ÇUGEM gelecek için çalışıyor
Yaklaşık 2 yıl önce kurulan ve başkanlığınıİnşaat ve Çevre Mühendisi Oğuzhan Kasapoğlu’nun yaptığı Çukurova Genç Mühendis ve Mimarlar Derneği (ÇUGEM),mesleki eğitime verdiği önemle gelişen teknolojiye ayak uydurmaya değil, yön vermeye hazırlanıyor.Başkan Kasapoğlu, ‘’Geleneksel eğitim metotlarıyla geleceğe hazırlanmaya çalışan gençlere, geleceğin yetkinlik ve becerilerini kazandırmak için varız’’ diyor.
RÖPORTAJ: Yener EKİNCİ
ADANA (BÖLGE)-Mazisi henüz 2 yıl gibi kısa bir süreye dayanan Çukurova Genç Mühendis ve Mimarlar Derneği, üyelerinin teknik olarak yetkinleşmesi kadar, iş hayatında da ön plana çıkmalarını sağlayacak eğitimlerle; yapı, çevre ve teknoloji sektöründeki gençlerin hayatlarına dokunuyor. Gelinen bu noktada da fark yaratmayı başarmış gibi görünüyor. Derneğin başkanlık görevini yürüten İnşaat Mühendisi ve Çevre Mühendisi Oğuzhan Kasapoğlu ile bir araya gelerek; faaliyetleri, amaçları ve hedefleri hakkında konuştuk.
Sizi tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?
Adana’da, 1990 yılında dünyaya geldim. Sırasıyla Nigahi Soykan İlkokulu, Vakıfbank Ortaokulu, Emine Nabi Menemencioğlu Lisesi, Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği ve Çevre Mühendisliği Bölümlerinden Çift Anadal Programı ile mezun oldum. İş ve dernek faaliyetlerinden arta kalan boş zamanlarımda, teknik ve bilimsel içerikli televizyon programlarını takip ediyorum.
Derneğinizin kuruluş amacı, faaliyetleri ve hedefleri hakkında bilgi verir misiniz?
Derneğimiz 2017 yılında inşaat mühendisi, mimar, iç mimar, peyzaj mimarı ve çevre mühendislerinden oluşan genç ve dinamik bir ekip tarafından, mesleki networkün geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Büyüme yolunda hızla ilerleyen derneğimiz, Adana’nın öncü sivil toplum kuruluşlarının bir araya geldiği Adana Kent Konseyi’ne 04.10.2018 tarihinde üye olarak kabul edilmiştir.Yapı ve Çevre sektöründe çalışan inşaat mühendisi, mimar, peyzaj mimarı, iç mimar ve çevre mühendisleri ile teknoloji alanında çalışan bilgisayar mühendisi, elektrik-elektronik mühendisi, makine mühendisi, mekatronik mühendisi, otomotiv mühendisi ve endüstri mühendislerini bir araya getirerek, söyleşiler-eğitimler düzenliyor ve organizasyonlar gerçekleştiriyoruz. Bu noktada,iş deneyimi ve tecrübesi fazla olan meslektaşlarımızın,mesleğinde gelişime açık genç arkadaşlarımıza tecrübe ve bilgi paylaşımını sağlamaktayız.Bölgemizin yapı, çevre ve teknoloji alanında yetiştirdiği genç arkadaşlarımızın, tam donanımlı meslektaşlarımız olmasında öncü sivil toplum kuruluşu olarak aktif rol aldık. Genç meslektaşlarımızın girişimcilik ruhunun geliştirilmesi, onları iş hayatına hazırlamak ve mesleki yaşantısında daha aktif hale getirmek; Çukurova bölgemizdeki inşaat sektöründe ortaya çıkan ürünlerin, yapıların kalitesini arttırmak; gelişime açık girişimci genç arkadaşlarımız ile iş hayatında başarılı meslektaşlarımızı bir araya getirerek, kuşaklar arası bütünleşmenin arttırılması ve geliştirilmesine katkı sağlamak; derneğimiz içerisinde mesleki tecrübe ve bilgi paylaşımının sağlamak;dernek üyelerimiz arasında bir aile bağı oluşturarak mesleki dayanışmayı arttırmak vearamıza meslektaş olarak katılacak arkadaşlarımızı desteklemek hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Kaç üyeniz bulunuyor ve herhangi bir siyasi çizginiz var mı?
Şu an 75 üyemiz bulunuyor. Sıfırdan başladığımız için ilk bir yıllık süreç, bizim için tecrübe kazanma evresi oldu. Şu an meslektaşlarımızın üye olmak için başvurduğu bir seviyeye ulaştığımızı söyleyebilirim. Kısa zamanda üye sayımız daha da artacaktır. Çalışma ve faaliyet modelini oluştururken gençlerin neleri isteyip istemediğine özellikle hassasiyet gösterdik. Bilhassa içerisinde siyaset olan yapılanmalara kesinlikle mesafeli duruyorlar. Siyasete katılma oranlarının sadece yüzde 3 olduğu gerçeği de, araştırmamızın doğruluğunu kanıtlıyor. Bu gerekçeler doğrultusunda ilk kuralımızı, ‘Siyasi hiçbir bağlantımız olmayacak’ şeklinde belirledik. İkinci olarak, çok uzun ve ağır teknik eğitimlerden ziyade sahada kullanabilecekleri pratik bilgilere ulaşmak istiyorlar. Bu kapsamda da, çeşitli firmalarla iş ortaklıkları ile mesleki eğitimler gerçekleştiriyoruz. Daha çok bir meslek odası mantığından farklı olarak, iş kulübü mantığı güdüyoruz.
Siyasi bir desteği arkanıza almadığınıza göre, derneğin varlığını devam ettirmesi ve ayakta kalması için ne gibi yollar izliyorsunuz?
Şeffaf, izlenebilir ve güvenilir bir sistem kurduk. Bütün mali işlemlerimiz bankacılık sistemi üzerinden sağlanıyor ve elden para alışverişi yapmıyoruz. Hiçbir şekilde bağış ve sponsorlukda kabul etmiyoruz. Bütün faaliyetlerimiz üyelik aidatlarıyla gerçekleşiyor. Her 6 ayda bir olmak üzere denetleme kurulu bütün finansal işlemlerimizi denetleyip, rapor halinde üyelerimizle paylaşıyor. Kendi gücümüzle büyümek istiyoruz ki, kendi gücümüzle büyüdüğümüz oranda bu dernek kalıcı olacaktır. İnisiyatifin kimsede olmadığı, her şeyin tüzüğe ve iç prosedüre dayandırıldığı kurumsal bir yapı olarak büyümeyi öngörüyoruz.
Gelişen teknoloji meslektaşlarınızı hangi yönde etkiliyor?
Teknolojinin hızlı gelişimi ve hayatımızın her alanına girmesi, alınacak eğitimin önemini de bir hayli artırdı. Hızla gelişen teknolojiye sadece ayak uydurmak değil, aynı zamanda yön vermek için de araştırmalar ve çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Aslında teknoloji hep vardı. Yüzyıllar öncesine dayanan serüven, günümüzde üzerine koyarak devam ediyor. Okuma oranının artması, genç beyinlerin çoğalması bu gelişimde rol oynayan en büyük etkenlerden biri. Çünkü araştırmayı seven, yeni şeyler üretmeye çalışan ve kendini geliştirmeye açık bir nesil var.Şu bir gerçek ki; teknoloji sürekli değişen, gelişen ve önü çok açık bir kavram olacaktır. Bizde kendimizi bundan geri koymamaya özen gösteriyoruz. Teknoloji, bütün etkinliklerimizin içinde mutlaka var… Teknolojinin nereye doğru yol aldığını takip ederek, 10 yıl ilerisini görmeye çalışıyoruz. Yeni yapım yöntemlerini, yeni gelişen malzemeleri yakından takip ediyor, pratikte uygulamalı eğitimler veriyoruz. Uygulama yöntemleri hızlı bir şekilde değişiyor. Örneğin betonun içerisine konulan demirin yerini metal bazlı kompozit ürünler alıyor. 300 kişinin çalıştığı bir şantiyede, yakın vadede 100 kişiyle, uzun vadede 50 kişiyle imalat yapılabilecek. Kendini tamir eden sıva, kendini tamir eden boya gibi yeni gelişen ürünler işçilik maliyetlerini düşürecektir. ‘Geleneksel eğitim metotlarıyla geleceğe hazırlanmaya çalışan gençlere, geleceğin yetkinlik ve becerilerini kazandırmak’ sloganıyla hareket ediyoruz. Çünkü, değişim ve dönüşüm sürecine yön vermezsek, yarın biz de işimizi kaybetmek zorunda kalabiliriz.
