COVID-19 ENDİŞESİ ANKİSİYETEYİ ARTIRIYOR!
HABER: Ayşe TOPAK
ADANA (BÖLGE)-Hayatımızı son altı aydan bu yana Covid-19 virüsünün neden olduğu koronavirüs salgınının gölgesi altında yaşıyoruz. Salgın kaygısı kimi zaman öyle yoğun hale geliyor ki Covid-19 benzeri belirtilere bile yol açabiliyor. Acıbadem Adana Hastanesi’nden Psikolog Hande Nacar Baş, bulaşma oranının yüksekliği, kalıcı doku ve organ zararlarına yol açması nedeniyle kaygı düzeyimizi de yükselten bu hastalığın psikolojik durumumuzu da tehdit ettiğini belirterek “Sağlık anksiyetesi dediğimiz bir durum son zamanlarda karşımıza en sık çıkan sağlık sorunu. Sağlığımızı Covid-19 kadar düşüncelerimiz de tehdit edebilir. Bu nedenle sağlığımızı korumak için düşüncelerimizin hayatımıza yön verdiğini unutmamalı ve kendimizi rahatlatacak, düşünce kontrolü sağlayacak yollar bulmalıyız” diye konuşuyor.
Ruh halimiz, vücut sağlığımız ile yakından ilgili olduğu için birinde meydana gelen bozukluk, diğerini de etkiliyor. Covid-19 pandemisini “görünmeyen fizyolojik saldırı” olarak niteleyen Psikolog Hande Nacar Baş, “Hızla yayılan virüs, neredeyse vücudumuzdaki tüm hücrelere ve dokulara yapışıyor, kalıcı doku ve organ zararlarına yol açıyor. İnsan fizyolojisini tehdit eden virüs, dolaylı yoldan insan psikolojisini de etkileyerek anksiyete, stres ve davranış bozukluğu gibi sorunlara da neden oldu” diyor.
Hastalandığına inanmak
Pandemi nedeniyle yaşanan kaygı bozukluğunun “sağlık anksiyetesi” çerçevesine girdiğini anlatan Hande Nacar Baş, şöyle devam ediyor: “Sağlık anksiyetesini, insan sağlığına yönelik güçlü ve büyük tehdit düşüncesiyle beliren bedensel ve duygusal kaygı semptomlarını tetikleyen psikolojik durum olarak tanımlamak mümkün. Bu durum, kadınlarda erkeklerden daha sık görülür. Kişiler, hasta olduklarına dair yoğun bir inanç geliştirir. Bu inancın yanı sıra bedenlerinde de bir takım semptomlar görülebilir. Kişi, korku sebebiyle çarpıntı yaşayabilir, nefes darlığı çekebilir, mide ve bağırsak sorunları ile mücadele edebilir. Tıpkı korona semptomlarına benzeyen bu belirtilerse, kişinin hasta olduğuna emin olmasına sebep olur. Bu durum bir döngüye dönüşür. Kişi hasta olmaktan korktuğu için sağlığını kaybetmeye başlar. Sağlığını kaybettikçe de hastalıklara karşı daha açık hale gelir. Yani, yalnızca fizyolojik sağlığımız psikolojimizi etkilemez, tersi de söz konusudur.”
Belirsizliğe karşı ‘kontrol algısı’
Görünmeyen bir “düşmana” karşı sağlığımızı korumak zorunda olmak ve salgının ne zaman biteceğini bilmemek, belirsizlik duygumuzu körüklüyor. Belirsizlik, “stres hormonu” olarak bilinen kortizol hormonunun daha fazla salgılanmasına neden oluyor. Psikolog Hande Nacar Baş da pandemi nedeniyle iş, sosyal hayat, eğitim ve maddi konularda büyük belirsizlikler yaşandığını belirterek bu süreci daha rahat geçirmek için yapmamız gerekenler hakkında “Böylesi psikolojik süreçlerde insanın ‘kontrol algısı’na ihtiyacı vardır. Kontrol algısı, kişinin zor durumlarda yeni koşullara uyum sağlaması olarak tanımlanır. Yani kontrol algısı güçlü olan insanlar bulundukları kaba daha kolay uyum sağlayan insanlardır” diye konuşuyor.
Önlem almayanlara kızıyorsanız dikkat!
Koronavirüs ile mücadele ederken kontrol algımızı güçlendirme ve zor durumlarla baş ederken kontrollü olma önerisinde bulunan Hande Nacar Baş, şunları söylüyor:
“Maske takmak, dezenfektan kullanmak ve kişisel hijyene dikkat etmek hayatımızın bir parçası. Fakat günün büyük bir kısmını ev temizleyerek geçirmek, silinen yerleri tekrar tekrar temizlemek, dezenfektan kullanımını abartıp cilt problemleri yaşayacak hale gelmek, dışarıdaki insanları potansiyel hasta olarak görüp onlara karşı öfke duymak kontrolümüzün kaybolduğunu düşündürmeli. Böylesi bir durumda psikolojik destek almayı ihmal etmemeliyiz. Çünkü sağlığımızı Covid-19 virüsü kadar düşüncelerimiz de tehdit edebilir. Sağlığımızı korumak için düşüncelerimizin hayatımıza yön verdiğini unutmamalı ve düşüncelerimizin sürekli kontrolü için çaba harcamalıyız.”