“ÇİFTÇİ OLMASAYDI BİZ DE YER YÜZÜNDE OLMAZDIK”

96 yıl olmuş. Neredeyse bir asır. Bunca uzun zaman önce çiftçiye verilen değere bakıyorum da, günümüzle kıyasladığımda ağlamam mı gerek, dellenmem mi gerek karar veremiyorum. Demirel her zaman “Büyük Atatürk” derdi. Ben de çoğu kez “Ulu Önder” nitelemesini yeğ tutarım. Önderlikteki ululuğunu, 96 yıl önce Adana çiftçilerine söylediklerinde de raHat rahat görüyorum.

Verilen ziyafete katılan  köylüler Türk Ocağını doldurmuştu. Paşa, kendileri için hazırlanmış masa yerine köylülerin arasında oturdu. Sohbet sırasında Kadıköylü Ramazan Ağa önceki dönemlerde haksız-hukuksuz uygulamalarla çekilen ıstıraplardan örnekler verdikten sonra “Çok şükür Allah’a. Eski devir kapandı. Büyüklerimiz eskiden olduğunun aksine, yanlarına yaklaşmaya çalıştığımızda bizi kovmuyor. Eskiden dipçikle kovuyorlardı. Şimdi benliğimizi, birer efendi olduğumzu anladık. İşte örneği; milletin en büyüğü ile karşı karşıya bir sofrada yemek yiyebiliyoruz ve dertleşebiliyoruz” dedi.

Paşa, güler yüzle dinlediği Ramazan Ağa’nın konuşmasına şu karşılığı verdi (Taha Toros’un sadeleştirdiği şekliyle)“Milletimiz çok acılar çekti. Yenilgiler gördü. Bütün bu ıstıraplardan sonra yine bu topraklarda yaşıyorsak bunun asıl kaynağı şundandır. Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıç kullanırken, diğer eliyle ve sabanıyla topraktan ayrılmadı. EĞER MİLLETİMİZİN ÇOĞUNLUĞU ÇİFTÇİ OLMASAYDI, BİZ BUGÜN DÜNYA YÜZÜNDE BULUNMAYACAKTIK.”

“HOCALIK SARIKLA DEĞİLDİR”

Türk Ocağı’ndaki toplantıda esnaf ve sanatkarlar da temsil ediliyordu. Başkanları Ahmet Remzi Yüreğir kısa konuşmasında özellikle “Gavur icadı” denilerek karşı durulan hafta tatili önerilerine nasıl sahip çıktıklarını anlattı. Gazi’nin cevaben yaptığı uzun bir konuşmadan birkaç cümle veriyoruz:

“Bir milleti yaşatmak için bir takım temeller lazımdır ve biliniz ki bu temellerin en önemlilerinden biri sanattır. Bir millet sanat ve sanatkardan mahrumsa hayatı tam değildir. (…) Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur. (…) Elhamdülillah hepimiz müslümanız, hepimiz dindarız. Artık bizim dinin gereğini, men ettiğini öğrenmek için şundan bundan ders ve akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur.  Analarımızın, babalarımızın kucaklarında verdikleri dersler bile, bize dinimizin esaslarını anlatmaya yeterlidir. Buna rağmen, hafta tatili dine aykırıdır gibi konular hakkında sizi kandırmaya, saptırmaya çalışanlara yüz vermeyiniz.”

GİDERAYAK HUZUR BOZAN ATA ÇELEBİ

17 Mart sabahı Konya’ya hareket etmek üzere istasyona gelinmişti. Paşa, Adana temaslarından mutlu olarak ayrılıyordu. Tam o sırada, binbir işe bulaşmış Ata Çelebi isimli kişi, o gün çıkardığı ufacık gazetesini Paşa’nın eline tutuşturdu. Tren hareket etmek üzereyken Gazi manşete göz attı, “Hindistan’dan gelen 300 bin Lira’nın hesabını vermediniz” şeklinde ağır itham doluydu. Ulu önder bir an gerildi ve başını sağa sola salladıktan sonra sözde gazeteyi yanındakilere verdi. Herkes biliordu ki, Kemal Paşa adına geldiğinde bilgi verilen Meclis bir teşekkür yayınlanmış, Paşa da nakdi olduğu gibi Maliye Bakanlığına teslim etmişti.

BİTTİ

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor