Covid-19’a karşı güçlü bağışıklık önemi
Röportaj: Yener EKİNCİ
ADANA (BÖLGE) – Covid-19 illetinin mutasyona uğrayıp İngiltere üzerinden ülkemize giriş yapması, bireysel tedbirlerin önemini bir kez daha ön plana çıkardı. Özel İstiklal Tıp Merkezi, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü’nden Uzman Dr. Süleyman Aslaner, alınması gereken yaşamsal önemler hakkında bilgiler verdi.
COVID-19 belirtileri nelerdir?
Son birkaç aydır bilinen COVID-19 hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Özellikle genç ve sağlıklı kişiler, hastalığı basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi çok hafif bulgularla ya da fark edilir düzeyde bulgu vermeden geçirebilirken, belirgin semptomları olan hastalarda belirtiler, her biri hastadan hastaya farklı şiddetlerde görülmek üzere aşağıdaki gibidir;
Yorgunluk ve halsizlik
Kas ve eklem ağrıları
Burun akıntısı ve tıkanıklığı
Bulantı, kusma, ishal
Koku alma duyusunun azalması
Yüksek ateş
Boğaz ağrısı
Baş ağrısı
Kuru öksürük
Nefes darlığı
Özellikle; düşük bağışıklık sistemine sahip olan kişiler, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği gibi kronik özellikli hastalığı olan kişiler, kanser tedavisi alan kişiler, astım, alt solunum yollarında kronik tıkanıklık (KOAH) gibi akciğer hastalıkları bulunan kişiler ve ileri yaşlardaki kişiler için daha büyük risk oluşturmaktadır. Sigara içmek de hastalığı daha ağır geçirme riskini belirgin olarak artırmaktadır. Bugüne kadar elde edilen veriler hastalığın yakalanan altı kişiden birinde ağır seyrettiğini göstermektedir. Hastalığın geçirilme şiddetini etkileyen en önemli faktörlerden birisi de virüs yüküdür. Sağlıklı kişiye bulaşan virüsün miktarı anlamına gelen virüs yükü ne kadar fazla ise hastalık o kadar ağır bulgularla seyredebilmektedir. Özellikle hastalarla uzun sürelerle ve yakın temasta olan sağlık personeli yüksek virüs yüküne maruz kaldığı için hastalık bu grupta çok daha tehlikeli olmaktadır.
COVID-19 hastalığının diğer viral üst solunum yolu enfeksiyonları ve alerjik nezleden farkı nedir?
COVID-19 hastalığı ile soğuk algınlığı olarak adlandırılan üst solunum yolu enfeksiyonlarının belirtileri oldukça benzerlik göstermektedir. Her iki hastalıkta da; burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, kas, eklem ağrıları, halsizlik, öksürük gibi belirtiler izlenebilirken bulgu vererek seyreden COVID-19 hastalığında özellikle ateş,boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas-eklem ağrıları ve öksürük şikayetleri daha şiddetli olarak izlenmekte, ilave olarak solunum sıkıntısı şikayeti de gelişebilmektedir. COVID-19 hastalığının en önemli farkı izlenen solunum güçlüğünün çok kısa sürede hastane bakımı gerektirebilecek şekilde ilerleyebilmesidir. COVID-19 hastalığı ile karışabilecek bir diğer hastalık ise üst ve alt solunum yolu alerjileridir. Üst solunum yolunda genel olarak nezle şeklinde izlenen alerjik reaksiyonlar burun tıkanıklığı, hapşırık, renksiz burun akıntısı ve kaşıntı gibi şikayetlere neden olmakta; bu hastalarda ateş, şiddetli boğaz ağrısı, halsizlik, kas, eklem ağrıları, öksürük ve solunum sıkıntısı gibi şikayetlerin olmaması yanında, hastaların genellikle daha önceki dönemlerde bilinen alerji hikayesi olması ayırıcı tanıya katkı sağlamaktadır. Alt solunum yollarında oluşan alerjik reaksiyonlara bağlı izlenen öksürük ve solunum sıkıntısı gibi şikayetlerde ise ateş, kas,eklem ağrıları, halsizlik ve boğaz ağrısı gibi şikayetlerin olmaması, hastaların genellikle bilinen alerji hikayesinin olması ve alerjiye yönelik uygulanan tedavilere iyi cevap alınması ayırıcı tanıda yardımcı olmaktadır.
COVID-19 nasıl bulaşır?
COVID-19 hastalığının diğer virüs kaynaklı hastalıklara oranla çok daha yüksek yayılma özelliği bulunmaktadır. Virüse maruz kalmış hastanın; öksürme, hapşırma, konuşma ve nefes verme sırasında ortama yaydığı damlacıklar havaya saçılmakta ve takiben çevredeki yüzeylere düşmektedir. Havaya saçılan ya da ortamdaki farklı yüzeylere bulaşan virüslerin oldukça uzun süre canlı kalabildiği görülmüştür. Aynı ortamda bulunan sağlıklı kişilerin havada bir süre asılı kalan virüsleri doğrudan solumaları ya da virüsün bulaştığı yüzeylere temas ettikten sonra ellerini gözlerine, burunlarına ya da ağızlarına temas ettirmeleri sonucunda virüs vücuda girerek hastalık oluşturmaktadır. Kuluçka süresi yani virüs vücuda girdikten sonra şikayetlerin başlamasına kadar geçen süre 3 ila 14 gündür (genellikle 5-6 gün). Virüsü alan kişilerin şikayetleri başlamadan önceki kuluçka döneminin sonlarına doğru hastalığı bulaştırabilmeye başlaması yanında öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan virüs partiküllerinin havada oldukça uzun süre asılı kalması ve ortama yayılması COVID-19 hastalığının tüm dünyada hızla yayılmasında önemli etken olmuştur. Güncel bilgilere göre, virüsün farklı ortamlarda bulaştırıcılığını devam ettirme süreleri şu şekildedir; Kağıt 30 dakika, hava 3 saat, bakır 4 saat, karton 1 gün, kumaş 1 gün, çelik 3 gün, plastik 3 gün, cerrahi maskeler 6 gün
COVID-19 hastalığından korunmak için neler yapılmalı?
Genel olarak hava yolundan çok temas yolu ile bulaştığı kabul edilen COVID-19 hastalığından korunmak için gerek Dünya Sağlık Örgütü gerek Sağlık Bakanlığı’nca belirtilen birtakım uyarılar bulunmaktadır. Bunlar;
Gerekmedikçe evden çıkmamak ve kalabalık ortamlardan uzak durmak
El sıkışmak, kucaklaşmak, öpüşmek gibi sosyal alışkanlıkları bırakmak
Kapı kolu tutma, asansör vb. düğmeye basma gibi işlerini dominant olmayan elle yapılması (bu elle yüze istemsiz olarak dokunma ihtimali daha azdır)
Dış ortamla, para gibi riskli objelerle ya da başka kişilerle temas olan durumlarda ellerin sık sık su ve sabun ile 20 saniye ovalanarak yıkanması
Kolonya ya da alkol bazlı dezenfektan gibi ürünlerin doğru şekilde ve yeterli oranda kullanılması
Ellerin ağız, burun ve göz ile temasından kaçınılması
Hastalık riski bulunan kişilerin; kalabalık ortamlara girmemesi, maske kullanması ve kendilerini izole etmesi
Hastalık riski olan kişilerle temas gerektiren durumlarda koruyucu özellikli maske ve bone takılması, gözlerin siper ya da gözlük ile korunması
Evden çıkmayı gerektiren durumlarda sokakta, marketlerde ve asansör gibi kapalı alanlarda standart cerrahi maske takılması
Bağışıklık sisteminin güçlü tutulması, sağlıklı beslenme
Yorucu faaliyetlerden kaçınmak ve yeterli uyumaktır
COVID-19 enfeksiyonu çoğu hastada hafif ya da orta düzeyde şikayetlerle seyretmekte ve özel tedaviler ya da hastane bakımı gerekmemektedir. Hastalığın akciğerlerde ciddi hasar yaratması sonucu solunum güçlüğü gelişmesi durumunda ise hastaların takip ve tedavilerinin hastanelerde ve tablonun ciddiyetine göre yoğun bakım ünitelerinde yapılması gerekebilmektedir. Güncel verilere göre virüs bulaşan hastaların %30’u hastalığı herhangi bir bulgu olmadan geçirmekte, %55’i hafif-orta derecede semptomlar göstermekte kalan %15 hastanın hastanede yatarak bakımı gerekirken bu hastaneye yatan hastaların 1/3 kısmı yani toplam hasta grubunun %5’inde hayatta kalabilmeleri için yoğun bakım ünitelerinde tedavi gerekmektedir. Bu doğrultuda virüsün 1.000.000 kişiye bulaşması durumunda 50.000 hasta için yoğun bakım hizmeti gerekeceği, bu sayının ise ülkemizdeki sağlık sistemini tamamen bloke edeceği ön görülebilmektedir. Bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ihtiyacı olan hastalara kapasite aşılmadan yeterince yardım edilebilmesi ve COVID-19 a bağlı ölümlerin en az seviyede tutulabilmesi için hastalığın yayılma hızının sınırlanması hayati önem arz etmektedir. Risk grubunda olmayan ya da hastalığı belirgin bulgu olmadan geçiren kişilerin de hastalığın yayılmasında önemli rolü olduğu unutulmamalıdır. Bugün için hastalığın kontrol altında tutulabilmesine yönelik olarak alınabilecek en önemli önlemler;
– Çok önemli bir gereklilik olmadıkça evlerden çıkmamak
– Evden çıkılması gereken durumlarda standart cerrahi maske kullanmak
– Sosyal izolasyon ve hastalığa karşı önerilen hijyen prensiplerine azami ölçüde uymaktır
Kişisel olarak COVID-19 hastalığına karşı alınabilecek en etkili önlem ise vücut savunma sisteminin (immun sistem) güçlü tutulmasıdır. Bu amaçla en fazla dikkat edilmesi gerekenler düzenli ve yeterli sürelerde uyku ile birlikte vücut kalori ihtiyacı ile uyumlu şekilde beslenmek aynı zamanda immun sistem fonksiyonları üzerinde olumsuz etkisi olan aşırı fiziksel yorgunluk, kilo kaybı ve ruhsal stres gibi durumlardan kaçınmaktır.