Çiğdem Akça: İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğiz
HABER: DURMUŞ ALACA
ADANA (BÖLGE)-Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneği Başkanı Çiğdem Akça, yaptığı yazılı açıklamayla “İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Akça, “Türkiye, 2011’de İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülke olarak tarihe geçmişti. Maalesef aradan geçen 10 yılda, tam olarak anlaşılamayıp, uygulanamadan 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararı ile anlaşmadan çekildiğini açıkladı. Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Cumhurbaşkanı kararının yürütmesinin durdurulması talebini reddetti ve Türkiye, 1 Temmuz itibarıyla sözleşmeden resmen ayrıldı. Biz İstanbul Sözleşmesini bilen ve tam olarak uygulanması için mücadele eden sivil toplum örgütleri olarak gelinen durum nedeniyle büyük bir üzüntü içindeyiz.
İstanbul Sözleşmesi, aile içi şiddet dahil olmak üzere kadına yönelik şiddeti önlemeyi ve failler için yasal dokunulmazlığı ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Sözleşmenin kimsenin cinsel yönelimleri nedeniyle ayrımcılığa maruz tutulamayacağını ifade eden maddesi, bazı kişilerce eşcinselliğe teşvik şeklinde yorumlanıyordu. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de kadın cinayetlerinde artış yaşanmış ve Uluslararası Af Örgütü de İstanbul Sözleşmesi’nin terk edilmesi değil, nasıl eksiksiz uygulanacağının tartışılması gerektiğini açıklamıştı. Avrupa Birliği Komisyonu İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, İçişleri Bakanlığı’na bir mektup yazarak Türkiye’de bazı yetkililerin homofobik söylemler kullanmasından endişe duyduğunu dile getirmişti.
Mijatovic “İstanbul Sözleşmesi’nin öngördüğü tüm tedbirler aile bağlarını güçlendirmek ve ailelerin dağılmasının temel nedeni olan şiddeti önleyerek aile bağlarını güçlendirmeyi amaçlamaktadır” ifadelerini kullanmıştı. Biz Sözleşmeyi bilen asla ailenin dağılması yönünde değil ama şiddet gören kadın ve çocukların kurtarılarak, korunması, suçlunun ise cezalandırılması yönünde mücadele eden STKlar olarak endişemizi belirtiyor; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelen Şiddetin Durdurulması Yasasının ivedilikle uygulanmasını istiyoruz.
6284’ün İstanbul Sözleşmesi’nden ne eksiği var?
Kadın hakları örgütleri, 6284 sayılı kanunun kadınları korumakta yetersiz kaldığını söylüyoruz. Sözleşmenin 4 temel adımında ikinci adımını kapsıyor 6284. Bu adımlardan ilki önleme. Yani ‘Şiddetin ortaya çıkmaya cesaret bulamayacağı bir toplum yaratın, bunun da ilacı toplumsal cinsiyet eşitliğidir, sağlıklı bir eşitlik iklimi gerekir’ diyor. Siyasette, çalışma hayatında kota konulması gibi birçok bunu uygulama yöntemi var. 6284 bunu karşılamıyor. Hemen iyi bir toplum yaratamayabilirsin, bir kadın tehdit altındaysa o zaman onu etkili bir şekilde koru’ diyor sözleşme imzacı devlete ikinci olarak. 6284, sözleşmenin bu ikinci maddesini kapsıyor.
“Sözleşme sonra diyor ki, ‘Korumak istedin ama koruyamadın mı, bir zarar söz konusuysa cezasız bırakma, etkili kovuşturma yap’. 6284’ün iç içe geçen yönleri var mesela tedbir ihlâli olursa, zorlama hapis var ceza kanununa göre ama o da uygulanmıyor. Bir kadın cinayeti ya da şüpheli ölüm davasında, Şule Çet en bilinen örneği ama bizim pek çok öyle davamız var, parmak izi bile alınmamıştı. Kadınların mücadelesiyle bunun bir intihar değil cinayet olduğu anlaşıldı. Bunu karşılayan iç kanunumuzda bazı maddeler var ama yeterli değil. Haksız indirimlerin sınırlandırılmasını, kovuşturmanın etkili yürütülmesini yıllardır istiyoruz.