküdar’ı geçemiyor!
Bir susmasını bilebilseniz HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK
… …. …
GÖSTERİN ŞU DİPLOMAYI
Yıllardan beri sayın Cumhurbaşkanı’nın yüksek okul diploması var mı yok mu tartışması yapılıyor…
Parlamentoda konuşuluyor, bürokraside konuşuluyor, halk arasında konuşuluyor.. Yahu biri çıkıpta o yüksek diplomasını birilerinin gözüne sokup “Al işte diploma” demiyor.. Demeyince ne oluyor? Soru işaretleri çıkıyor..
Yahu ülkeninin yoğun gündemi arasına bu diplomayı sıkıştırmak iş mi yani! Çıkarın şu diplomayı, sokun merak edenlerin gözünün içine.. Bir daha konuşmasınlar.. Hayır çıkarılmıyor..
Aşağıdaki açıklamayı okuyun;
“Genel Başkanımız Sayın Nurullah Ankut’a da üç ayrı davadan hapis cezası verilmiş, bu davaların duruşmalarında yaptığı savunmalar ve adliye dışında yaptığı basın açıklaması nedeniyle de iki ayrı dava daha devam etmektedir. Yani yürürlükteki yasalara göre olmayan bir Cumhurbaşkanına hakaret nedeniyle insanlar cezalandırılmaktadır. Bu yargılamaların yapıldığı mahkemelerin birçoğunda; ‘ortada Anayasal bir Cumhurbaşkanı yoktur, T. Erdoğan’ın CB yeterliğine sahip olması için dört yıllık üniversite diplomasının olması gerekir, bu diploma dosyaya ibraz edilsin’ taleplerine karşın, hiçbir mahkemeye diploma sunulamamıştır. Çünkü diploma yoktur”
Buyrun işte. Ne gerek var Türkiye’nin gündemini böyle olaylarla değiştirmeye.. 5 dakika dahi sürmez, gösterin diplomayı, kapatın gereksiz konuyu..
Zamanı böyle konularla harcamayalım lüfen..