DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN VE HÜSEYİN İNAN MEZARLARI BAŞINDA ANILDI

(HABER MERKEZİ)- Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) ve ’68 gençlik hareketinin önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, 12 Mart cuntası tarafından idam edilmelerinin 53. yıl dönümünde mezarları başında anıldı.

Her yıl olduğu gibi binlerce genç, işçi, emekçi ve kadın Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda bir araya geldi. Anmaya KESK Ankara Şubeler Platformu, TMMOB Ankara İKK, Devrimci 78’liler Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Ankara Dersimliler Derneği, Emek Partisi (EMEP), Emek Gençliği, DEM Parti, CHP, TİP, EHP, Halkevleri, Yeşil Sol Parti, Kızılırmak Dernekleri katıldı.

Karşıyaka 2 No’lu Kapı’da toplanan kitle, sık sık “Yaşasın devrim ve sosyalizm”, “Denizlerden Erdal’a gençlik emeğin saflarında” sloganları attı.

Ortak açıklamayı okuyan KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mehmet Aydoğdu, “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan; tam bağımsız bir Türkiye’ye kavuşabilmek için antiemperyalist mücadeleye atıldılar. Bundan tam 53 yıl önce, bu nedenle idam edildiler. Onlar gençlerin demokratik eğitim hakkı için, Türkiye’nin emperyalist boyunduruktan kurtularak tam bağımsızlığı için, işçilerin ve köylülerin kurtuluşu için mücadele ettiler. Dünya halklarının barış içinde yaşaması, savaşların son bulması için mücadele ettiler. Bizler de o mücadeleyi bugün onları mezarları başında anarak sürdürmeye devam edeceğimizin sözünü bir kez daha vermek için burada bulunuyoruz. Bugün bir yas günü değil, bugün 3 fidanının mücadelesini anlamak, o mücadeleyi daha da büyütmenin günüdür” dedi.

Dünyanın her yerinde halkların zulme uğramaya devam ettiği belirten Aydoğdu, “İsrail Siyonizm’i, Filistin halkına soykırım uygulamaya, Ortadoğu halklarını savaşa sürüklemeye devam ediyor. En büyük destekçisi ABD ise NATO ile birlikte dünyanın her yerinde savaş çığırtkanlığına büyütmeye, halkları ölümle tehdit etmeye devam ediyor. Suriye’de emperyalizm destekli selefi cihatçı çeteler eliyle yaşatılan Alevi soykırımı devam ediyor. Erdoğan iktidarı ise bu zulme ortak oluyor. Hamasi söylemlerin, timsah gözyaşlarının ötesine gitmiyor, İsrail ile olan dolaylı ve dolaysız ticari ilişkilerine devam ederek Filistin’e atılan her bir bombanın sorumlularından oluyor. Dünya ülkeleri her geçen gün savaşa daha çok yatırım yaparken Erdoğan iktidarı da aynı politikaları izliyor” dedi.

“Milyonlarca insan yoksulluk sınırı altında yaşıyor”

Yoksulluk sınırının 80 bin liraya çıktığı, asgari ücret ise yalnızca 22 bin lira ilan edildiğini vurgulayan Aydoğdu, “Bu ülkede milyonlarca insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Aynı iktidar ise yıllarca çalışıp emekli olan yurttaşlara 14 bin lirayı hak görüyor. Ücretlerine zam isteyen işçilerin karşısına ise iktidar polisle, jandarmayla, müftüyle çıkıyor. Sendikalı işçileri işten atıyor, sendika yöneticilerini tutukluyor. Neden? İnsanca geçinecek bir ücret istedikleri için” dedi.

“Söz bizim olana kadar mücadelemizi yürüteceğiz”

Aydoğdu, “Kendilerine veba görülen zammı kabul etmeyip direnen işçiler, grevleri yasaklanmasına rağmen grevlerine devam ederek istedikleri ücreti alan sendikalı işçiler var. Sendikalı olmalarının önüne binbir zorluk çıkartanlara karşı birleşen, mücadele eden işçiler var. Ülkenin her yerinde irili ufaklı birçok direnişe ve greve hep birlikte şahitlik ettik. 19 Mart’ta İmamoğlu’nun tutuklanması ve diplomasının iptalinden sonra ise milyonlar olarak sokağa döküldük. Tüm bu antidemokratik uygulamalara ve hukuksuzluklara artık yeter diyerek, barikatları aşarak alanları, meydanları dolduran üniversite öğrencilerini gördük. Öğretmenlerimizin yanındayız diyerek okullarında direnen liselileri gördük. Gözaltı ve tutuklamalara rağmen yılmayan gençleri gördük. Hayatı durdurmak için üniversitelerinde boykot örgütleyen binlerce üniversiteli genç hayatı hep birlikte durdurmaya çağırdı. Genel boykotlarını alanlardan haykırarak fakültelerinde örgütlerken emekçilere ve halka seslendiler; ‘Genel grev, genel direniş diye. Gelin bu düzeni hep birlikte değiştirelim, hayatı hep birlikte durduralım, Denizlerden aldığımız mirasla bu düzenden alacağımız yeni bir hayat var diye haykırdılar.’ Bugün 3 Fidandan devraldığımız o mücadele bayrağını daha ilerilere taşımanın, bulunduğumuz her alanda yalnız değil birlikte, söz bizim olana kadar yürüteceğimiz mücadelenin sözünü tekrardan vereceğimiz gündür” dedi.

Deniz’in mezarı başında konuşan Emek Gençliği MYK üyesi İrem Taçyıldız, “Deniz Yusuf Hüseyin.. Bağımsızlık demokrasi ve sosyalizm mücadelesi yolunda canlarını verdiler. Amerika’nın 6. Filosuna karşı, emperyalist savaş örgütü NATO’ya karşı ‘tam bağımsız Türkiye’ diyerek yürüdüler idam sehpasına. 12 Mart darbecileri sandılar ki; emperyalizme, savaşa, faşizme karşı yiğitçe dövüşen bu 3 genci idam ederse mücadeleyi kökünden kazırlar. Ama yanıldılar. Şimdi bizler onların yolundan yürüyüp gelen bir gençlik örgütünün, Emek Gençliği’nin saflarında mücadele ateşini harlamaya devam ediyoruz. Onların idamından 53 yıl sonra dahi mezarı başında buluşup mücadelelerini büyüteceğimize dair söz veriyoruz” diye konuştu.

İktidarın ortaya koyduğu ekonomi programlarıyla sermayedarlara daha fazla kârı pay ederken işçilerin, emekçilerin payına ise daha fazla yoksulluk, sefalet kaldığına dikkat çeken Taçyıldız; “Eğitime ayrılan bütçe her geçen gün eriyor. Nitelikli eğitim koşulları sağlanmıyor. Bugün Türkiye gençliğinin yüzde 40’ı okurken çalışıyor. MESEM programı ile çocuk işçilik yasallaştırılıyor. Nisan aynının ilk 2 haftasında dahi 4 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ancak Mehmet Şimşek çıkıp ‘Türkiye ekonomisini istikrara kavuşturmak için hazırladığımız program yolunda gidiyor’ diyor.”

