İnsanoğlunun çevreye baskısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Özellikle enerji üretiminde kullanılan fosil yakıtlar ve atmosferde artan karbondioksit, küresel ısınma ve kuraklık sorunlarını büyütmektedir.
Atmosfere salınan karbondioksit oranını azaltmak için gerçekleştirilen uluslar arası işbirliklerine rağmen, 2040 yılına kadar yapılan enerji üretim projeksiyonlarında, kömür, petrol ve doğalgaz kullanımı yüksek oranlarda bulunmaktadır.
Dolayısıyla karbondioksit salınımının devam edeceği, atmosfer ısısının artacağı kaçınılmaz bir gerçektir.
Fosil yakıt kullanımını azaltmanın en önemli yolu, enerji tasarrufunu özendirmenin yanında, rüzgar, güneş, biyoyakıt gibi çevreci ve sürdürülebilir enerji kaynaklarından yararlanma düzeylerinin geliştirilmesidir.
Dünyada ve ülkemizde kimyasal kirlilik sürekli artmaktadır. İnsan yaşamının hemen her yanı petrol ve petrol ürünleriyle kaplanmıştır.
Binlerce yıl öncesinin organik materyalleri çeşitli işlemlerden geçirilerek başta polietilen malzemeler olmak üzere her türlü ambalaj, ucuz olduğu için petrol yan ürünlerinden elde edilmektedir.
Şehir çöplükleri ve yakın çevresinde polietilen malzemelerin çok sayıda çeşitlerini görmek mümkün olduğu gibi, Pazar yeri, cadde ve sokaklarda uçuşan plastik malzemeler hemen herkes tarafından bilinen bir gerçekliktir.
Sebze ve meyveden dayanıklı tüketim malzemelerine kadar artık akla gelebilecek bütün madde ve malzemeler petrol türevleri içinde taşınmakta ve servis edilmektedir.
Tarım alanlarından tutun da park bahçelere, göllere, denizlere kadar dünyamız büyük kirlilik tehdidi ile karşı karşıya kalmış durumda.
İnsanların bir kısmı çevre kirliliği ile mücadele konusunda büyük bir tepki ortaya koysa da kirliliğin geldiği boyutların ve varabileceği sonuçların neler olabileceğini umursamayan dünya genelinde büyük bir kitle de var.
İnsanlar kendi elleri ile kirletmeye devam ettikleri çevre ile dünyanın sonunu hazırlıyorlar. Hükümetler savaşlar, yeraltı yerüstü kaynaklarına nasıl büyük bir özenle ile yaklaşıyorlarsa çevre kirliliği konularına da aynı hassasiyetle yaklaşmalılar acil çözüm bekleyen bu sorunlara çözümler üretmeliler.
