BURNUNDAN SOLUYAN BİR TOPLUM OLDUK!
Ne yaptığımızı bilmiyoruz, ne yapacağımızı bilmiyoruz, işsizler ordusu almış başını gidiyor, insanlar inim inim inliyor, ekonomi baş aşağı uçup gidiyor, fabrikalar kapatılmış, insanlar avare avare geziyor, yarınını göremiyor , üretim yok, tüketim çok ve bir millet burnundan solumaya başlıyor..
Sormak geliyor içimizden “Ne olacak bu memleketin hali?” diye, cevap verecek kimse yok ki, sinirler gergin dokunsan olay çıkacak gibi gözü dönmüş insanlar sokaklarda başı önde yürüyor.
Bir milli futbolcu ve milletvekilinin kürsüde konuşan muhalif milletvekilini yumrukluyorsa, yaşadığımız sıkıntının fotoğrafı o atılan yumruk değil mi?
Çok düşünülmesi, milletin sabrının daha çok artmasının engellenmesi için mutlaka ortak akılla çözmek gerek, aksi, huzursuzluk olur.. Gerçekten içinde bulunulan durum ciddiye alınmalı, halkın nabzı yoklanmalı, herkes oynuyor, hiç bir şey olmamış gibi davranıyor ise “Durum” değerlendirilmesi yapılmalı, önlem alınmalı.. Aksi burnundan soluyanların sayısının artması, ülkede huzurun kaybolması anlamı taşır ki, bu da toplumsal huzursuzluk yaratır..
O nedenle çok bilinen bir hikayeyi bir kez daha hatırlatmakta yarar var.. Okuyun, yorumlayın ve o yıllar ile bugünü değerlendirin.. Eğer, bugünler o günleri aratmıyorsa, aşağıdaki hikayeyi okuyun, o hikaye çok şey anlatacak unutmayın..
İşte o hikaye, halk ve padişah!..
‘‘Padişahlardan biri, yeni vergiler koyduğunda ya da mevcut vergileri artırdığında, sadrazama;
– Git bakalım, halkın arasında bir dolaş. Vergilere alışmışlar mı? dermiş. Sadrazam da, halkın arasında dolaştıktan sona padişaha;
– Padişahım, halkın suratı biraz asık, canı da sıkılmış durumda ama işlerine devam ediyorlar…
Dediğinde padişah da şu şekilde yorum yaparmış.
– Tamam, demek ki sorun yok. Alışırlar alışırlar…
Bir süre sonra yine vergiler artırıldığında, padişahın talimatı üzerine sadrazam halkın arasında dolaşır ve izlenimlerini aktarırmış;
– Padişahım, bu kez suratları çok asık. Merhaba desen, yüzüne dik dik bakıyorlar. Sonraki her an kavga edecek gibiler. Suratlarından düşen bin parça. Galiba bu kez vergileri çok artırdık.
– Yok yok. Merak etme sen. Önemli bir şey gözükmüyor. Alışırlar, alışırlar…
Bu böyle devam etmiş gitmiş.
Günlerden bir gün, yine yeni vergiler getirildiğinde, sadrazam halkın arasına karışmış, dolaşıp geldiğinde şaşkın bir vaziyetteymiş.
– Padişahım hiç sormayın. Bu kez kafam karmakarışık. Çünkü hiçbir şey anlamadım. Herkes çok neşeli, gülüyor hatta sokaklarda dans ediyorlar, oynuyorlar…
‘Aman’ demiş padişah.
– Eğer halk dans etmeye ve oynamaya başladıysa, demek ki durum çok kötü . Hiçbir şeyi umursamıyorlar demektir. Galiba vergileri çok artırdık. Hemen vergileri indirelim. Yoksa perişan oluruz…”