“Gençlik ‘Hükümet istifa’ talebiyle her alanı mücadele alanına çevirdi”

Gençliğin 19 Mart’ta demokratik bir ülke için ‘hükümet istifa’ talebiyle kampüslerden sokaklara her alanı mücadele alanına çevirdiğini hatırlatan Taçyıldız, “Düzen siyasetinin açmazlarını gördü, sınırları egemenler tarafından çizilen siyasetin dışında bir siyaset için bir araya geldi. Ders boykotlarında, forumlarda, eylemlerde buluştu. Yetmedi, 19 Mart’ta estirdiği mücadele rüzgarını 1 Mayıs’ta  işçi sınıfının safında bir araya gelerek güçlendirdi. Bu rüzgar egemenleri öyle bir korkuttu ki, yüzlerce genç gözaltında alındı. Onlarcası halen tutuklu. Korkuyorlar egemenliklerine zeval gelir diye korkuyorlar, Değişim isteyen birlerin binler olduğunu gördüler çünkü 19 Mart’ta. Ancak buradan söyleyelim, korktuklarınızın başınıza geleceği günler yakındır. İktidar her ne kadar gizlemeye çalışsa da bugün yaşananlar bir düzen sorunudur. Ve ancak Denizlerin ortaya koyduğu gibi başka bir düzenin mücadelesiyle ortadan kalkacaktır” dedi.

“Bu çürümüş düzeni ortadan kaldıracağız”

Taçyıldız şöyle devam etti: “Bizler dünya halklarının kaderini savaşla, yoksullukla tayin etmeye çalışan emperyalistlerin; gençliğin yaşamını sermayenin ucuz işgücü ihtiyacıyla kuşatarak yaşamlarını elinden alan sermayedarların; onların egemenliğini garanti altına alan, onlara karşı mücadelenin kırıntısını dahi baskı ve yasaklarla silip süpürenlerin at koşturduğu bu çürümüş düzeni ortadan kaldıracağız. Deniz’in Yusuf’un Hüseyin’in bıraktığı mücadele mirasını büyüteceğiz. Sizler bizim mücadelemize yenileceksiniz, Denizleri idam ederek devrim ve sosyalizm ateşini söndürmeye çalışan 12 Mart darbecileri gibi tarihe gömüleceksiniz.”

Anmada konuşan EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, “53 yıl önce, Deniz, Yusuf, Hüseyin bu ülkede tam bağımsız, demokratik bir Türkiye istedikleri için; Kürt halkının eşit koşullarda bir arada yaşaması, işçi sınıfının sömürüsüz, baskısız bir hayat sürmesi için mücadele ettiler. 12 Mart cuntacıları, darbeciler; Denizleri, Yusufları, Hüseyinleri idam ederek onların mücadelesini engelleyebileceklerini sandılar.. Ama biraz önce genç yoldaşımızın da ifade ettiği gibi; idamlarla bizi susturmaya, korkutmaya çalışanlar, bu mücadeleyi engellemeye çalışanlar yanıldılar. 19 Mart’ta, İstanbul Üniversitesi’nde polis barikatını yıkarak Beyazıt Meydanı’ndan Saraçhane’ye on binlerce deniz aktı. Ankara’da, ODTÜ’de, Hacettepe’de, Ege Üniversitesi’nde, Türkiye’nin dört bir yanında gençlik Deniz oldu, Hüseyin oldu, Yusuf oldu; meydanlara taştı.Ve bugün, burada bir kez daha yoldaşlarımızın huzurunda onlara şunu ifade etmek istiyoruz: Devrim ve sosyalizm mücadelesi başarıya ulaşana kadar mücadelemiz kesintisiz bir biçimde devam edecektir” diye konuştu.

“Denizlerin mücadelesi; barış ve demokrasi isteyenlerin ellerinde dalgalanıyor”

Aslan, “Denizlerin mücadelesi, Tüpraş işçilerinin elinde. Yozgat’ta traktörleriyle yürüyen, yolları kapatan çiftçilerin elinde. Denizlerin mücadelesi, İzmir’de Temel Conta işçilerinin onur ve haysiyet mücadelesinde. Denizlerin mücadelesi, bugün Türkiye’nin dört bir tarafında devam eden Antep’teki tekstil işçilerinin mücadelesinde. Yoldaşlarımızın mücadelesi; saray rejiminin, tek adam iktidarının grev yasaklarına karşı, o grev yasağını yırtıp atan metal işçilerinin elinde dalgalanıyor. Ama bu ülkedeki saray rejimi, tek adam iktidarı, emperyalistlerle ve Siyonist İsrail’le işbirliği yapmaya devam ediyor. Bugün Gazze’de, Filistin’de, Ortadoğu coğrafyasında, Denizlerin mücadelesi; oradaki halkların emperyalizme, işbirlikçilerine, Siyonist İsrail’e karşı bayrak bayrak dalgalanıyor. Bugün Denizlerin mücadelesi; Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesinde dalgalanıyor. Denizlerin mücadelesi; bu ülkede barış ve demokrasi isteyenlerin ellerinde dalgalanmaya devam ediyor” diye konuştu.

Sermaye iktidarının Orta vadeli planının, Türkiye işçi sınıfına ve emekçi halklarına ölümden, sefaletten, yoksulluktan başka bir şey ifade etmediğini vurgulayan Aslan, “Milyonlarca işçi, milyonlarca emekçi açlık sınırının altında bir ücretle yaşamak zorunda kalıyor.Çocuklarımız, MESEM projeleri kapsamında atölyelerde katlediliyor. ÇEDES projeleriyle, gerici bir eğitim sistemi ilkokuldan ortaokula, liselere kadar; tarikatlarla, cemaatlerle hayata geçirilmeye çalışılıyor. Üniversiteler adeta abluka altında, bilim yuvası olmaktan çıkmış durumda. Yine seçme ve seçilme hakkımız elimizden alınıyor. Halkın özgür iradesiyle seçtiği belediye başkanları görevden alınarak yerlerine kayyumlar atanıyor” dedi.

“Bu barbarlık düzeni, bu saray düzeni eninde sonunda yıkılacak”

Yargı sopasıyla; gazetecisinden siyasetçisine, muhaliflerine kadar herkese her gün yeni operasyonlar düzenlendiğini hatırlatan Aslan, İstanbul İl başkanımız Sema Barbaros 80 günü aşkın süredir keyfi ve hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutuluyor.Bu zulüm politikaları, bu barbarlık düzeni, bu saray düzeni eninde sonunda yıkılacak. Bundan hiçbir kuşkumuz, hiçbir kaygımız yok. Tıpkı 19 Mart’ta sokaklara çıkan milyonlar gibi yine caddeleri, yine sokakları dolduracağız. Fabrikalarda, atölyelerde, hastanelerde, okullarda mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

“İşçi sınıfının iktidarını hep birlikte kuracağız”

Aslan şöyle devam etti: “İşçi sınıfına çağrımızdır: Sınıfsız, sömürüsüz bir dünyayı kurmak için; bağımsız, demokratik, özgür bir Türkiye kurmak için; işçi sınıfının örgütlü bir biçimde, partisiyle bu düzeni yıkarak kendisi için bir düzen kurması mümkündür. O yüzden, 19 Mart’tan beri sokaklarda, meydanlarda, üniversitelerde gözünü budaktan sakınmayan genç yoldaşlarımız; işçi sınıfının örgütlenmesi için gece demeden, gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz.

Denizlere, Yusuflara, Hüseyinlere, Erdallara, İmranlara, Kenanlara, Şeref Aydın’a, Erol yoldaşımıza, daha ismini sayamadığımız bütün devrim şehitlerine sözümüzdür:Türkiye’de işçi sınıfını örgütleyerek, onun bağımsız politik mücadelesini büyüterek, partimizin etrafında devrim ve sosyalizm mücadelesini büyüterek, bu kapitalist barbarlık düzenini yıkarak; yepyeni bir düzeni, sosyalizmi hep birlikte kuracağız. İşçi sınıfının iktidarını hep birlikte kuracağız.”

Anma programı Denizlerin avukatı Halit Çelenk’in mezarına yapılan ziyaret ardından sona erdi.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor