CHP’NİN KENELERİ

Üzgünüz… Uzun süreden beri yazıp yazmama konusunda kararsızdık.. İstemiyorduk birileri üzülsün.. İstemiyorduk,”Kim bunlar?” sorusuna cevap aransın, bir tartışma ortamı yaratılsın, insanlar birbirine kuşkuyla baksın..

Ama susmak, CHP’nin kenelerinin ekmeğine yağ sürmek anlamı taşıdığı yönündeki düşüncemiz giderek ağırlık kazanmaya başladı..

Kimdir bu adamlar?

Hemen söyleyelim, Anakent’in Seyhan’ın, Çukurova’nın bütün müdürlüklerini it ayağı yemiş gibi dolaşanlar, dedi-kodu üretenler, huzursuzluk yaratanlar nedense hep kazananlar olmuştur..

Düşünebiliyor musunuz, bir adam sadece bir adamın üç belediyede de oğlu, kızı,  yakını, arkadaşının çocuğu işe alınıyor, yıllarca CHP’ye hizmet vermiş insanlar, Belediyelerin kapısından bile içeriye giremiyor..

Bununla da yetinmiyorlar.. Başkalarının aleyhinde konuşup, hizip yaratıp CHP’ye gönül veren insanları küstürüyor, partiden giderek uzaklaştırıyor, meydanın kendilerine kalması yönündeki çabalarına devam ediyorlar..

Soru şu;

Bu partinin il ve ilçe örgütleri ne iş yapar?

Aslında sorunun cevabı da var.. Tüm işçe teşkilatları atamayla geldi.. Çünkü seçimle gelenlerin tamamı aday adayı oldukları için görevlerinden istifa ettiler.. Şu anda parti yöneticileri, seçimle değil, atamayla gelenler..

Tartışma şimdiden başladı bile.. CHP’nin  Adana teşkilatın hangi başkan  ve yönetici adaylarıyla gidileceği yönündeki tartışma  ve çalışmalar şimdiden başladı bile..

Ama hiç kimse kimlerle başarıya ulaşılırın hesabını yapmıyor, “Benim adamım olsun” istiyor.. Yanlış burada.. Parti değil, kişisel beklentilerin karşılanması amaç..

Diyoruz ki, Belediye Başkanlarının rahatlayabilmesi için önce parti içindeki kenelerin temizlenmesi gerekir..

Diyoruz ki, CHP’nin il ve ilçe örgütlerinin başına ve yönetimine getirilecek insanlar önce bir sonraki kongreye kadar hiçbir makama talip olmayacağını yazılı olarak taahhüte bulunmalıdır. Aksi halde kendi siyasi beklentileri nedeniyle , kendi politikalarının dışında hiçbir hizmet veremezler..

Sayın Zeydan Karalar, Soner Çetin ve  Akif Akay’ı da bir konuda  uyarmak isteriz..

Bir partili size kendi partinizden bir Belediye Başkanı ya da yöneticiyi şikayet ediyorsa, inanmayınız.. Bilesiniz ki, aynı duygu ve düşünceyi diğer Belediye Başkanı’na da iletiyor, gıyabınızda birbirinize husumet aşılıyor.. Bu oyuna gelmeyiniz.. Birlik ve beraberliğinizi kamuoyunu rahalatacak biçimde gündemde tutmak,  fitne yayanların ayağını kesecektir..

Birileri dedikodulara malzeme olmamak için belediyenin kapısından içeri girmekten çekinirken, birileri bu ortamı fırsat bilerek belediyeleri mekan haline getirmişler.. Belediyeler hizmet üreten yerdir ve işi olmayanın mekanı değildir..

Her üç belediye başkanına bir dost uyarısıdır.. Lütfen bu tip kişilere prim vermeyiniz ve kamuoyunda oluşan “Daha şimdiden birbirlerine düştüler” dedikodusunu önleyiniz..

UNUTMAYIN TAŞIN ALTINDA SİZİN ELİNİZ VAR

Onların kaybedeceği hiçbir şey yoktur.

……………….

DİLİPAK’IN ÖNGÖRÜSÜ

Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, son yazısında demiş ki ;

“Ve görünen o ki, 2025’e kadar kriz giderek derinleşecek ve 2030’a doğru muhtemelen yeni bir düzen kurulacak. O düzeni kim kuracak ve nasıl bir düzen kurulacak bilemeyiz. ‘Bakalım bu süreç kanlı mı olacak, kansız mı’ onu da göreceğiz. Bu sürecin kan ve can maliyetini, milletlerin zeka, çaba ve vijdanları belirleyecek.

Şöyle bir öngörüde de bulunabiliriz. Eğer yeni dünya düzenini Kızılderilileri katledenler, kara derilileri köleleştirenler ve sarı ırkı sömürenler kuracaklarsa yer yüzü yeniden kana bulanacak demektir. Yeni teknolojilerle desteklenecek muhtemel bir savaş daha öncekilerden daha çok can alacaktır.”

Bu  “kanlı mı olacak, kansız mı olacak?” sözü bize birilerini hatırlatıyor.. Yabancısı olmadığımız kişiyi ve sözlerini..

Nasıl yeni bir düzen kurulacak bilmiyormuş sayın Dilipak.. Kanlı mı, kansız mı olacağını da bilmiyormuş..

Ve bu yeni düzen, yeni teknojilerle desteklenecekmiş, muhtemel bir savaş daha öncekilerden daha çok can alacakmış..

Sayın Dilipak, çözümünüz nedir? Önerileriniz yok mu ?

Mesela şöyle bir ekleme yapabilirdiniz yazınızın sonuna;

Çare, Türkiye fabrika ayarlarına dönmeli, Atatürk ilkele ve devrimlerine  bağlı kalmalı, YURTTA SULH CİHANDA SULH anlayışı temel ilke olarak uygulanmalı..

Aksi durumda, bineriz bir alamete gideriz kıyamete..

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor