Ç.Ü.’nde sürdürülebilir enerji çözümleri ele alındı

Adil ve rekabetçi yeşil dönüşümün güçlendirilmesi temasıyla Çukurova Üniversitesi’nde düzenlenen “Sürdürülebilir Enerji Çözümleri – Adana’nın Geleceği için Bölgesel Yaklaşımlar” paneli, farklı disiplinlerden akademisyenler, sanayi temsilcileri ve gençleri bir araya getirdi.

Çukurova Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma Merkezi (ÇESAM) öncülüğünde ve Avrupa Birliği Sürdürülebilir Enerji Günleri (EUSEW) kapsamında gerçekleşen, EUPeace’in de destekçileri arasında yer aldığı “Sürdürülebilir Enerji Çözümleri – Adana’nın Geleceği için Bölgesel Yaklaşımlar” panelinde, Adana’nın sürdürülebilir enerji alanındaki mevcut durumu ve geleceğe yönelik fırsatlar ele alındı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan ÇESAM Müdürü Prof. Dr. Halime Paksoy, enerjinin yaşamın temel bir unsuru olduğunu vurgulayarak, “Enerji sadece evlerimizi ısıtan, çocuklarımızı okulda aydınlatan bir güç değil, doğadan ödünç aldığımız bir yaşam kaynağı. Doğaya borçlu kalmanın bedelini iklim krizleri, kuraklık, yangın ve sellerle ödemeye başladık. Bu nedenle sürdürülebilirlik artık bir tercih değil, zorunluluk” dedi. Çukurova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Akıllı ise, sürdürülebilir enerji çözümlerinin sadece teknik değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümün de temel taşı olduğunu belirtti. Prof. Akıllı, “İçinde bulunduğumuz çağ, yalnızca teknolojik gelişmelerin değil; aynı zamanda iklim krizi, kaynak kirliliği ve çevresel sorunlarla da yüzleştiğimiz bir çağdır. Sürdürülebilir enerji politikaları sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümün yapı taşlarından biridir. Adana gibi sanayi ve tarım açısından stratejik öneme sahip kentlerde geliştirilecek bölgesel politikalar, çevreye duyarlı bir gelecek oluşturmanın yanı sıra, ekonomik kalkınma ve toplumsal refahı da artıracaktır” diye konuştu. Üniversitelerin bu süreçteki rolüne dikkat çeken Prof. Akıllı, Çukurova Üniversitesi’nin araştırma merkezleri, disiplinler arası işbirlikleri ve sanayiyle kurduğu bağlarla enerji dönüşümünde aktif bir rol üstlendiğini kaydetti.

Mazman: Başka bir dünya yok

Etkinliğin ana konuşmacısı T Dinamik Enerji A.Ş. Enerji Depolama Birim Direktörü Muhsin Mazman, sürdürülebilirliğe dair verdiği mesajda, “Başka bir dünya yok. Dünyanın yarısını tükettik. Artık sıfır karbon hedefini esas almalıyız. Yenilenebilir ve nükleer enerjiyi birleştirerek kömürü tamamen devreden çıkarmalıyız. Akıllı şebekeler ve akıllı şehirlerle enerji verimliliğini artırmalıyız” dedi. Türkiye’nin enerji portföyünün dünyadaki gelişmelerle uyumlu olduğunu belirten Mazman, enerji üretiminde teknoloji sahibi olunmasının önemini vurguladı.

Adana’nın medeniyetin doğduğu, tarımsal potansiyeli yüksek bir bölge olduğunun altını çizen Mazman, tarım ve enerji sektörleri arasında kurulan bağın kritik olduğuna işaret etti. Mazman, “Yapay zekâ ve yazılım gibi alanlara yönelmek elbette önemli ama Adana gibi bir tarım bölgesinde enerji yoğunluğunu arttırarak aynı enerjiden daha çok verim alınmalı. Karbonsuz, yeşil sertifikalı ürünler geliştirilmeli” dedi. Yeşil dönüşümün sanayi ile tarım arasında bir köprü kurması gerektiğini, bunun da ancak güçlü insan kaynağıyla mümkün olacağını vurgulayan Mazman, “Üniversiteler bu dönüşümün merkezinde yer almalı. Yalnızca nitelikli insan yetiştirmek değil, onları bölgede tutmak da en az o kadar önemli” diyerek sözlerini tamamladı.

Farklı disiplinlerden ortak bakış: “Sürdürülebilir bir gelecek için işbirliği yapılmalı”

Sürdürülebilir Enerji Çözümleri–Adana’nın Geleceği için Bölgesel Yaklaşımlar panelinde konuşan TEMSA Teknoloji Müdürü Burak Onur, enerji dönüşümüne ve elektrikli araç teknolojilerine değindi. Otomotiv sektöründe sürdürülebilirliğin giderek daha fazla önem kazandığını belirten Onur, elektrikli araç üretiminde yerli üretim kapasitesinin altını çizdi. Enerjinin gelecekteki ekonomik değerine de dikkat çeken Onur, elektriğin geleceğin temel para birimi olabileceğini vurgulayarak, “Bugün dolardan veya Türk lirasından söz ediyoruz ama gelecekte kilovatsaat (kWh) bir para birimi olacak. Enerjiyi üretmek ve depolamak artık stratejik öneme sahip” dedi.

Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nden Dr. Burcu Koçak, küresel ısınmanın temel sebebi olan sera gazları ve fosil yakıt kullanımının çevre ve enerji tüketimi açısından etkilerini aktardı. Fosil yakıt tüketiminin sera gazı salınımındaki ana etken olduğunu vurgulayan Dr. Koçak, “Fosil yakıt kullanımı arttıkça atmosferdeki sera gazı yoğunluğu da artıyor; bu da doğrudan küresel ısınmayı tetikliyor. Türkiye’de enerji tüketiminin büyük bir kısmı sanayi sektöründe gerçekleşiyor. Sanayinin ardından da ulaşım ve konut sektörleri geliyor. Bu veriler ise, enerji dönüşümünün neden sanayiden başlaması gerektiğini gösteriyor” diye konuştu.

Tıp Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Çağla Okyar ise, ‘Tek Sağlık’ yaklaşımıyla enerji üretiminin insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlattı. Geleneksel olarak ayrı ele alınan sağlık, çevre, gıda ve tarım gibi alanların birbirleriyle yakından ilişkili olduğunu belirten Dr. Okyar, “Tek Sağlık yaklaşımı, insan, hayvan ve çevre arasındaki etkileşimin karmaşık boyutlarını anlamaya ve tüm sektörlerin işbirliğiyle sağlık risklerini önlemeye odaklanıyor” dedi. Fosil yakıtlara dayalı enerji üretiminin atmosfere zararlı partiküller ve gazlar saldığını ifade eden Dr. Okyar, “Partikül maddeler, azot oksit, formaldehit gibi kirleticiler başta akciğer hastalıkları, astım, bronşit ve kanser olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına yol açıyor. Ayrıca kalp krizi, felç ve diğer ciddi hastalıkların riskini artırıyor. Bu kirleticilerin azaltılması iklim krizinin hızını düşürmeye ve genel halk sağlığını korumaya yardımcı olacaktır” dedi. Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve EUPeace Yürütme Komitesi Üyesi Prof. Dr. Aslı Ilgıt da panelde yaptığı konuşmada, Çukurova Üniversitesi’nin iki senedir ortağı olduğu EUPeace Alliance’ın hedefleri arasında yer alan sürdürülebilirlik kavramının sosyal bilimler ve eğitimle entegrasyonuna dikkat çekti. Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve EUPeace Toplumsal Diyalog iş paketi Living Lab sorumlusu Prof.Dr. Deniz Zeren de konuşmasında, Living Lab kapsamında gerçekleştirilecek ve sürdürülebilirliği temel alan, pek çok farklı disiplinlerden önerilerin yer almasının beklendiği mikro projeler hakkında bilgi verdi.

Atık malzemeler sanata dönüştü

Etkinlikte ayrıca atık malzemelerle hazırlanan defile, öğrenci projeleri ve sergiler büyük ilgi gördü. Çukurova Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinin doğanın koruyucuları temalı korkuluk tasarımları, Akif Kansu Toplantı Salonu bahçesinde sergilendi. Öğrencileriyle birlikte hazırladıkları sergi hakkında bilgi veren Çukurova Bilim ve Sanat Merkezi Görsel Sanatlar Öğretmeni Mehmet Yıldız, “Atık malzemelerden, özellikle kağıttan hazırladığımız tasarımlarımızı korkuluklara dönüştürdük; çünkü onlar bizim için doğanın koruyucuları. Çiftçi, başağını korumak için tarlaya nasıl korkuluk dikiyorsa, biz de dünyayı bu şekilde koruyabileceğimizi düşündük” ifadelerini kullandı. Mühendislik Fakültesi tarafından yapılan elektro-mobil taşıtı ve Mimarlık Fakültesi’nin sürdürülebilir mimari projeleri de sergide yer aldı. ÇÜ Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Dr. Havva Alkan Bala da sergiledikleri “Bana Ait Bir Yer” adlı proje ile ilgili şunları kaydetti: Temamızın çıkış noktası, bölüme ait mimarlık atölyelerinin yeniden inşa edilmek üzere yıkılmış, ancak henüz tamamlanmamış olmasının yarattığı boşluktur. Öğrencilerimiz kampüs içinde topladıkları atık malzemeleri dönüştürerek bu projeyi hazırladılar. “Bana Ait Bir Yer Projesi” YADYO binasının bodrum kat atölyesinde eğitimlerine devam eden mimarlık öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan bir ekiple yola çıkılan bir projedir.” diye konuştu.

Etkinliğin ikinci gününde ise öğrenci ve Teknopark girişimcilerinin yeni proje fikirleri sunuldu. (BÜLTEN)

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor