BÜYÜK KURTARICI ADANALI GENÇLERLE SOHBET EDİYOR

BÖLÜM İKİ
Mustafa Kemal Paşa’nın bu gezisine çıkarken henüz bir buçuk ay önce evlendiği eşi Latife Hanım’dan başka kalabalık bir refakatçi grubunu da haberdar etmişti. Trenden inenler şunlardı:
Eskişehir Mebusu Hüsrev Bey (Sami), Adana Mebusu Zamir (Damar Arıkoğlu), Konya Mebusu Refik (Koraltan), Siirt Mebusu Mahmud (Soydan), Gaziantep Mebusu Kılıç Ali, Başyaveri Salih (Bozok), Yaveri Muzaffer (Kılıç), Muhafız Birliği Kumandanı İsmail Hakkı (Tekçe), Dr. Yüzbaşı Asım, Yeni Gün Gazetesinden İsmail Habib (Sevük)…
OLMADIĞIM YERDE EŞİM DE OLAMAZ
İnanılmaz sevinç gösterileri arasında İstasyondan ayrılırken Paşa’ya yaklaşan bir kadın, “Paşam, Eşiniz Hanımefendiyi bia ağırlamak istiyoruz” deyince, Mustafa Kemal Paşa otoriter bir ifadeyle, “Benim bulunmadığım yerde eşim de bulunamaz” diyerek o gün kadın erkek eşitliğini adeta resmileştirdi. Bu an, bir bakıma haremlik ve selamlık geleneğine çekilen bir çizgiydi.
İlk ziyaret Vilayete yapıldı. Buradaki tanışma ve kısa görüşmelerden sonra kendilerine tahsis edilen eve çekildiler. Buradan, öğlen yemeğini yedikten sonra Türkocağı’na gelerek kendini merak ve heyecanla bekleşen gençlerle buluştu. Burada sanki olağanüstü bir enerjiye kapılmış gibi gençlerle uzun sohbetler etti. Son derece neşeliydi.
Bir süre sonra Türkocağı Genel Sekreteri Ferit Celal (Güven) onur ko9nuğuna hitaben yaptığı konuşamaya şöyle başladı: “Gazi Paşa Hazretleri, Bugün Adana nOcakları aziz kurtarıcısını kendi içlerinde görmekle hayatlarının en mesut, bahtiyar ve unutulmaz bir gününü yaşıyorlar…” Ferit Celal uzun konuşmasında Savaş yıllarından kurtuluşa, oradan da çağdaşlaşmaya ulaşan yolların ne denli önemli olduğunu ve bütün bunların gerçekleşmesiyle ulaşılan yolda gençlerin kendilerine düşen görevi Paşa’nın izinde sürdürecekleri anlamında ifadelerde bulundu.
PAŞA KÜRSÜDE
Paşa, Ocak adına yapılan konuşmayı dikkatle dinlerken dudaklarında mutululuk belirten hafif bir tebessüm vardı. Söylenenlerden etkilenmişti. Kalktı ve cevaben konuşmaya başladı.
“Muhterem arkadaşlarım,
Gençş arkadaşlarımızın gençlik adına söylediği sözlerm bende çok büyük hisler, rikkatler (ince duygular), büyük önem ve güven yarattı. Bütün ciddiyetimle belirtitim ki, bu intibalar vicdanımda yerleşen mutlulukları geliştirmiştir. Bende bu duyguların filizlenmesine sebebiyet verdiklerinden dolayı kendilerine teşekkür ederim.
Bu dakikada, karşılarında bulunmakla mutlu olduğum Adana’nın seçkin gençleri!.. Sizler, anlıyorum ki, konuşan arkadaşlarınızla aynı duyguya sahipsiniz. Ve bu duygularınızı açıkça belirtecek kabiliyet ve güçte olduğunuz yüzlerinizden okunuyor. Vatan ve Ulus sizin gibi gençlere sahip oldukça, bugüne kadar yaratılmasına muvaffak olduğu zaferlerin üstüne daha çok mzaferler ekleyebileceğine hiç şüphe etmiyorum…”
YARIN: “BENDE BU VEKAYİİN…”

TÜRK OCAĞINA GİRERKEN; Ulu Önder istitahate çekildiği evde öğlen yemeğini yedikten sonra ilk ziyaretini Türk Ocağına yaptı. Burayı hıncahınç dolduran gençler heyecan içindeydi. Paşa, gençlerle uzun uzun sohbet ettikçe neşesi artıyordu.

LATİFE HANIM YANINDA: İstasyondan ayrılıken bir grup kadın adına gelerek “Paşam Latife Hanımefendiyi biz ağırlamak istiyoruz” deyince, paşai otoriter bir tonda, “Benim olmadığım yerde karım da olamaz” diyerek haremlik-selamlık geleneğine ilk çizgiyi belki de Adana’da atmış ve resmileştirmiş oluyordu. Zaten gezi boyunca da Latife hanım zamanın çoğunluğunu eşiyle geçirdi.

FAKİR-YETİM OKULOKULU: Tarihi günde, Kurtarıcıyı karşılayanlar arasında dikkati çeken gruplardan biri de, Fakir-yetim Çocuklar Mektebi’nin öğrencileriydi. Onlar da, tıpkı büyükler gibi Büyük Devlet Adamını karşılamanın heyecan ve sevinci içindeydiler.

AHMET REMZİ NOT ALIYOR: Mücahit Gazete Yeni Adana’nın sahip ve Başyazarı Ahmet Remzi (Yüreğir) Paşa’yı adım adım takip ediyor ve fırsat buldukça sorularuna cevap alıyordu.