BİZE NE OLDU?
Bizim fabrikalarımız vardı, binlerce insan çalışıyordu, bakkal da züccaciyeci de, ayakkabı boyacısı da, berber de kazanıyor, akşamları da sinemaya gidiyorlardı ailece.. Mutluydular.. Hırsızlık yoktu, münferit olayların dışında cinayet, yaralama yoktu.. Herkes birbirine selam verir, hal hatır sorardı..
Siyasetçilerimize saygı gösterilir, siyesetçilerimiz de saygıyla karşılık verirdi..
Gazete okur sayısı üst düzeydeydi, tirajlar inanılmayacak kadar yüksekti..
Büyük-küçük herkes birbirine saygılıydı , mutlu bir hayat tarzı vardı insanların..
Ne oldu bize?
Son 10-15 yılda biz nerede hata yaptık?
Bakın Adana’ya.. Fabrikalar teker teker kapatıldı, insanlar işsiz kaldı, bakkal da, züccaciye de, ayakkabı boyacısı da, berber de müşterisiz kaldı.. Çünkü millette ne para, ne de iştah kaldı..
Gerçekten ne oldu bize?
Gazeteciler güven kaybetti, gazeteler satılmaz, okunmaz oldu.. Siyasetçiler güven vermez oldu, milletvekillerini halk değil, parti liderleri belirlemeye başladı..Halk, siyasetten soğudu, sandığa giden sayısı hızla düşüşe geçti..
Bir yerde bir yanlışlık var.. Bu yanlışlık son 10-15 yılda oldu.. Hiç araştırma gereği duyduk mu ”neden oldu?” diye!..
Ürettiklerimiz bize yetiyor, ihraç ediyorduk.. Üretim yapamaz duruma geldik, ithalata yöneldik, tembel, çalışmayan, boşta gezenin boş kalfası durumuna düştük.. Neden?
Gerçekten merak ediyoruz.. Neden? Neden Çukobirlik, Güney Sanayi, Paksoy, Sasa gibi çok sayıda fabrika kapandı, bir kısmı İstanbul ve bölgesine çekildi, sonra kapısına kilit vuruldu..
Neden, neden ?
Futbol dahil, sporun hiçbir alanında başarımız var mı? Bir zamanlar sporun her alanında ilk sıralardaydık.. Neden şimdi adımız, geçmişimizle ancak anılabiliyor..
Bize bir şeyler oldu da, neden olduğunu bilenimiz var mı ?
Biliyoruz, bu yazıyı okuyunca “Sadece Adana mı, Türkiye aynı durumda” diyeceksiniz..
Evet öyle.. Ama neden ?
İstiyoruz ki, içinde bulunduğumuz durumu tartışalım, nedenlerini bulalım, çözüm yolları arayalım…
Bunun için de demokratik kitle kuruluşlarının devreye girip, sorumluluk alanlarının bilinciyle halkı bilgilendirmeleri, hükümeti uyarmaları gerekmiyor mu?
Diyeceksiniz ki, “Öyle bir kuruluş kaldı mı ?”
Doğru.. Kalmadı.. Ama bakın bir tavuk satıcısı, “Bir hafta tavuk almayın, yemeyin, görün bakın fiyatlar nasıl düşecek” diyor.. Neden denemiyoruz?
Bu bir vatandaşlık bilincidir… Hiç olmazsa tavuk satıcısı kadar olabilelim..
………..
Bakın size bir örnek verelim, bize ne olduğu konusunda..
CHP’nin Kazanan, ancak YSK’nın 7 üyesinin bile savunamamasına rağmen, Belediye Başkanlığı düşürülen Ekrem İmamoğlu, Haber Türk’teydi.. Didem Aslan, her zamanki gibi dürüst bir yönetim gösterdi. Nagihan Alçı da oradaydı, her zamanki gibi tuzak sorular sordu.. İmamoğlu da her zaman olduğu gibi soğukkanlılıkla cevaplar verdi.. Alçı bozuldu mu? Yoook.. Nagihan bildiğiniz gibi Yalı yıldızı..
Ama bir şey oldu? O programda Ekrem İmamoğlu’nun konuşmaları, kanı bozuklar tarafından kesildi, biçildi ve şöyle bir ekleme yapıldı ;
Ekrem İmamoğlu “PKK ve FETÖ’ye gelin birlikte yönetelim” çağrısı yaptı..
Allah belanızı versin.. Bu kadar mı aşağılıksınız..
Sizin o aşağılık iftiranıza, yine de sinirlerine hakim olan Ekrem İmamoğlu, asaletli bir açıklamayla şu karşılığı verdi;