BİR YABANCININ ADANA NOTLARI

Türkiye’nin birçok büyükşehrinde bir iki sene bazen daha fazla işim gereği yaşamak zorunda kaldım. Bir yerde tam zamanlı, bir yerde göçebe misali oradan oraya sürüklenerek. İstanbul, Ankara, Bursa, Konya, Antalya, Mersin, Adana, Kayseri, Samsun, Denizli göçebe hayatı lafını abartmak adına yazmıştım ancak illeri yazarken gerçeği fark ettim abartmamışım. Yaklaşık son 3 yıldır Adana’da yaşıyorum ve Adana ile ilgili iç dünyamın durumunu sizinle paylaşmak istiyorum. Hikayenin en başına gitmek istiyorum 20 yıl öncesine. Sosyal demokrat bir genç olarak Adana’ya ilk gelişimde film festivaline denk gelmiştim ve içimi saran heyecanı hala unutabilmiş değilim. Biz sosyal demokratlar sosyalleşmeyi pek severiz bu yüzden o günlerde kendi şehrimde göremediğim güzellikleri Adana’da görünce şehirden büyülenmiş bir şekilde memleketime dönüş yapmıştım. O günlerden aklımda kalanlar Türkiye’nin 4. Büyük kenti Adana’ydı, çok büyük bir sanayi kentiydi, her yer su, her yer tarih ve tam bir cazibe merkezi, festivaller şehriydi. Sakatat düşkünü bir adam olunca işte benim şehrim demiştim gençlik coşkusuyla. Adana kebap, ciğer, böbrek, yürek, şırdan, kırkkat, mumbar, billur, midye ve her çeşitten seçmece tek tek yeme şansımız olan tatlılar. Of ki of bu şehir sadece bu sebepten bile sevilir.
Şimdi Türkiye genelinde kaçıncı sırada bilmiyorum ama yıllar öncesi oluşan eşsiz hayranlıktan normal bir şehir sevdalısına dönüştüm. Günümüzde çok ciddi sorunları var Adana’nın. Aşırı göç, Suriyeli, Afgan göçleri şehri çok kozmopolit bir hale getirmiş. Sanayi küçülmüş, trafik artmış ve sosyal güvenlik problemi hissedilir bir sıkıntı haline gelmiş. Konya’lı olduğum için farklı yorumluyor olabilirim beklide bilemiyorum. Konya daha gelişmiş bir şehir, daha düzenli ve daha huzurlu. Sanayi, eğitim ve sağlık hususunda daha gelişmiş durumunda ancak sosyal açıdan Adana ile kıyas dahi edilemez. Aklıma hep şu soru geliyor iki şehri kıyaslayınca. Ne oldu da 20 yılda bir şehir olduğu yerde saymayı başardı. Konya 20 yılda ciddi anlamda yol kat ederken Adana neden geriye gitti. Bu soruyu her Adanalının kendisine sormasını istiyorum. Bu soruya hep beraber cevap arayalım isterseniz, ne dersiniz?
Hemen akla gelen yada genelde duyduğumuz şekliyle muhalif bir şehir olduğu için gelişemedi ve merkezi hükümetlerden destek alamadı şeklinde olacaktır. Peki muhalif olan Eskişehir nasıl gelişti o zaman. Sabancılar desteğini çekti şeklinde yorumlarda olabilir ancak ben bu yoruma da katılmıyorum çünkü Koç Holding gibi bir bütün halinde kalamayan Sabancı Holding parçalandı ve yeni nesil yatırım planlarını, önceliklerini değiştirdi olay bundan ibaret ve Konya Sanayisi gelişirken Koç yada Sabancı yoktu diyerek bu seçeneğinde cevap olamayacağını düşünerek not ediyorum buraya. Şehirleri güzelleştiren elbette ki merkezi hükümet gücüdür ancak tek başına bu yeterlimidir diye sormak lazım çevredeki illere bakarak. Merkezi hükümet destekli çoğu il daha kötü durumda. Bence şehirleri güzelleştiren belediyelerdir ve vizyon sahibi belediye başkanları. İşte asıl sorun burada yatıyor bence. Adanalılar bu sorunun kaynağı olarak bence kendi seçimlerini görmeli. Konya ve Adana belediyelerinin son beş yıllık bütçelerini karşılaştırmak lazım sorunun nereden kaynaklı olduğunu bir nebze anlamak adına.
5 Yıllık Bütçe Karşılastırması | ||
Konya Büyükşehir Bütçesi ( TL ) | Adana Büyükşehir Bütçesi ( TL ) | |
2018 | 2.300.000.000,00 | 1.865.000.000,00 |
2019 | 2.400.000.000,00 | 2.350.000.000,00 |
2020 | 2.400.000.000,00 | 2.436.441.000,00 |
2021 | 2.650.000.000,00 | 2.510.000.000,00 |
2022 | 4.500.000.000,00 | 3.099.749.000,00 |
Toplam : | 14.250.000.000,00 | 12.261.190.000,00 |
Beş yılın dört yılı aynı düzeyde giderken son yıl neden fark açılmış işte bu soru can alıcı bir soru.
Vizyon sahibisiniz ama merkezi hükümet sürekli kredilerde, projelerde sıkıntı çıkarıyor gerekli desteği vermiyor ise başarılı olmanın diğer bir yolu da belediyenin kendi imkanları ile bir şeyler yapmasından geçer diyoruz ve devam ediyoruz. Peki belediye başkanı eski dönem borçlarını öderken, merkezi hükümet destek vermezken ve mevcut meclis borçlanma onayı vermezken ne yapabilir? Şimdi listedeki farkın ne anlama geldiğini anladınız mı ? Muhalefet yapalım derken koskoca bir kentin büyümesinin nasıl önüne geçildiğinin. İş yaptırmamak adına merkezi hükümetin baskının yanında bütçe baskısı yapanlar ne yaptığının gerçekten bilincin demi? Merkezi siyaset muhalif diyerek bütçe vermez, il içi siyaseti mevcut başkanı çalıştırmamak adına bu şekilde bütçe sağlamaz ise Adana ne hale gelir. Peki muhalif bir kent hemen karar değiştirmeyeceğine göre mevcut meclisin borçlanmaya onay vermemesi şehri cezalandırmak değilse nedir uzun ve kısa vadede ? İşte Adana’nın temel sorunu budur. Siyasi çekişmelere kurban edilmiş ve hala edilmeye devam edilen muhteşem bir kent Adana. Ben bu duruma gerçekten üzülüyorum.
Başta da belirtmiştim çok gezdiğimi ve bu gözlemlerime dayanarak mevcut başkan Zeydan Karalar’ı analiz etmek istiyorum Adana’nın geleceği adına. Başkan Karalar mevcut büyükşehir belediye başkanları içerisinde insanlara en iyi dokunan, halktan birisi gibi davranmayan direk halktan olan ve makamı halka en açık belediye başkanı. Biz neler görmedik komando gibi korumaları, parmak izli girişleri, ana girişten bir adım öteye geçememeleri vs.vs. Bu sözümün arkasındayım yeterli yerim olmadığı için ve konuyu dağıtmamak adına gerekçelerimi yazamıyorum ancak isteyene nasıl bir kıyas yaptığımı detaylıca ispatlayarak anlatabilirim kapımız herkese açık. Başka bir gözlemim ise en önemli görevlerde eski dönem daire başkanlarının olması bu başkanın partizan olmadığının en açık göstergesi çünkü hiçbir belediye başkanı önemli mevkileri zorunda kalsa bile eski dönem daire başkanlarını başka önemsiz birimlere atayarak eskiden gelen daire başkanlarına vermez. Belediye işlerinden azıcık anlayan herkes ne demek istediğimi anlamıştır.
Diğer biz gözlemim ise Adana Belediyesi borçlu, zor ödeme yapıyor, borçlanma yetkisi alamıyor ve merkezi hükümet desteği olmadan kendi öz kaynakları ile diğer hükümet destekli ve borçlanma yetkili belediyelere göre daha çok proje üretebiliyor ve ihalesini yapıp ortaya değer koyabiliyor. Bu sonuca nasıl ulaştığımı merak ediyorsanız yine devletin ihale sitesinden bakarak ve illeri kıyaslayarak sizde ulaşabilirsiniz.
Önemli bir notu yazım devam ederken buraya iliştirmek istiyorum çünkü konunun anlaşılır olması adına önemli bir not. Başkanın makamına hiç çıkmadım, hiç tanımam kendisini ve yazı yazdığım gazetenin başkanla ilişkisini, yakınlığını hiç bilmiyorum sormadım da. Derdimin sadece Adana olduğunun bilinmesini isterim. Bir gün yolda yürüyorum karşıdan bir adam geliyor ben bu adamı tanıyacağım ama acaba kim dedim sonra bir makam arabası geldi oradan anladım Zeydan bey olduğunu ve elini sıkıp Konya’lı olduğumu ve kendisini sevdiğimi, desteklediğimi söyledim kendisi ile bütün iletişimim bundan ibarettir. Sokakta yürüyen kolayca ulaşılan başkan sözümün temeli de bu olaydır.
Konuya dönüyorum ihale işlerinin başka illerden fazla olması Adana için yeter mi yetmez tabi ki ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik şartların zorluğu da düşünüldüğünde ben başkanı bu konuda yetersiz görmediğim gibi birkaç kez meclisi izleyince insanüstü sabır isteyen bir çabanın içerisinde gördüm. Konya meclisinin verdiği yetkiyi bu adamın hak etmediğini düşünmek Adana için büyük bir hatadır ve kaybeden Adana olacaktır başkan değil. Bütün olumsuzluklara rağmen çırpınan, ortaya değer koymaya çalışan ve yatırım konusunda siyasi bakmayan bu halk adamını doğru analiz edip doğru değerlendirmek gerekiyor. Hatalar vardır, yanlışlar vardır ancak genel olarak olumsuz bir ortamda başarılı olmaya çabalayan bir belediye başkanı olmak gerçekten zordur. Bütün bu sebeplerden ben başkanı vizyon sahibi ve sıkıntılar içerisinde bile ortaya değer çıkarabilen başarılı birisi olarak tanımlıyorum. Kaldırın bütün olumsuzlukları ve bu adamı izleyin diyorum. Ben Adanalılara seslenmek istiyorum buradan yeni bir seçim dönemi yaklaşıyor elinizde böyle bir değer varken bu değere sıkı sahip çıkın ve meclis çoğunluğunu elde edecek şekilde destekleyin ki Adana kalkınsın. Doğruları analiz etmemin size yada bana zararı olmaz haksız mıyım? En nihayetinde analizimi doğru bulmaz iseniz yandaş işte deyip geçersiniz ama bu analizi düşünmek ve tahlil etmek zorundasınız Adana’yı seviyorsanız.
Partizanlığı, kişisel hesapları ve temelsiz iddiaları bir kenara bırakıp başkanı masanıza yatırın ve bütün eğrileriyle, doğrularıyla analiz edin. Ben bu yazımda bu analizi yaptım ve başkan Karalar’ın yeterli vizyon ve kişisel doneye sahip olduğuna karar verdim. Adana’nın öyle yada böyle bir şekilde hak ettiği yere gelmesi gerektiğine inananlardanım çünkü burada yaşıyorum. Bizim Konya’da buradaki gibi festivaller olmuyor, sosyal yaşam buradaki kadar canlı değil ve ben festivaller şehri Adana’nın gelişmesinden daha fazla faydalanmak için sırada bekliyorum. Buradaki doğru seçimin benim açımdan önemi bu yüzden büyük ve Adana doğru kararı vermişken bunun arkasında dursun ve bir beş sene daha güçlü meclisle bu adama şans tanısın istiyorum. CHP içinde de Adana için farklı bir aday çıksın istemiyorum partizanlık olsa CHP kazansında kim olursa olsun derim.
Bu şehir her görüşten insana hayat sunacak kadar yaşam dolu bir şehir ve yaşam tarzınıza ters bir şehirde yaşamak zorunda kalırsanız bu sözümü lütfen hatırlayın. Siz içinde bulunduğunuz değerin farkında değilsiniz o yüzden benim analizlerimi lütfen kendinizi benim yerime koyarak yapın işte o zaman bu tespitlerimin ne için yapılmış olduğunu daha iyi anlarsınız. Yaşamın sadece en büyük sanayi, ticaret şehri olmakla sağlanamadığını, gerçek yaşamın sizin hayata bakışınızın temsilinde olduğunu görürsünüz. Bu temsil siyasi bir temsil değil sosyal yaşam, doğa , tatlı ve şırdandan oluşan bir bütün aslında. Adana benim için bu anlamı taşıyor yaşamın güzelliğini. Saygılarımla…