CUMHURİYETİMİZ 101 YAŞINDA
Büyük emekler, topyekün fedakarlıklarla kazanılan Cumhuriyetimiz 101 yaşında…
Türk insanı, aradan geçen 101 yıla rağmen cumhuriyetin kavramları, kazanımları ve kurumları sayesinde geleceğe umutla bakıyor…
Cumhuriyet kabaca, yönetim erkinin belirli bir kişi veya zümre tarafından işgal edilmediği, yönetim hakkının yalnızca halka ait olduğu bir yönetim biçimi olarak tanımlanabilir.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Türk milleti de uzun süren savaşların ve zorlu bir varoluş mücadelesinin ardından, cumhuriyet rejimine kavuştu…
29 Ekim 1923 günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde tarihi bir toplantı gerçekleştirildi. Bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün 28 Ekim 1923 gecesi son şeklini verdiği kanun tasarısı, 29 Ekim günü mecliste görüşüldü. Sonrasında da ilan edildi.
Cumhuriyetin küllerinden yeniden doğan bir milletin ayağa kalkmasında, medeni milletler seviyesine çıkabilmesinde, her alanda gelişmeyi hedeflemesiyle ve en önemlisi insana insan gibi yaklaşan bir sistem olmasıyla en ideal yönetim sistemidir.
Cumhuriyetin kazanımları sayfalar dolusu yazmakla bitmez tükenmez. Ancak küllerinden yeniden doğan bir milleti refah seviyesine yükselten Cumhuriyetin özellikle içinde bulunduğumuz kötü ekonomik şartları ile karşılaştırmak büyük önem taşıyor.
Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda ülke bitmiş, tükenmiş bir durumda idi. Bir yandan Osmanlı devletinden devralınan bir enkaz, dış ülkelere borçlar, tarım arazileri savaşlarda ziyan olmuş bir millet, savaşın her yeri yerle bir ettiği bir tabloda Cumhuriyet ekonomi politikaları ile ülkemiz ayağa kalmayı bilmişti.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ekonominin lokomotifinin tarım olduğunu biliyordu. O nedenle yaptığı her ekonomi planında tarım öncelikli sektördü. Tarım geliştirilecek, çiftçi üretecek, devlet fabrikaları kuracak, üretecek, işleyecek ve ülkeye kazanım olacaktı.
Nitekim böyle de oldu. Tarım ekonomiyi kaldıran sektör oldu. Ardı ardına devlet eliyle açılan fabrikalarda üretim arttı. Şeker Fabrikaları bu fabrikaların en önemlisiydi. Şeker üretimi sayesinde tarım ekonomi kalkınması gerçekleşiyordu. Tabi ki sonrasında ardı ardına devlet eliyle açılan fabrikalarla yoktan bir ekonomi var edilmişti.
Şimdiye baktığımızda ise devlet eliyle fabrika zaten yok da olanlar da farklı gerekçelerle özel şirketlere satıldı. Tarımsal üretim ciddi manada durdu. Bir zamanlar bitik ekonomiyi var eden tarım şuanda tüm tarımsal ürünlerin ithal yolla alınmasıyla durdu. Hal böyle olunca da narenciyenin kalbi Adana’da limonun 90 liraya mandalinanın 50 liraya satıldığını gördük.
Yazılacak anlatılacak çok şey var elbette ancak Cumhuriyetin kazanımları unutulmamalı, hangi şartlarda kazanılarak ülke Cumhuriyet politikaları sayesinde hangi noktadan hangi noktaya gelindiği unutulmamalıdır.
Her yönüyle Cumhuriyet iyi bir şeydir. Yeter ki onun kazanımlara, ilkelerine sahip çıkılsın.