“DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE, YAŞLILARIN, EMEKLİLERİN SORUNLARI POLİTİKTİR”

Emekliler Dayanışma Sendikası 15 Haziran Uluslararası Dünya Yaşlılara Şiddet, İhmal ve Sulistimali Farkındalık Günü kapsamında İnönü Parkı’nda açıklama yaptı. Açıklamayı sendika adına Nevin Bektaş okudu. Bektaş, “Emniyet görevlileri, sağlık çalışanları, ulaşım hizmetleri çalışanları, kamu personelleri yaşlılara negatif ayrımcılık ve şiddet konusunda eğitilmelidir. Dün olduğu gibi bugün de, yaşlıların, emeklilerin sorunları politiktir. Yoksulluk şiddeti başta olmak üzere her türlü şiddete ihmal ve suistimale karşı mücadele etmek gerektiği fark edilmeli ve gereği yapılmalıdır” dedi.
HABER: CANSU ERSOY
ADANA (BÖLGE)-Emekliler Dayanışma Sendikası ‘15 Haziran Uluslararası Dünya Yaşlılara Şiddet, İhmal ve Sulistimali Farkındalık Günü’ dolayısıyla açıklama gerçekleştirdi. Açıklamayı yapan Nevin Bektaş, “Emekliler Dayanışma Sendikası olarak yaşlılığın güvencesi olan emeklilik hakkımız için mücadele ederken, yaşlılarımızın sorunu da bizim sorunumuz diyoruz. Çünkü insan yaşamı bir bütündür. Çocukluktan yaşlılığına kadar her dönem değerlidir. Çalışma yaşamından sonrasını yok saymak: Emeğin hakkını inkar etmek. Çalışanları sermaye biriktirme aracı olarak görmek. Emekliyi yaşlıyı ekonomiye yük görenlerin, yok sayanların tarafına düşmek demektir” dedi.
Bektaş, “Bizler dünün çalışanı bugünün emeklileri olarak işçi sınıfının bir parçasıyız. Dünü unutmadık! Yarınımızdan vazgeçmiyoruz. Bugün aynı zamanda Türkiye İşçi Sınıfı Mücadelesinde aşılamamış bir tarihin yıl dönümündeyiz. 15-16 Haziran’ı yaratarak tarihe not düşenleri. Şanlı direnişleriyle onur duyduğumuz işçi kardeşlerimizi saygıyla, sevgiyle minnetle anıyoruz. Çeşitli çevrelerin kamuoyunda, medyada ifade ettiği gibi genç bir toplum değiliz. Yüz kişiden on kişimiz altmış beş yaşın üzerinde. Altı milyon ailede bir veya iki emekli yaşlı insanımız var” dedi ve nüfusun hızla yaşlandığı günümüz Türkiye’sinde devletin artık yaşlıların sorunlarını görmezden gelmek yerine kabul ederek bilimsel temelde çözüm üretmesi gerektiğinin altını çizdi.
“YAŞLILARIN HAYATI DEĞERLİDİR”
Küreselleşmeci politikaların yeniden yapılandırma, değişim ve dönüşüm sürecinde olduğundan bahseden Bektaş, “Eşitsizliğin gelir dağılımındaki adaletsizliğin yoksullaştırdığı insanları yönetmek, yönlendirmek için kullanılan yöntem sel araçlar, seçim zamanlarında geçici çözüm oldu, sonrasında sorunlar çeşitlenerek artarak devam etti. Ekonomik sosyal anlamda gerici bir tutum olan bu uygulamalar insanlarımızı mağdur etti. Muhtaç duruma düşürdü. Yaşlılarımızın beşte biri yoksul, üçte biri teknolojiden mahrum durumda. Yaşlıların hayatı değerlidir. Herkes gibi beslenme, barınma, sağlık ve bakım hizmeti alma, güvenli çevrede yaşama, toplumsal yaşamda ayrımcılığa uğramadan yaşama hakları vardır” diye aktardı.
“2006 YILINDAN BU YANA DA 15 HAZİRAN ‘DÜNYA YAŞLILARA ŞİDDET, İHMAL VE SUİSTİMALİ FARKINDALIK GÜNÜ’ OLARAK İLAN EDİLDİ”
Bütün kaynakların sermayeyi büyütmek için kullanılmasına yarayan politikaların, tüm dünyada yaşlıların yaşama hakkını tehdit eder noktaya getirdiğine vurgu yapan Bektaş, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Dünya Sağlık Örgütü bu durumu, 2002 yılında, Uluslararası Yaşlı İstismarının Önlenmesi Toronto Deklerasyonu ile tanımladı. 2006 yılından bu yana da 15 Haziran ‘Dünya Yaşlılara Şiddet, İhmal ve Suistimali Farkındalık Günü’ olarak ilan edildi. Bizde yaşlılarımıza saygı duyuyoruz” demek, onların rahat ve huzurlu yaşadığı anlamına gelmiyor. Bilinçli veya bilinçsiz yaşlılara şiddet ihmal ve suistimain boyutu çok büyük! Yaşlıların sağlığını bozuyor, sakat bırakıyor, hayatını karartıyor. Bu bizleri insan olarak inciten aşağılayan, toplum olarak vicdanımızı sızlatan bir durumdur. Aile içi şiddet sağlığı tehdit ediyor, toplumsal bağları zayıflatıyor. Bütün bireyleri etkiliyor en çok da kadınlar, çocuklar ve yaşlılar etkileniyor. Yoksul ve yaşlı kadınlar daha da çok etkileniyor. Fiziksel şiddet, ilgilenmeme, ihtiyaçların giderilmemesi, aşağılanma, küçümseme, yalnızlığa terk etme gibi duygusal şiddet, öte yandan yeterli hijyen, beslenme, bakım koşullarının bilerek sağlanmaması, gelirine el konulması, sahip olduğu mal ve mülkün elinden alınması ve fiziksel koşulların uygun olmadığı mekanlarda yaşamaya zorlanması, bir yandan da sağlık hizmetlerinden yararlanmasının önlenmesi gibi ekonomik şiddet her geçen gün daha da artıyor.”
“DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE, YAŞLILARIN, EMEKLİLERİN SORUNLARI POLİTİKTİR”
Bektaş, “Sadece aile içinde değil, kamu kurumlarında, bakım evlerinde, hastanelerde, bankalarda, ulaşım araçlarında, sokaklarda, şiddete ve negatif ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Yaşlı istismarını geçim kaynağı yapan çetelerin sayısı artıyor. Yaşlanma Çalışmaları Derneğinin araştırmasında 2021 Ocak ayında şiddet gören, istismar edilen ve ihmale uğrayan yaşlıların sayısı 133. Şubat ayında 139 ve Mart ayında 155 olmuş. Bunların yarısı yaşamını yitirmiş ve çoğunluğu yoksul yaşlılar. Araştırmalar, şiddetin korku, utanç gibi nedenlerle gizlendiğini ve kadınların daha fazla şiddete maruz kaldığını gösteriyor. 10 yaşlıdan 9’u psikolojik, 3’ü fiziksel şiddetin yaşamlarının parçası haline geldiğini belirtiyor. Kentsel ortamda değişen yapılaşma ve yaşam biçimlerine bağlı olarak yaşlı bireylerin sürekli değişen dönüşen kent dinamiğine uyum sağlama çalışmaları, yaşlıları fiziksel, sosyal, ekonomik, psikolojik birçok sorunla karşı karşıya bırakıyor. Belediyeler, adaletli ve hakkaniyetli bir yaklaşımla ayrımcılık yapmadan hizmet sunmalı yasal sorumluluklarını yerine getirmelidir. Kenti mekânsal anlamda güvenli, sağlıklı, yaşanabilir hale getirebilmeliler. Belediyeler, yaşlı bakım hizmeti ağı kurmalıdır. Yaşlıların aktif ve sağlıklı yaşlanmalarını sağlayacak yaşlı dostu kentler yaratılması için çalışmalıdır” dedi ve konuşmasına şu cümleleri kullanarak son verdi:
“Emniyet görevlileri, sağlık çalışanları, ulaşım hizmetleri çalışanları, kamu personelleri yaşlılara negatif ayrımcılık ve şiddet konusunda eğitilmelidir. Dün olduğu gibi bugün de, yaşlıların, emeklilerin sorunları politiktir. Yoksulluk şiddeti başta olmak üzere her türlü şiddete ihmal ve suistimale karşı mücadele etmek gerektiği fark edilmeli ve gereği yapılmalıdır. Toplumsal yaşamda sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı yeniden hakim kılmak durumundayız. Bugün için huzur gelecek için güvence anlamında buna acil ihtiyacımız var. Bugünkü ekonomik sosyal politikalar, demografik değişiklikler, iktidarların yaşlılara yaklaşımı ve toplumun değer yargılarındaki bozulmalar, yaşlılarımızın sorunlarını artırmış yaşam koşullarını ağırlaşmıştır. Bunun fark edilmesi, ekonomik, sosyal, fiziksel daha iyi koşullarda aktif ve sağlıklı yaşamaları için sorunlarının çözülmesi hepimizin sorumluluğudur. Yaşlılara resmi ve toplumsal bakış açısı değişmelidir. Merkezi ve Yerel İdareler, Belediyeler, yaşlıların ve emeklilerin sorunlarının, günü kurtaracak, durumu idare edecek bir yaklaşımla çözülmediğini, artarak devam ettiğini görmelidir. Yoksulluğu yönetmekten vazgeçilmelidir.
Demokratik kitle örgütlerini, sendikaları, meslek örgütlerini, vakıfları, siyasi partileri ve toplumun bütün kesimlerini, yaşlıların yok sayılmasına ve yaş ayrımcılığına, ihmal ve suiistimal edilmesine, şiddete uğramasına karşı çıkmaya ve duyarlı davranmaya davet ediyoruz. Yaşamın her alanında ihmal, suiistimal, şiddet üreten politikaları yürüten siyasilerin ve siyasetlerinin yakın takipçisiyiz. Sorunlarımızı dile getirmeye, çözüm aramaya, yetkililere görev hatırlatmaya devam edeceğiz.”