ÇUKUROVA KARACOĞLAN’INI KAYBETMİŞ…

*GÜHERİ’YE VEDA

“Güheri’yi kaybetmişiz…” diyorum; hem de aramızdan ayrılışından nice  zaman sonra tesadüfen öğreniyoruz sessiz sedasız hayata veda edişini… Oysa şurda 200 metre gibi yakın mesafede, aynı mahalle, aynı bulvar üzerinde olan bir yerleşim yakınlığımız da var. Fakat yine de içinde 2-3 yıldır yaşadığımız pandemi ve ardından gelen deprem süreci nedeniyle önce meskenlerden dışarı çıkamazken şimdi de meskenlere giremeyişimizin yanı sıra parklarda, eski mahallede, Ceyhan’da bir süre kalmamız bu kopukluktaki sosyal iletişimsizliğin en büyük etkenlerinden olduğundan ki dostlarla görüşmelerimiz de sekteye uğramıştı.

Hasret sardı içimi

Hazırladım göçümü

Şu dünyada eğlendim

Sanki bir su içimi. (Güheri)

Bu ara, son olarak yazdığı ve bir kitaba girebileceğinden de söz ettiğimiz deyim ve atasözlerinin yedirildiği o güzel manilerini de “Yeni Adana” gazetesinin edebiyat ve sanat sayfasında “Güheri’den Maniler” başlığıyla üçer üçer yayınlamayı sürdürüyorduk. Fakat kendisini göremiyorduk.

Güheri, en son geçen yıl İstanbul’dan telefon ederek kitabı “Yanargün” hakkındaki yazıyı okuduğunu belirterek teşekkür etmişti. Kendisi yaşça benden çok büyük olsa da yine bize “üstat…” diyerek seslenmesi karşısında halk şiirini, geleneği bu denli bilen ve bizden çok büyük olan bu ustanın hitabı karşısında ezilir ama söylemini samimi bulurdum.

Aradan geçen birkaç ay zarfında ise kendisiyle hiç karşılaşmadık. Zaman zaman watsab yoluyla gönderdiğim manilerinin bulunduğu sanat sayfalarının ise okunmadığının farkına vardığımdan merak etmeye başlamıştım. Yalnız yaşadığını düşündüğüm Güheri zaman zaman yine İstanbul’daki oğlunun ya da oğullarının yanında olabileceğini düşünüyordum. Zaman içinde birkaç kez arasam da telefonla ulaşmam mümkün olmamıştı.

Sonunda araştırmaya başladım…

Evinin altındaki bakkala sorduğumda,

-Abi, İsmet Bey sizlere ömür… dedi. Geçen yıl İstanbul’da kalp krizi geçirerek vefat etti.”

Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Hepimizin gideceği yer orası değil mi? Ama böyle bir yanıt karşısında gerçekten çok üzüldüm… Onu kaybettiğimize üzülmem ayrı, bir yıl kadar sonra ölüm haberini almak daha ağır bir hüzündü. Daha sonra, oralardaki bir kuaför arkadaşımız kanalıyla çocuklarına, eşine ulaşmaya çalıştık. Tesadüfen eşi Güngör Hanım o günlerde Adana’ya gelince ayaküstü bir konuşmamız olmuştu…

Adana, Eczacı İsmet Güheri’ni kaybederken; edebiyat dünyası ve Çukurova, Karacaoğlan’ın izinden giden güçlü halk şairi Güheri’yi kaybetmişti. Yolu açık olsun; sevenlerinin başı sağ olsun.

Varıp günahımla yattım toprağa

Avuçladım suyu attım toprağa

Varımı yoğumu kattım toprağa

Aradım rızkımı saman içinde (Zaman İçinde-S.37)

*ÂŞIK GÜHERİ

Kadirli Farsaklarından olan Güheri (1942-2023), Adana’daki Güher Eczanesi’yle sağlık alanında uzun yıllar hizmet vermişti.

 

                        SECERE

Horasan’dan gelip bin seksen üçte

Toros dağlarını el eylemişiz.

Bizans’ın kabusu olmuşuz düşte

Türk’ün bayrağını al eylemişiz.

Farsaklar içinde “Güherler” soyu

Yurt bilmiş Hacın’da Karakuyu’yu.

Akdeniz’e kadar Anadolu’yu

Osmanlı mülküne mal eylemişiz.

Bin dokuz yüz kırk ikide seferi

Geldi bu dünyaya Farsak neferi.

Bizim “Halil Oğlu İsmet Güher”i

“Güheri” mahlaslı kul eylemişiz. (Secere-S.14)

Bir Âşık Güheri (Şevket Güher1945-Adana-Feke) daha var ama o İsmet Güheri değildirEczacı İsmet Güher, hayatta duruşu olan biriydi. Halk edebiyatına, sanatına, kültürüne çok önem veren önem, hayatta duruşu olan, Karacaoğlan’ın şiir soyundan gelen yetenekli biriydi. Namıdiğer Güheri ağabeyimiz günümüz halk şiirinde çok iyi ve özgün yazan birkaç halk ozanından biriydi ve boşluğunu doldururcasına “ben, ben, benn…” demeyen bir şairlik payesini taşıyan olgunluktaydı… Bir edebiyat araştırmacısı olarak şunu söyleyebilirim ki, tarih boyunca Çukurova’da yetişen ve iki elin parmakları kadar olan yetenekli halk şairlerinin arasında yer alabilecek boyutlardaydı… Karac’oğlan, Dadaloğlu, Kul Halil, Gündeşlioğlu, Derdiçok, Hakkı Tamdoğan, Deli Boran, Hasan Turan, Ferrahi, Hüseyin Kaçıran, Feymani, Devran Baba ve Ali Limoncu’ların arasında halk şairi bir Güheri de var…

 

    ÇINAR

 

Sustun bir mevsim boyu boşluğu dinleyerek

Sert rüzgârlar kırarken incecik dallarını.

Penceremden görürdüm, ağlardın inleyerek

Bağrına basmak için düşen yapraklarını.(Çınar-s.28

                                               ***

Çıplak, yorgun gövdenle baş eğmedin ayaza.

Donuk bir heykel gibi beklerken sen yarını.

Kalbinin atışını duyurmak için yaza

Bedeninden fırlatıp attın kabuklarını.

                                    ***

Gönlümün acısıdır senin küskün bakışın.

Kırılan her dalında benim yüreğim kanar.

Az kaldı baharına bitecek senin kışın.

Oysa benim baharım çoktan tükendi çınar. (s.28) 

Halk şairi bir Güheri de var, vardı ama yoktu!… Neden yoktu onu da hemen söyleyelim…  Sade, yalın, duru bir yaşamı olan Güheri salt yazmakla yetiniyordu… Tam anlamıyla sesini duyuracak bir olayın içerisinde olmamıştı. İlk ve tek şiir kitabı olan “Yanargün”ü (2006) çıkarması için kendisini çok desteklemiştim. Sonrasında ise şiir kitabı hakkında yazının yanı sıra, kitaba da giren tatlısert bir röportaj da yapmıştık… Şiir gerçeğini arayan iki dost olarak kendisiyle yaptığımız röportajda, derin bildirim almak için şiir ve av tezadına yüklenince yararlı bir yanıt vermişti.

“Yeni Adana”da yayınlanan ve kitaba giren    onunla yaptığımız röportajda, “Başka şiir kitabı çıkarmak istiyor musunuz?” soruma verdiği yanıtta:”Garbi Yeli veya Avcılara Selam Olsun adında bir şiir kitabı çıkarmak istiyorum.” Demişti (Cumali Karataş/ Çukurova Söyleşileri/ Seyhan Belediyesi/ 2017).

Güheri’nin son yıllardaki hevesli çalışmalarından biri de bilinçli, güçlü ve özgün maniler yazmaktı. Halk biliminin yazınsal cephesine bu yönde yüklenen halk şairi Güheri’nin verdiği, özdeyiş ve deyimleri yedirdiği 300’ü aşkın manisinden 180 kadarını “Güheri’den Maniler” başlığı altında üçlemeler olarak, 106 yaşında kapanan “Yeni Adana” gazetesinde yayınlamıştık. Güheri ile bir konuşmamızda, aşağıda birkaç örneği yer alan bu manilerini de kitaplaştırmak istediğini söylese de ne yazık ki ömrü yetmemişti.

“Yazan çok, okuyan yok” diyen Güheri’nin güçlü kalemiyle verdiği deyim ve özdeyişlerle süslü mani örneklerini veriyoruz ki yazan kalemlerimize de bir usta örneği olsun diye…

 

Güheri’den Maniler

 

184

Kurşun hedef ayırmaz,

Ecel adam kayırmaz.

Elde – avuçta yoksa

Sevgi karın doyurmaz.

 

185

Yaş yetmiş oldu taman,

Kime edem “El aman?”

Kıçına motor takmış

Uçuyor sanki zaman

 

186

Ekin ektim kıraca,

Ala tuttum turaca.

Dinden, imandan eder

İnsanı yarım hoca.

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor