ÇAPUTLU DEDE HAZRETLERİ

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü RSF (Fransızca Reporters sans Frontières sözcüklerinin baş harfleri) 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününde içimizi rahatlattı. Yayımladığı Basın Özgürlüğü Endeksine göre 4 sıra yükselerek 180 ülke içinde 153’üncü sıradan 149’uncu sıraya gelmişiz. Demek ki, sondaki 32 ülkenin en iyisiyiz. Önümüzdeki 148 ülkeyi hesaba katmak zorunda değiliz; onlar kendi aralarında ıstıfıl olsunlar(*), bize ne… Dört sıra yükselmişiz ya, ona bakarız elhamdülillah!..

Bizden geri olanlardan birkaç tanesini görmüşlüğümüz var; trafiği eşek arabaları hâkimiyeti altındaki yerler. Çok eskiden bunların köyden bozma kasabalarında bez afişler gerilebilirdi. Hala geriliyor mu, bilmem. Gelelim pek sık küçümsediğimiz Suriye ve diğer Ortadoğu memleketlerine. Kele merhem yapmak için gerekse bile caddelerinde bez afiş göremezsiniz.

10-12 yıl kadar öncesine dek Adana’da da yoktu, hatta yasaktı.

Bazı resmi kurumlar “Kalü Bâlâ”dan kalma direktifler karşısında bocalıyordu. Direktifler, “Bilmem ne haftası” süresince kentin orasına, burasına uyarıcı bez afişler gerilmesini emir buyurmuş. Fakat Adana’da yasak olduğu için bu kurum yetkililerinin “Sayın Başkan bari iki taneye izin veriniz” diye ricaya geldiklerini bilirim.

DURMAYALIM DÜŞERİZ

Bez afiş demişken, Aziz Nesin Usta’nın bir kitabında okuduklarım geldi aklıma. Hikâye şöyle… Kasabaya Vali Bey gelecek. Halk bunu çok önemsiyor. El birliği ile öyle sıkı hummalı karşılama çalışması ki, olursa o kadar olur. Artık “Tamam!..” dedikleri anda aklı evvellerden biri her törende asılan bez afişi hatırlatıyor. Okuldan alıp getiriyorlar. Üstündeki yazı, “DURMAK YOK, YOLA DEVAM” var ya, onun benzeri: “DURMAYALIM DÜŞERİZ”. Alel acele afişi geriyorlar. Kanıksamışlar; kimsenin yazıyı okuduğu yok. Okusalar, bezin bazı yerlerini güvelerin yediğini fark edecekler ve ikinci sözcükteki (D) ile (Ü)’nün sol yarısı da yendiği için “DURMAYALIM İŞERİZ” yazısını okuyacaklar.

Siz de tank oluyorsunuz; Adana’mızın her yanına bezler geriliyor. Kavşaklarda, göbeklerde rengârenk çaputlar. İlçe belediye başkanlarının bile nice kutlama çaputları süperekspoze dedikleri türden boy gösteriyor. Trafik lâmbası arızalanınca insanlar kavşağa nasıl giriyor, bilinmez. Görüş kapanmış azizim, var mı ötesi!..

Anlayacağınız, zaman zaman kentİmize uzaktan bakınca “Çaputlu Dede Tekkesi” diyesi geliyor insanın.

YASAKLANMIŞTI

Sene 1986 ya da 87. Valimiz Erdoğan Şahinoğlu. Büyükşehir Belediye Başkanımız da Aytaç Durak. O yıllarda şimdiki kadar yaşlı olmadığım için her gün köşe yazabiliyorum. Birinde de “Çaputlu Dede Tekkesi” başlığını kullanarak Adana’yı son derece ilkel konuma sokan ve âdeta yatırlardaki dilek bezlerini anımsatan afişleri dile getirmiştim. Valimiz de, Başkanımız da hemen dikkate aldı. Ondan sonra kolay kolay çaput görmedik.

Eskiden billboard gibi çağdaş enstrümanlar yoktu. Harpten çıkmış memleketin her yanı harabeden az halliceydi. Cumhuriyet, “Acil Terakki”, yani, “Hızlı Gelişme” kavramını eksen tutmuştu. Halkın eğitimi için etkin sloganları ancak bez afişlerle yayabiliyorlardı. Büyük çoğunluk okuma yazma bilmiyor fakat gördükleri her bezi bir bilene okutarak mesajı sindiriyorlardı. Bu dediğim yıllarda çoğumuz caddenin ortasında yürüyebilirdik. Motorlu araç pek azdı çünkü.

Devir döndü, çağ değişti. Bugün duyurular, tanıtımlar billboard’ları da aştı, bilgisayarlara ve hatta cep telefonlarına  ulaştı. Daha televizyonlara dokunmadık bile.

Adana’mız ise Çaputlu Dede Hazretleri kılığında. Allah Adana’ya çaput bağlayanların dileğini  kabul eyler mi, tövbe, biz nasıl bilelim ki!…

(*)Istıfıl olmak: Adanaca; anlaşmak

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor