DEMİRSPORLU ESKİ MİLLİ FUTBOLCU ÖDÜLLÜ GAZETECİ VE ADANA SEVDALISI METİN GÖREN

Metin Gören’in adeta 10 parmağında 10 marifeti var. Gençlik dönemlerinde yüzme yarışlarına katılmış. Adana Demirspor’un ünlü ve efsane takımında Muharrem Gülergin, Kartal Yaşar, Füze Selami ve Coral gibi futbolcularla birlikte forma giymiş. Mavi, lacivert takımda Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe’ye attığı gol halen konuşuluyor.  Babasını model alarak gazeteciliğe başlamış ve kendini meslekte kanıtlayarak iyi gazetelerde önemli konumlarda görev yapmıştı.

Yayınlanmış 4 kitabı da bulunan Metin Gören BÖLGE GAZETESİ’nin sorularını şöyle yanıtladı.

Sayın Gören, kendinizden söz eder misiniz. Eğitiminiz nedir ? Hangi sporlarla ilgilendiniz. Özellikle sporda ne gibi başarılarınız var ?

14 Aralık 1944 Adana doğumluyum. İlkokulu Ziyapaşa, ortaokulu Tepebağ, liseyi ise Erkek Lisesi’nde tamamladım. Daha sonra da İstanbul Gazetecilik ve Ticaret Okulu’ndan mezun oldum.  Bizim dönemlerde ciddi, yaratıcı, bilgili ve donanımlı Beden Eğitimi Öğretmenleri vardı. Bizlere sporu sevdirdikleri gibi sağlık, beslenme, kıyafet seçimi hepsinden öte ahlaklı, vatanını, bayrağını seven Atatürkçü olmamızı büyük katkı sağladılar. Kuşkusuz her Adanalı gibi yüzme sporuna ilgiliydim. Adana yüzme havuzunda yarışma deneyimleri oldu. Ancak bu sporun beklediği ilgi ve çalışmayı ne yazık ki gösteremedim. Semtimizin ikinci küme tescilli takımı Çınargücü’nde lisanlı futbolcu oldum. Demirspor’un ünlü oyuncusu Ali Hikmet Aydınlıoğlu ( Coral ) antrenörümdü. Coral ağabey daha sonra Adana Demirspor ‘da takım arkadaşım oldu. Kentin köklü kulüplerinden Milli Mensucat’ta da forma giydim. Daha sonra Demirspor, ardından da Ankara’da Şekerspor’a transfer olarak uzun yıllar takıma önemli katkılar sağladım.

Benim gençliğimde Adana’da futbol kadar yüzme ve sutopu da Türkiye’ye örnek olacak konumdaydı. Özellikle komple sporcu olan, aynı gün içinde yüzme ve sutopundan çıkıp, futbola, oradan çıkıp atletizme giden ayrıca sporculara kaptan, antrenör, ağabey, baba, beslenme uzmanı, doktor, sırdaşı olan Muharrem Gülergin, tüm futbolcuların model aldığı efsane bir spor adamıydı. Demirspor aşkını ondan kazandık. O dönemlerde para konuşulmazdı. Kulüp ve forma aşkı her zaman ağır basardı. Ayrıca Demirspor’da forma giymek her sporcunun rüyasıydı. .Bu takımın ruhunda saklı sihir her Adanalının aşk hikâyesiydi.

Sayın Gören, Demirspor sizin gelecekteki yaşamınızda önemli etkiler yaratmış. Unutamadığınız anılarınız var mı? Demirspor’da ki günlerinizi ve unutamadığınız arkadaşlarınızı anlatır mısınız ?

Adana Demirspor benim futbol hayatımın dışında yaşam biçimiydi. Her Adanalı futbolcu gibi bu takımın formasını giymek benim için onurdu, gururdu hala taşıdığım. Demirspor’da anılarım çok fazlaydı ancak, o forma altında bir Türkiye Kupası karşılaşmasında Fenerbahçe’ye attığım golü asla unutamam. O zamanki başkanımız rahmetli İhsan Sabancı’nın 5 Ocak Stadı çıkışında elime tutuşturduğu yüz lira, 1963 yılında çok önemli bir paraydı. Günlerce harcadığımı ve bitiremediğimi söyleyebilirim. O dönemlerde İncirlik Havaalanı pixeksinden özel olarak getirttiğim gömlek, pantolon, mont ve ayakkabılarla dolup taşmıştı. Demirspor formasıyla oynadığım en anlamlı karşılaşmalar Kıbrıs’ta Lefkoşe de gerçekleşmişti. 1974 harekâtından önce birkaç kez gittiğimiz yavru vatanda, Kıbrıslı soydaşlarımızın ilgilerini asla unutamam. Kıbrıs’ta bize hediye edilen formayı ilk kez Adana da giydiğimde çok heyecanlanmıştım. Demirspor’umuzun o dönem efsane kadrosu vardı. Ayrıca birçoğunun lakapları vardı. Füze Selami, Kartal Yaşar, İlhan Oflas, Çaça Yüksel, kaleci Pire Mehmet, Andelip İhsan, Erol, Yahya Kurt, Özden Uçal o dönem askerdi. Cengiz Atahan, Coral ve bendeniz Metin Gören, Fahri Gez. Muharrem ağabey zaman zaman oynardı. Daha çok antrenörlüğümüzü yaptı…

Demirspor’da başarılı futbolunuzdan dolayı o dönemlerde her futbolcunun rüyası olan genç milli takıma seçildiğinizi biliyoruz. Sabri Kiraz gibi ünlü ve efsane antrenör ile popüler futbolcularla birlikte oldunuz. Genç milli takım günlerinde ki başarıları anlatır mısınız ?

Demirspor’da hayli başarılı maçlar çıkardım. Beni de izleyerek1963 yılında genç milli takıma çağırdılar. Çok mutlu oldum. Milli takıma seçilmek, milli formayı giymek her futbolcunun rüyasıydı.Rahmetli Sabri Kiraz teknik direktörümüzdü ve biz Avrupa dördüncüsü olmuştuk. Genç Milli Takımın oyuncuları da efsane oldular yıllar sonra. Göztepeli Ali Artuner ( Kaleci), Karşıyakalı Gode Cengiz, Galatasaraylı Onursal ve Erol,  daha sonra Fenerbahçe’ye transfer olacak Gençlerbirliği’nin Harbiyeli oyuncusu Abdullah Çevrim. Şükrü Birant, Ziya Şengül, Harbiyeli kaptanımız Altan Tetik. PTT’li büyük oyuncu Zeki Kocaeli. Coşkun Süer, Ayfer Elmastaşoğlu, Beşiktaşlı Mustafa. Demirspor benim için ölümsüz bir aşktı doyamadığım…Bu takımın ruhunda saklı sihir her Adanalının aşk hikayesiydi..

Sayın Gören, gazeteciliğe nasıl başladınız ? Sanıyorum siz hem eğitiminiz için, hem de gazetecilikte daha iyi yerlere gelmek için Adana’dan erken ayrıldınız. Bunları anlatır mısınız ?

 İstanbul Gazetecilik ve Ticaret Okulu ile öğrenimimi tamamladım. Dönemin ünlü gazetecileri Hasan Pulur, Necmi Tanyolaç, Uğur Dündar, Cumhur Bahadır, Akgün Tekin,ünlü foto muhabiri Sökmen Baykara dönem dönem sıra arkadaşlarım oldu .Gazeteci bir aileden geliyorum. Babam bir dönem Adana’nın en ünlü yayın organlarından biri olan Türksözü Gazetesinin idari ve yayın müdürlükleri görevlerini  yaptı. Daha sonra Sesimiz adında bir gazetenin sahibi olduk . Eniştem Kurtar Çakın Günaydın ve Sabah gazetelerinin Adana Bölgesi temsilciliğini yaptı. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin uzun süre başkanlığında bulundu. Yeğenim Kurtul Çakın, uzun yıllar aktif gazetecilik hayatını Kanal 6 televizyonu, Sabah Gazetesi haber şefliği görevlerini üstlenerek sürdürdü. Kurtul Çakın an itibariyle Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Adana Şubesi Başkanlığını sürdürüyor, ayrıca ayda bir yayın yapan toplumsal  içerikli bir dergiyi kendisi gibi gazeteci olan kız kardeşi Burcu Çakın denetiminde Adana, Mersin, Hatay, Osmaniyelilerin hizmetine sunuyor. Futbol oynadığım yıllarda Çoban Yurtçu hocamın yönettiği Bugün Gazetesinde deneme yazıları ile fıkralar yazdım. Spor Yazarları Derneği eski başkanlarından İbrahim Nihat Geven’le bir süre birlikte çalıştım. Askerlik görevimden sonra Ankara’ya yerleştim. CHP ‘nin yayın Organı Ulus ( Barış ) Son Baskı ve Ekspres Gazetesi’nde çalıştım. 1968 yılında efsane Günaydın’da başlayan serüvenim 22 yıl sürdü.  Ustalık dönemimi TRT Kurumunda sevgili Tansu Polatkan’la 10 yıl, 500 kadar ‘Futbol Futbol’ programını yaptım. Bu program büyük ilgi gördü. Görsel ve yazılı basında ‘Türkçe’yi en iyi kullanan gazeteci’ olarak çeşitli basın kuruluşlarından birçok ödül kazandım. Halen Başkent Üniversitesi kurucusu dostum Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın dergisinde Bütün Dünya ‘da bilimsel spor yazılarını kaleme alıyorum…

Sizin yayınlanmış kitaplarınızın da olduğu biliyorum. Onlardan söz eder misiniz ?

Gazeteciler her alanda bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Ayrıca, tüm gazetecilerin geleceğe ışık tutacak yazılı kaynak bırakması gerektiği kanısındayım. Bin gazetecilik yaşantımda eski sporcu olmamdan dolayı çalıştığım kurumlarda spor yazarlığı tarafında daha çok bulundum. Hayli de yararlı olduğum kanısındayım. Onlarca genç muhabire dokundum ve onları bir yerlere taşıdım. Şimdiye dek Haydi Bastır, Arşivimdeki Manşetler, Hadi Bana Futbol Anlat ve Cumhuriyet Kazanımları adında dört kitap yazdım. Cumhuriyet Kazanımları kitabi, rahmetli Çılgın Türklerin yazarı Turgut Özakman’ın isteği üzerinde, ülkenin en tanınmış 5 yazarlarıyla birlikte oluşturduk.

Sayın Gören, günümüzde medyanın saygınlığı ve geleceğini nasıl görüyor sunuz ? Ayrıca gazeteciliği meslek edinmek isteyen gençlere ne gibi önerileriniz var.

Gazetecilik keyifli, ancak meşakkatli bir meslek. Eski dönemlerde gazeteciye büyük saygı ve güven vardı. Günümüzde üzülerek söylemek gerekirse biraz da ekonomik nedenlerle medyanın durumu pek parlak değil.  Birlikte çalıştığım arkadaşlara en büyük öğütüm; Türkçeyi iyi kullanmaları, kendilerini sürekli geliştirmelerini, kitap ve gazete okuyarak kelime haznelerini genişletmelerini, heyecanlı olmalarını, hepsinden öte mesleğin saygınlığına gölge düşürecek olaylardan uzak durmalarıdır. Öncellikle, olgunlaşmadan, merdivenleri ağır ağır çıkmadan, bir genç gazetecinin özelliklerine ( lisan, Genel Kültür, kendine özgü yazım, okuyucusuna ve arkadaşlarına kasılarak bakmadan, hitap edeceği toplumla mesafeyi asla uzaklaştırıp, daraltmadan, asparagas dediğimiz yalan, düzenlenmiş haberlerden uzaklaşarak ve haberi tarafsız bir şekilde yazma bilincine ) ulaşmadan zaman çok zaman isteyeceğinin aklı ve sabırla hareket etmelerini öneririm. Ülkemizin basın sektöründeki ve özellikle taşra denilen gazeteciliğin ekonomik verilerindeki kifayetsizlik nedeniyle, çok sevmiş olsanız bile mesleğin ekonomik getirilerini düşünmeden cazibesine kapılmadan işlerini sürdürmelerini isterim. TSYD’de yöneticilik yaptığım dönemlerde eğitim çalışmalarına da önem verilmesini için projeler geliştirdik.

Adana’da ligde Adanaspor ve Adana Demirspor var. Ekonomisi, spor geçmişi ve sevgisinin büyük olduğu kentin 2 güzide kulübü ne yazık ki uzun yıllardır Süper Ligde mücadele edemiyor. Bu durum sizleri rahatsız etmiyor mu?

Elbette, Adanaspor ve Demirspor’un konumları beni rahatsız ediyor. Bunlardan birinin süper ligde olması gerekir. Ayrıca sürekli gündeme getirilen birleşmesi asla mümkün değil. Adana Demirspor ile Adanaspor’un futbolsuz geçirdiği günlerin ciltlere sığmayacak kitaplar oluşturabileceğinin bilincindeyim. Ve üzülerek peşin söylemekte yarar varki; bu iki takım bir çatı altında, daha güçlü bir takım oluşumu içinde mücadele vermesi ne yazık ki zor çok zor, hatta olanaksız. İki takımızın boşa geçen yılları ve özellikle asansör takımları gibi ine çıka memleketlerine hizmet vermesini asla doğru bulmuyorum. Adana futboluna çekişme ve kavga bir şey getirmedi, getirmezde. Daha bilinçli yolları denemek gerekiyor. Adana ekonomisi 2 takımı kaldırır. Yeter ki doğru başkan ve yöneticiler, kalıcı kaynaklar, planlama, vali, belediye başkanları, yatırımcı daire müdürleri ve yerel yöneticilerle koordineli çalışma oluşturulmasıdır.

Sayın Gören, gazetecilikten emekli olunmaz. Bizler balık tutmaya da gidemeyiz. Ayrıca, başka bir iş te yapamayız. Şimdiler de nelerle meşgulsünüz? Yeni kitaplar var mı? Ayrıca Türk Telekomspor’da hayli başarılı olan oğlunuz Burak Gören’den de söz eder misiniz?

Sevgili eşim Kübra Gören’le dünyayı kasıp kavuran Koronavirüs’ten dolayı evden çıkamıyoruz. Samimi söylemek gerekirse Adanayı çok özlüyoruz. Fırsat buldukça gidiyoruz. Ankara’da adeta Adanalı gibi yaşıyoruz. Yemek kültürünü sürdürüyoruz. Meltem ve Burak adında iki evladım var. Özellikle Burak, eski basketbolcu ve kendini sürekli geliştirerek iyi bir antrenör oldu. Şu anda Türk Telekomspor’da basketbol antrenörlüğü yapıyor. Hayli de başarılı sayılır. Türk Telekom Basketbol Takımı’nın Ankara’ya büyük katkıları oldu.  Basketbol spor anlamında Ankara’nın temel branşlarından biridir. Kızım Meltem ise milli atıcı. Türkiye ve yurtdışında önemli dereceleri var. Onlarla gurur duyuyorum. Gazetecilik hayatımda çok önemli maçlar yazdım. Basketbolun bir dönem Ankara’da kaybolmasından sonra ortaya çıkan, bir çiçek gibi açan Türk Telekom’un bu kente maddi manevi büyük katkılarının olduğunu düşünüyorum. Annesi, Burak’ın maçlarını giderek destek veriyor. İki erkek torunum Bukan ve Yiğit’le güzel günler geçirmekteyim. Size katılıyorum. Gazetecilikten emekli olunmaz. Sağlığım elverdikçe yazmayı sürdüreceğim. Bazı kitap projelerim var.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor