Havaalanında gördüğü sıcak karşılamayla mutlu olan konuk başbakan içinden “İyi ki bizimkilere uymadım ve bu geziyi yaptım” diye geçiriyor olmalıydı. Yüksek düzeyli İngiliz bürokratlar Churchill’in suikaste uğramasından korktukları için bu geziyi tehlikeli görmüş, engellemeye çalışmışlardı. Fakat inat Başbakanı ikna edemediler. . Churchill hiçbir sözü ciddiye almadı. Aklından geçirdiğini yapmaya kararlıydı. Kraliyet Orduları Başkomutanı Allen Brooke ve birkaç görevliyi yanına alarak doğru havaalanına gitti. Uçağa geçip pilot kabinindeki yardımcı kaptan koltuğuna oturdu. “Uç bakalım Adana’ya” derken, kabinin kelebek camını açarak artık kendi ile bütünleşmiş pürolarından birini yaktı. Uzun bir uçuştan sonra Akdeniz üzerinden Adana’ya geldi ve uçaktan alınıp Yenice’ye getirildi.
CHURCHILL GEZİ NEDENİNİ
DÜŞÜNE DÜŞÜNE GELİYOR
Churchill yol boyunca o güne kadar olan bitenleri bir kez daha değerlendirdi. Birinci Dünya Savaşında mağlup olup toprak, otonomi ve itibar kaybeden ülkeler, çılgın iki diktatörün, Hitler ve Mussoli’nin peşine düşerek Mihver Devletler adıyla güçlerini birleştirmişlerdi. Almanya, İtalya, Japonya, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya’dan oluşmuştu bu birlik. Osmanlıca tabirdir mihver; eksen, merkez gibi anlam taşır. Kişisel yorumum şu; Almanya ve İtalya burada eksen, yani mihver oluyor.
Karşı Cephe ise Müttefikler namıyla İngiltere, Fransa, Amerika, Polonya, Çekoslavakya, Kanada, Avusturalya, Yeni Zelanda, Yunanistan, Norveç, Hollanda, Belçika, Brezilya ve Güney Afrika’yı kapsıyordu. Bir süre sonra Rusya ve Çin de Müttefikler arasında yer almıştı.
İNSANLIK TARİHİNDE
EN KORKUNÇ SAVAŞ
Belli ki Hitler Almanyası bu savaşa uzun ve yoğun bir hazırlık dönemini tamamlayarak başlatmıştı. Mussoli’nin İtalyası da aynı şekilde kendini yeterince güçlü ve hazırlıklı görmüş, savaş başladıktan sonra bir takım stratejik çalışmalara girmişti. 1 Ekim 1939 günü yıldırım olup harekete geçen Almanya aynı gün Polonya’yı işgal etti. İngiltere ve Fransa da aynı gün Almanya’ya savaş ilan etmez mi!.. Haydiii, işte o zaman Dünya’nın tanıdığı en korkunç savaş başlamış oldu. 1940 baharında Batı Avrupa da Almanların işgaline girdi. İtalya 10 Haziran’da savaşa dahil oldu. Naziler 10 Temmuz’dan 31 Ekim 1940’a dek İngiltere’ye karşı hava savaşı sürdürdü. Britanya Savaşı denilen bu harekatı kaybettiyse de sadece ada devlette yüzbinler can verdi, kentler harap oldu.
6 Nisan 1941’de Yugoslaya ve Yunanistan da Alman darbesini yemeye başladı. Balkanlar artık Nazilerin elindeydi. İkibuçuk ay sonra da Sovyetler Birliğine saldırıyı başlattılar. Fakat Stalin sabırla direnç gösteren halkın da desteğine güvenerek 6 Aralık’ta karşı atağa geçti. Ertesi gün Japonya Pearl harbour’ı bombalayınca bu kez de Amerika Savaşa girdi. Oldu mu şimdi gerçek Dünya Savaşı!..
Mayıs 1942 ye gelindiğinde İngiltere binlerce uçala Köln’den başlayarak Alman kentlerini bombalamaya başladı. Aynı yılın yazında Mihver Devletler Sovyetler’e karşı yeni ve güçlü bir saldırı başlattı. Fakat Rus halkının metro tünellerinde yaşam sürdürerek efsaneleştirdiği direnç ve ardından gelen soğuklarla telef oldular. Bu arada sadece St.Petersburg ve çevresinde açlık ve yakacak sıkıntısından bir milyon kadar Rusun can verdiği iddia edilir.
Anlayacağınız, Almanya ve yandaşlarının artık tekeri ters dönmeye başlamıştı. Winston Churchill stratejik konumu itibariyle Türkye’yi kendi saflarında savaşa sokmaya karar verdi. Bu takdirde mücadele güçleri artmış olacaktı. Trakya’dan kalkacak uçaklarla Almanların yararlandığı Romanya petrol tesislerini bombalamak bile savaşın kaderini önemli ölçüde değiştirebilirdi. Zaten bu tehlikeli ve yorucu yolculuğu da bunun için yapıyordu ve az sonra karşı karşııya geleceği İnönü’yle tatlı-sert konuşmayla amacına ulaşmayı kafasına koymuştu.
Saat 16 gibi buluştular. İkisi de itimat ve içtenlik telkin eden gülümseme ile el sıkıştılar. YARINA: İNÖNÜ – CHURCHILL MÜLAKATI
