CHP’li Dr.Şevkin: 2008’den bugüne kadar 4696 kadın öldürüldü
(HABER MERKEZİ)- Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin yaptığı yazılı açıklamada, 2008’den bugüne kadar 4969 kadının öldürüldüğünü söyleyerek, Türkiye’de kadınları ve aileyi koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kalktığı 1 Temmuz 2021 yılından bugüne kadar 1065 kadının öldürüldüğünü, 768 kadının ise şüpheli şekilde ölü bulunduğunu vurguladı.
Son zamanlarda hunharca işlenen kadın cinayetlerine çocukların ve bebeklerin de eklendiğini kaydeden Dr. Şevkin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni göreve çağırdı.
Meclisin komisyon kurması için araştırma önergesi sunan Dr. Şevkin, Türkiye’de her gün en az 3 kadının ya cinayete maruz kaldığını ya da şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiğini söyledi.
CHP Adana Milletvekili Dr.Müzeyyen Şevkin, yazılı açıklamasında daha sonra şunları söyledi;
“2008’DEN BUGÜNE KADAR 4696 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ”
Her yıl şüpheli ölümlerle birlikte en az 500 kadının yaşamdan koparıldığını ifade eden Dr. Şevkin, 2008-2023 yıları arasında erkeklerin en az 4 bin 401 kadını öldürdüğünün tespit edildiğini, 2024 yılının ilk 9 ayında 295 kadının cinayete kurban gittiğini, 194 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini belirtti.
2024 yılının Ekim ayı başlarında İstanbul’da Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in aynı kişi tarafından canice öldürülmesi, Mersin’de Sonay Öztürk’ün sevgilisi tarafından boğularak hayattan koparılması, Diyarbakır’da Bedriye Işık’ın evli olduğu erkek tarafından katledilmesi, Tekirdağ’da Fatma Özdemir’in kendisine platonik aşk beslediği savunulan bir erkek tarafından silahla vurularak öldürülmesinin yanı sıra 2 yaşındaki bir bebeğin de istismar nedeniyle ölmesinin artık dayanılmaz bir hale sebep olduğunu aktaran Dr. Şevkin, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) acilen Araştırma Komisyonu kurulması, daha fazla kadının cinayete maruz kalmaması için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir” dedi.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde en önemli yasal dayanak olan 6284 sayılı Kanun’un etkin uygulanmadığı, uygulamayanların yargılanmadığı bu düzlemde kadına yönelik şiddet suçlarının işlenmesinin kaçınılmazlığından bahseden Dr. Şevkin, şunları söyledi:
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
“Kadına yönelik şiddetle mücadele etmenin tek yolu, bu sorunun sebebi olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadeledir. Bu mücadelenin en net ve kapsamlı ifadesi İstanbul Sözleşmesi’ndedir. Kadınlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini açıklamasına karşı durmaya devam edecek, İstanbul Sözleşmesi’nden de haklarından da vazgeçmeyecektir. İstanbul Sözleşmesi, kadınları korumaya dönük bir gelişme olarak hayata geçirilmiş ancak sonrasında atılan yanlış adımlar kadın ve çocukları tam anlamıyla korumasız bırakmıştır. Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetten arınmış bir Avrupa oluşturmak için yapılan İstanbul Sözleşmesi, kadınlar için son derece önem taşımakta ancak Türkiye’de imzalanmasına, adının da ‘İstanbul’ olmasına rağmen yürürlükten kaldırılmıştır. Kadınları şiddete karşı korumak, kadına yönelik her türlü ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve tamamen sona erdirmek” amacını taşıyan İstanbul Sözleşmesi yeniden hayata geçmelidir. 6284 sayılı yasanın etkin olarak uygulanması sağlanmalıdır.
“RUHSATSIZ SİLAH SAYISI 36 MİLYONA DAYANDI”
Türkiye’de öldürülen kadınların yarısından çoğu ateşli silahla yaşamdan koparılmaktadır. Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri de bireysel silahlanmadır. Bireysel silahlanma en çok kadınları vurmaktadır. Türkiye’de ruhsatsız silah sayısının 36 milyona dayandığı çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Türkiye’de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet tahammül edilemez bir hal almıştır. Türkiye, kadın cinayetlerin önüne geçmek zorundadır.
“KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR”
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri politiktir, çünkü şiddeti önlemede ve şiddet mağdurunu korumada devletin yükümlülükleri vardır. Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğu Anayasal güvence altındadır. Yine Anayasada özellikle kadınların ve çocukların korunması için pozitif ayrımcılığa da vurgu yapılmaktadır. Çeşitli hafifletici sebepler gösterilerek cezai indirim veya meşrulaştırma sona erdirilmelidir. Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüzlerin sonlanması, suçluların hak ettikleri cezayı almalarına dönük müeyyidelerin uygulanması, mağdurların haklarının aranmasına yönelik var olan yasalar hayata geçirilmelidir. Kadınların siyasete katılımı, eşit temsili için imzaladığı uluslararası sözleşmeler hayata geçirilmelidir. Belediyelerin, kadın hakları eşitlik politikaları geliştirmeleri, kadın danışma/dayanışma merkezleri, cinsel şiddet kriz merkez birimleri oluşturmaları, kreşler ve kadın destek birimlerini hayata geçirmesi büyük önem arz etmektedir.”