“BİR YALAN’A BİR YALAN DA SEN EKLEDİN PORTAKAL!”
Gezi eylemleri yapılıyordu.. Türbanlı bir kadının, eyleme katılanların küfürlü, erkeklerin de fiili saldırısına uğradığını söylüyordu.. Bazı sözde gazeteciler, mobese kayıtlarında bu görüntüleri gördüğünü söylüyor, yazıyordu.. Yandaş ve candaş gazeteler o günler konuyu her gün manşetlerden veriyordu.. ”Benim başı örtülü bacım” kampanyası başlatılmıştı, “Gördük” diyenlerin sayısı gittikçe artıyordu..
Sonra ne mi oldu?
Ne başı örtülü bacı, ne küfredilen ve dayak yiyen bir kadın.. Tamamen haya ürünü…
Üstü örtüldü konunun.. O gün yazanların yazıları arşivlerden çekildi.. Gördüğünü söyleyenler kayıplara karıştı.. Bazı televizyon maymunları ekranlardan uzaklaştı, hak ettiği yaşam biçimine döndü..
“Benim baş örtülü bacım” efsanesi çöktü, anılarda KOSKOCA BİR YALAN olarak kaldı, tarih sayfalarına da böyle geçti..
Fatih Portakal, aynı senaryonun bir parçası değilsen, o “Kendi kulaklarımla duydum” dediğin ve Ekrem İmamoğlu’nun sesi olarak iddia ettiğin o görüntüleri lütfen Cumhuriyet Savcılığı’na ver.. Zaten vermesen bile, Ordu Valisi dava açtığına göre, o kaset savcılık tarafından talep edilmeli..
Elindeki belge ve bilgide suç unsuru varsa ve var olduğunu iddialı bir şekilde kamuoyuyla paylaşıyorsan, senin asli görevin hemen bilgisayarın başına geçip, Cumhuriyet Savcılığı’na şöyle bir dilekçe yazmalısın;
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun Havaalanı VİP salonunda, Ordu valisine yönelik küfürlü sözünün kasetini dinledim. Kasetteki sözleri yayınlamam halinde, RTÜK yönetmeliğine göre cezai müeyyide uygulanacağı için yayımlamadım. Ancak, kamuoyundan büyük tepki aldım. Açılan soruşturmaya yardımcı olmak maksadıyla ve kamuoyuyla paylaşamadım ses ve görüntüleri , soruşturmanın da selameti açısından size teslim ediyorum.”
Yapabiliyor musun Fatih Portakal?
Kamuoyuyla paylaşmadın iddia ettiğin konuşmayı.. Yargıyla paylaş ve kamuoyuna da o iddialı konuşmalarınla ifade et..
De ki, “Ben Fatih Portakal, yaptığım ve iddia ettiğim , halen de arkasında durduğum Ekrem İmamoğlu’na ait kaseti Cumhuriyet Savcılığına teslim ettim.”
Bu kadar basit.. Al üstündeki yükü, at yargının üzerine..
Bak Fatih Portakal, bir Türk siyaset tarihinde çok gördük 12’ye 5 kala organize edilen kumpasları..
Emin ol, o kumpasın bir parçası olmadığını ispat edersen, milyonlar seni alkışlayacak..
Ya kasette öyle bir görüntü veya öyle bir ses yok ise! ..
İzlenme rekoru kırıyordun sunduğun haberlerle.. Geriye saymaya başladın Fatih Portakal..
Üzülerek söyleyelim, “Benim başörtülü bacım” efsanesinin ucuz kahramanlarından daha ucuz olursun..
Haydi Fatih, “Gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum” dediğin o kaseti al eline, ver Cumhuriyet Savcılığı’na!..
Vermedin, veremedin mi? O zaman senin için derim ki;
Bir yalana bir yalan da sen ekledin Fatih Portakal.. Tarih seni affetmeyecek.
Son sözü, yılların deneyimli gazetecisi Faruk Bildirici’ye bırakalım;
“FOX TV’nin anchormani Fatih Portakal’ın, Ekrem İmamoğlu’nun Ordu Valisi Seddar Yavuz’a, ‘İt’ dediğini duyduğunu savunarak, ‘O görüntüyü izlememiş olsaydım o cümleleri etmezdim’ demesi ‘Kabataş vakası’nı anımsattı”
Bir de İsmail Küçükkaya’yı dinleyelim. Çok önemli.. Fatih Portakal’ın da ilgi alanına girmeli..Ne diyor Küçükkaya;
“Bir kesim var ki, bu programın yapılmasını istemediler. Ben Türkiye’nin kazanmasını istiyorum, onlar Türkiye’nin kazanmasını değil karışmasını istiyorlar. Beni baskı altına almak isteyenler, organize hareket edenler savcılar tarafından tespit ediliyor, yargı önünde hesap verecekler”
Biz de ACABA! diyoruz.. Sizce de öyle değil mi ?
Sence Fatih Portakal!..