Adanalılar genelde 3+1 gibi geniş evlerde yaşamaya alışkın bir toplum. Buna binaen artan nüfusla beraber barınma ihtiyacı da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. 1+1 tarzı evlere ağırlık verilmesinin zamanı geldi mi sizce?
Kentleşme ve nüfus artış hızının beraberinde getirdiği en önemli sorun konut ihtiyacıdır. Türkiye’nin yıllık konut ihtiyacı 600 bin konut düzeyindedir ve 18 milyon olan toplam konut stokunun önemli bir bölümünün yenileme ve güçlendirmeye ihtiyacı vardır. Bu tespitlerden yola çıkarak; kentleşmenin giderek artması ve eski konutları yenileme ihtiyacı nedeniyle yeni konut stoklarına gereksinim duyulduğu ortaya çıkmaktadır.Bundan 50 yıl önce yeni evlenen gençler, içgüveysi olarak kayınbabasının evinde kalıyordu. Şimdi böyle bir gelenek kalmadı. Doğal olarak daha çok konut gerekiyor. Japonya modelinde olduğu gibi, 1+1 ve 2+1 evlere ağırlık verilmesi, gelecekte çok büyük sorunlar yaşanmasının önüne geçebilir.
Bu işin içinde aktif olarak yer alan biri olmanız hasebiyle sormak istiyorum. Günümüzde neden Mimar Sinanlar yetişmiyor?
Yaşam alanları, artık sanata yönelerek yapılan yapıtlardan daha çok, ihtiyaca yönelik ve pratik bir şekilde inşa edilen yapıtlarla dolmuş durumdadır. Bununla beraber kaçak yapılaşma, temeli çürük yapılar gibi sorunlar da ortaya çıkmaktadır. İşte bu doğrultuda insanoğlu eskiden olduğu gibi yapıtlarında sanat kaygısı taşımıyor ve ihtiyacın taleplerini yerine getirmekle sınırlı kalan yapıtlar yapıyor. “Nadir bulunan şey kıymetlidir” anlayışıyla eski zamanların şartlarında nüfus az olduğundan ve bu eksende toplumun aydınlarının, mimarlarının da dönemin kısıtlı bilgisiyle büyük donanımlar elde etmesi sonucunda oldukça güzel ve büyük şaheserler meydana gelmiştir. Bu, daha açık bir ifadeyle; maddiyattan ziyade sanat kaygısı taşıyan zihinlerin meydana getirdiği çeşitli yapıtların kalıcılığı şeklinde açıklanabilir. Günümüz dünyasında iş bulma, para kazanma hevesiyle dikilen binalar ve uzantıları görünürde eski eserle kıyasla bir beton yığınından öteye gidememekte ve varlıklarını devam ettirmelerine karşın kimseyi kendine hayran bir şekilde bakmaya ikna edememektedir. Zamanımızda üniversite yıllarına kadar binlerce saatini okulda geçirmiş gençler, akademik anlamda başarılı olma ve gelecek kaygısını giderme amacıyla inşaat alanında mühendis olmak için okuyorlar. Hedefleri aslında geçici bir yapıya sahip, hayatını devam ettirme içgüdüsüdür. Bu yalnızca bu bölüm için değil, neredeyse tüm bölümler için geçerlidir. Tarih bölümündeki bir öğrenci kendini büyük bir tarihçiyi rol model alarak geliştirmekten ziyade atanabilecek bir öğretmen olarak görebiliyor. Bunun sebebi öğrencinin hedefsizliği, ideallerinin düşük olmasıyla beraber öğrencinin kendini bulunduğu sistemin zorluklarına göre de hayatın gerçeklerini göz önüne alarak buna addetmesidir. Nihayetinde kendine her türlü zorluğa karşın büyük bir tarihi kişiliği rol alan genç birey, yaptığı çalışmalar ve sabırla birlikte insan düşüncesinin soyut dünyasını somut anlamda bir sanat eseri şeklinde mimari bir eserde gösterebilir.
Bu keyifli sohbetin gerçekleşmesine zaman ayırdığınız için teşekkür ederim
Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim