DEPREMİN ÖTEKİ YÜZÜ DE MİSİS HANI’NI YOK EYLEDİ

Can kaybı, mal kaybı, huzur kaybı gibi insan yaşamını alt-üst edebilen deprem felâketinin bir diğer yüzü de asırlara meydan okumuş kültür miraslarımıza da saldırıda bulunması. Jeoloji uzmanları özellikle Adana için o kadar çok uyarıda bulunuyor ki, konudan bir türlü ayrılamıyoruz. Düşündüm; dedim ki; “Öyle bir yazalım ki içinde hem deprem olsun, hem de kültürel bilgi olsun.” Bu düşünceyle giriştim ve zaten yıkıkken 1998 depremiyle yerle bir olan Misis Kervansarayını geçmişiyle yazmaya karar verdim.

 

Depremden sadece iki veya üç ay önce Misis Köprüsünün Güney ucundaki kalıntılarına gidip birkaç fotoğraf çekmiştim. Aynı gün, bu, bir zamanlar ihtişamlı olan yapıdan sayısız taşların çevredeki inşaat veya duvarlarında kullanılmış olduğunu görüp üzüldüm. 27 Haziran 1998 günü, buraya çok yakın uzaklıktaki Aptioğlu’nda boy gösterdi deprem. Tekrar gittiğimde, ne yazık ki halen durmakta olan yapı segmentleri de büyük zarar görmüştü.

 

KERVANSARAY’IN

MAZİSİNE BAKTIK

 

İyi bir alışkanlık, çoook eski yapılara tarih düşülmüştür. Tarih düşmek, o eserin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığını, biraz da övgüyle belirten yazıtın hazırlanmasıdır. Adana Müzesinde 903 numarayla kayıtlı yazıt (kitabe) kervansarayın kapısındaymış bir zamanlar.

 

Önce mevcut halini, mısraların diziliş sırasıyla okuyalım, ardından günümüz diliyle anlatalım:

 

“Cenâb-ı Hazret-i Sultan-ı Gâzi dâme mansûrâ

Reh-i beyt-i harâma bir bina ördi ne muhkem ne

Muheyyâ kıldı huccac u guzâta bile acep han kim

Sarâ-yı Behçet-efza-yı vatan…..(kırılmış, eksik)

Suâl idince târihın aceb mülk eyleyüb Nutki

Didi Sultan Muhammed Han yaptı, cây ola emne.

1072 (1661)”

 

Anlaşılıyor ki, dizeler Nutki adlı bir şair tarafından yazılmış.

 

Günümüz diliyle anlatmaya çalışalım:

 

“Her zaman muzaffer olan Sagıdeğer Hazreti Gazi Sultan, Mekke yolunda ne sağlam bir bina kurdu. Öyle ki, (Bununla) Hacılar ve gazilere can verdi (rahatlattı), vatanın güzelliğini arttıran muhteşem bir saray…

Tarihi sorulunca, Nutki “Yeri güvende olsun, Sultan Mehmet yaptı” dedi. 1661 (Sultan 4’üncü Mehmet zamanı).”

 

EVLİYA ÇELEBİ’DEN

DE DİNLEYELİM Mİ?

 

Ufak-tefek abartıları ve tatlı diliyle pek çok kültür mirasını anlatan Evliya Çelebi Misis Kervansarayı hakkında şu bilgileri veriyor: “…ve nice yüzyıl bu hal üzre, cisir başında ancak küçük bir han var idi. Badehu, Sultan Mehmet Han-ı Rabî, Köprili Mehmed Paşa’ya emr idüp cisrin karşu cânibinde kal’a misâl bir han inşâ itmişdür  kim yüz yirmi ocakdur ve mütekaddem köhne hanı dahi ana ilhak idûp, mihmanhane-i kebir olmuşdur ve bu kal’a içre vüzera ve vükelâlara mahsus müteaddid hücreler ve hâremhaneler bina olunmuşdur.”

 

Anlaşılır gibi de olsa, biz yine günümüz diliyle tekrar edelim:

 

“…ve nice yüzyıl, bu haliyle, köprü başında ancak küçük bir han vardı. Sonrasında, Sultan Dördüncü Mehmet Han, Köprülü Mehmet Paşa’ya emrederek köprünün karşı yanında kale gibi, yüz yirmi ocaklı (bölmeli)  bir han yaptırdı ve önceki eski hanı da buna ekleyerek büyük bir misafirhane oldu ve bu kale içinde vezirler ve bakanlar için çok hücrelerr ve aile yerleri yapılmıştır.”

 

Çelebi’nin dile getirdiği eski hanın, Selçuklular zamanında, Misis Köprüsünden geçen kervanların dinlenmesi için yapıldığı tahmin edilmekte.

 

ÇARŞAMBAYA: Kervansaray içindeki diğer yazıt ve Deprem

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor