CEMAL PAŞA HAKKINDA ARTILI – EKSİLİ NOTLAR

YİRMİNCİ BÖLÜM

Cemal Paşa’nın yanlı tutumundaki abartılı ısrarı Müslüman toplum tarafından hayret ve endişe ile karşılanıyordu. Tahkik Heyetinin ceza kararları da tamamen Müslüman halkı hedeflemişti. Sindirilmiş halk ses çıkaramıyor, gözyaşını adeta içine akıtıyordu.

36 Türk’ün idama mahkûm edilip dosyalarının onay için Divan-ı Harb’e gönderileceğini duyan Adana Mebusu (Milletvekili) Ali Münif Bey Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa’yla görüştü. Sadrazam, idamların ömür boyu kürek cezasına çevrilmesi için elinden geleni yapacağını söyledi. Ali Münif Bey verilen söze güvenerek olup bitenlerle ilgilenmek üzere Adana’ya geldi.

ÇOK ZOR YOLCULUK

Ermeniler kadar Cemal Paşa da cezaların bir an önce infazını istiyordu. Dosyaları onay için İstanbul’a göndermek üzereydiler. Ali Münif Bey derhal İstanbul’a dönmeye karar verdi. O yıllarda tren henüz Adana’ya gelmemişti. En yakın istasyon Ereğli’deydi ve haftada sadece 2 kez sefer vardı. Ali Münif Bey gece saatlerinde yaylı arabayla Mersin’e geldi. İstanbul’a vapurla gitmeyi düşünmüştü. Fakat fırtına yüzünden vapura yaklaşılamadı. Bunun üzerine, yaylı arabaya üç çift at koşturarak Ereğli’ye ulaştı. Trenle İstanbul’a vardığında 36 idam hükmünün onaylandığını ve infazların gerçekleştiğini öğrendi. Maalesef zamanında yetişememişti. Yapacak bir şey yoktu. Öfkesini yenemeyip Sadrazam hakkında gensoru verdi. Olaylar üzerine Hüseyin Hilmi Paşa yerini koruyamayarak düştü.

MECLİSTEKİ HAVA

Mebusan (Milletvekilleri) Meclisindeki Ermeniler Adana olaylarına sımsıkı sarılmışlardı. Her celsenin her saatinde yalan-yanlış söylemlerle havayı gerginleştiriyorlardı. Onlara göre, Adana Ermenileri kuzu gibi otururken Türkler baskın vererek hepsini kesmişti. Buna karşılık bizimkilerden ses çıkmıyor, suçlamaları boyun bükerek dinliyordu. Kısacası, Adana’daki Türkler cani konumuna konuluyor, olayları aylarca takip eden dünya kamuoyunda adamakıllı lekeleniyordu.

VALİ CEMAL PAŞA’NIN ADANA’YA KATKILARI

Bir süre sonra kentte hava sakinleşti. Kuvve-i Mürettebe kumandanlığı kaldırılarak kontrol tamamen Cemal Paşa’ya bırakıldı. Paşa, yanıp yıkılan yerlerin onarımı ve yeni binaların inşası için yüksek meblağlı ödenek aldı. Ermenilerin eskiden beri onarıma muhtaç binaları bile son sistem uygulamalarla yenilendi. İskân için çok kısa sürede yepyeni mahalle kuruldu. O kadar çabuk yapıldı ki, halk mahalleye “ÇARÇABUK” adını verdi. Günümüzün Döşeme Mahallesidir.

Cemal Paşa, Dar-ül Eytamı (Yetimevi) yaptırarak başına Ermeni komitacılarından Vahakin’i atadı. Yetim olsun olmasın, binlerce Ermeni çocuğu buraya dolduruldu. Komitacılardan sayısız Ermeni de buraya öğretmene buraya öğretmen oldu. Bina daha sonra Kız Öğretmen Okulu olarak hizmet verecekti. Ayrıca, Erkek Öğretmen Okulunu da yaptırdı. Okulk sonradan Ziraat Mektebi oldu. Halen Tarım İl Müdürlüğüne tahsislidir.

Yılda iki kez sel alan kenti korumak amacıyla nehrin iki yanındaki setleri yaptırdı. Bu suretle, önceleri bataklık olan yerde Cemalpaşa Mahallesi kurulmuş oldu. Adana Erkek Lisesi’nin eski iki binası da yine Cemal Paşa’nın eserlerindendir ve Yatılı Kız Lisesi olarak yaptırılmıştır.

Cemal Paşa 1910 sonuna doğru Bağdat Valiliğine atandı. Zaten son günlerinde rahatsızlanmıştı. İstanbul’a döndü. Ahmet Remzi Yüreğir’in ifadesiyle “Paşa’nın ayrılması, Ermeni şımarıklığına da son vermiş oldu ve normal yaşama dönüldü.”

Şu işe bakınız ki, Paşa Avrupa’da Ermeniler tarafından vurularak can verdi.

YARINA: BELGELERLE SON SÖZ

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor