DEBLEK, DEBİLDEK, DARBUKA DARBRUKA; ARTIK ‘RİTİM SAZ’

Taşınması en zor müzik aletiydi deblek. Biz deblek olarak öğrenmiştik. Bazen debildek, bazen dümbelek, bazen darbuka, bazen de darbruka olabiliyordu. Çocukluğumuzda kovanı pişmiş topraktan yapıldığı için oldukça ağırdı. Şimdikiler tüy kadar hafif sayılır o toprak debleklerin yanında. Günümüzdekilerin önemli bir farkı daha vardı; göğüs tamamen işlenmiş, gerdirilmiş doğal deriden bin bir zorlukla yapılırken, yenilerde plastik levhalar rahatlıkla kullanılabiliyor.
NE ZAMAN DEBLEK VE NE ZAMAN DARBRUKA
Sıradan parçalar çalınırken dominant sayılmadığından deblek diyebilirim. Fakat solo gösterilerde parmakların şimşek hızıyla çalıştığı ve sesin tırrrak-tırrrak diye takırdadığı zaman gerçekten de darbuka da değil, darbruka oluveriyor. Televizyonlarda ara sıra darbruka eşliğinde kıvır-kıvır dans eden hatun kişileri görmüşüz ya, o zamandan bu zamana deblek ve darbruka ayrılıveriyor.
KALAYLI TEPSİDEN ‘RİTİM SAZ’ HAVASI
Uzuuun yıllar önceydi. Her nasılsa, mahallemizdeki bir gelin evine girmiş, olup biteni takip etmekteydim. Sanırım, o yılların icap ve alışkanlıklarına göre kız kınası yapılıyordu. Bir ara evin büyüklerinden bir hanım eline geçirdiği tepsiyi darbuka niyetine çalarak “Süpürgesi yoncadan, süpürgesi yoncadan/Gayet beli inceden, gayet beli inceden…” diye bir türküyü çığırmaya başladı. Büyülü müdür nedir, o yonca süpürge yerden toz kaldırır gibi ne kadar genç kadın varsa hepsini kaldırdı. fıkır-fıkır, şıkır-şıkır oynayanlar tepsici teyzeyi de heyecanlanırmış olmalı, sözüm ona sazın da, kendi sesi de yükseldikçe yükseldi. Fakat türkü sözleri hiç değişmiyor, “Süpürgesi yoncadan/gayet beli inceden” dışında tek kelime çıkmıyordu ağzından.
DEBLEK, HER ALETLE AHENKLİ ÇALIŞABİLİR
Bana mı öyle geliyor yoksa… Deblek olduktan sonra bir tek keman, bir tek klarnet, bir tek ud, bir tek cümbüş ile yarım buçuk da olsa ruhu coşturan orkestra kurulabilir. Bir de şu var; ben dahil, pek çok insan bomboş otururken önündeki masayı darbuka gibi kullanır. Yani, insanla da uyumlu olabiliyor.
RİTİM SAZ DERKEN
Saz kavramı hayli geniş. Araziye benzetsek dönümlerce alanı kaplar. Daraltıp da “Ritim” ile sınırlandırdığımızda da, başka başka enstrümanlarla karşılaşabiliyoruz. Bateri ile başlayabiliriz. Klasik Musikimizin Bendırı, Kadümü, Tefi, Çalparası, Zili ve bilmediğim nice aletleri de bu kavramın örtüsü altında bulunuyor.
Son yıllarda teknoloji ve yaratıcılık birleşerek perküsson gibi, tumba gibi vurmalı çalgıları da piyasaya sürmüş. Benim kişisel inancıma göre, bunlar bizim konunun belki kenarına yanaşabilir. Zaten haklarında ufacık olsun bilgimiz yok. Biz şimdilik deblek-dümbelek idare edelim, keyif alabilirsek yeter de artar bile.