BÖYLESİNE GERİLİMLİ BAYRAMI YAŞAMADIM

Ülke çapındaki olayları yorumlamak, gidişatın yönünü kestirmek bize düşmez. Sevincimiz de, kederimiz de, endişemiz de, geçmişimiz de, daha çok Adana merkezlidir.

Yarın, yaşamımın 245’inci dini bayramını göreceğim kısmetse. Hadi ilk altısınde, yedisinde aklımız ermiyordu diyelim. Ondan sonrakileri de daima bayram bildik, bayramı yaşadık. Yakınlarım yaşlılığı bana yakıştırmıyor. Onların hatırına ben de kendimi yaşlı değil, kıdemli genç olarak kabul etmeye çalışıyorum. Takdir ve tercih size ait olmakla beraber kıyaslamak için yeterli bir ömür olduğunda kuşku yok, öyle dğil mi? İşte,  bu geçmişime ve kendi öz değer yargılarıma dayanarak diyorum ki, böylesine gerilimli bayram yaşamadım. Adana özelinde de yaşamadım, Ülke genelinde de…

Kestirmeden giriyorum; İstanbul’daki seçim sonuçlarıyla ilgili YSK Kararını anlayamamış olmanın sersemliği var üstümde. Çalınmış-çırpılmış; kabul… Sahtekarlık yapılmış; kabul… Sandık Başkanları yasa dışı tayin edilmiş; kabul… Tutanaklar usulünna uygun tutulmamış; yahu o da kabul… Hatta duymadığımız acayiplikler varsa onlara da “kabul” diyorum. İyi de birader, aynı zarfa 4 pusula atılmış, neden sadece 1 pusula reddediliyor da diğerleri geçerli sayılıyor. İşte bu soru 5 numara zımpara gibi beynimi aşındırıp duruyor.

Şehit cenazesine katılan Kemal Kılıçdaroğlu, hükümet üyelerinin yanındayken linç girişimimden zar-zor kurtuldu. CHP Liderini yumruklayan herif saatler sonra ele geçirildi ve sorgudan sonra serbest bırakıldı. Peşpeşe gazeteciler dövüldü. Eli sopalı failler yakalandı ve serbest bırakıdı. Kafam bunları almadı, almıyor ve onlarca odun testeresi beynimin orasını, burasını biçip duruyor. 

Trump Bey telefon etti, hapisteki papaz çıktı. Merker Hatun rica etti, gazeteci çıktı. Trump Bey’le telefon görüşmesinden hemen sonra hem de akşam üstü Türk asıllı Amerikan vatandaşı ev hapsine alındı. Trump açıklamasında “Home custody” (ev hapsi) kaarından dolayı Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a teşekkürlerini iletti. Bu üç olay hukuk kavramının neresine oturur, bir türlü anlayamadığım için beynimde sondaj burguları çalışmakta.

Ekonomi Dümenindeki Bakanımız Sayın Berat Bey koşulların nasıl hızla düzelmekte olduğunu söylüyor ya, kesem itibariyle gelen iyileşmeyle paralellik kuramadığımdan beynimde oklu kirpiler dolaşıyor.

Adana’ya gelelim…

Büyükşehir’deki çok yüksek personel sayısını havsalam almıyor. Çok yakından biliyorum; Aytaç Durak zamanında kentin her yanında her gün yatırım faaliyetleri varken toplam çalışan sayısı 2600 kadardı. Durak, vicdan yoksunu FETÖ’nün kumpasıyla İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından 24 kez, ikişer ay görevden alınınca Vekil Zihni Aldırmaz sayıyı 6500’e yükseltti. Nihayet Hüseyin Sözlü makama gelince sayı 20 bine yaklaştı. Belediye kendine ait ve kiralık bütün binalardaki masaları, dolapları eskiciye satıp her yana sandalye doldursa bu kadar kişiyi yine oturtamaz.

Asıl önemlisi,  bu kadar adama maaş yetişmez ki… Bundan da önemlii nokta şu; Sayın Zeydan Karalar adam çıkarmaya kalksa, bir ümitle çalışmaya başlamış insanlara  “Ekmeğin kesildi” demek hiç de kolay değil. Eee!.. Böyle de yürümez ki!.. “Bakalım nasıl çözülecek” dedikçe beynimde ASKİ’nin kompresörlü beton kırıcıları çalışıyor…

Yani, böyle gerilimli bayram görmedim. İnşallah bundan sonra da görmeyiz. Gerilim, merilim… Bayramınızı içtenlikle kutluyor, aydınlık günlerin tezelden gelmesini diliyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor