EBEDİ ŞEF YURT GEZİLERİNİ ADANA’MIZDA NOKTALIYOR

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Atatürk, doktorların ısrarına karşın gücünü zorlayarak da olsa çalışmalarını sürdürüyordu. Bu arda, örnek tarım işletmeciliğini öğretmek ve yaymak amacıyla kendi adına kurdurduğu çiftlikleri devlete bırakmak için gerekli gördüğü temasları yaptı. 5 Aralık 1937’de Başbakanlığa yazdığı mektupla hepsini hazineye bıraktı. Devir işlemlerini bizzat takip etti ve evrak tamamladıkça imzalayıp amacına ulaştı.
HASTALIĞINI GİZLEMEK HİÇ DE KOLAY DEĞİLDİ
Rahatsızlık her gün biraz daha zorlamaktaydı. Buna rağmen, Reis-i Cumhurluk sorumluluğunu sonuna kadar taşımaktan çekinmiyordu. Hekimlerin kesin dinlenme önerilerini de neredeyse hiç dikkate almıyordu. Elbette bu inadın arkasında yine vatan ve millet adına fedakârlık vardı. Çünkü içeride ve dışarıda süregelen “Hasta” söylentileri yayılmaktaydı. Halbuki, başta Hatay Konusu olmak üzere, içeride ve dışarıda ülke geleceğini ilgilendiren önemli konular vardı. Özellikle Hatay ciddiyetini arttırmış, diplomatik gelenek sınırlarını aşmıştı.
19 MAYIS TÖRENİ ARDINDAN ÖMERSİN VE ADANA GEZİSİ
Doktorlar uygun görmedi ama telkin ve ısrarları dinlemeden 19 Mayıs 1938 törenlerine katıldı. Yetmedi, aynı gün, törenden sonra trene atlayıp Mersin Adana yolculuğuna çıktı. Amacı, başta Fransa olmak üzere, bazı ülkelerin dikkatini çekmekti. Mersin’de kaldığı 3 gün içinde askeri geçitleri takip etti. Askeri erkânla ayrıntılı görüşmelerde bulundu.
23 Mayıs’ta Adana’ya geldiğinde ıstırabı dayanılacak gibi değildi. Ertesi gün askerlerin geçidini izlerken güçlükle ayakta durduğu belli oluyordu. Sandalye teklif ettiler, kabul etmedi. Doğrusu, Mersin-Adana gezileri etkisini çabuk göstermiş ve Hatay sürecinde ibreyi bize doğru çevirmişti.
SON YURT GEZİSİNİ ADANA’YA YAPMIŞTI
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Adana’da fazla kalamadı. Doktorların önerisiyle trene geçip Ankara’ya döndü. Aynı gün, İngiltere’den beklenen Savarona Gemisi de İstanbul’a ulaştırılmıştı. Doktorlar, Ulu Önderin sağlığından duydukları endişeyi Başbakan Celâl Bayar’a bildirdiler. Bayar’ın ve doktorların ısrarı ile, dinlenmek üzere İstanbul’a gitmeyi kabul etti ve 27 Mayıs’ta Ankara’dan ayrıldı…
YARIN: CELÂL BAYAR ANLATIYOR
DOLMABAHÇEDE SON 30 GÜN
“DOKTORLAR RAPORU”NDAN
(DÜNDEN DEVAM)
27 EKİM 1938: Vaziyet aynı. Salih Bozok, Hasan Rıza Soyak’la ziyarette bulundu.
28 EKİM 1938: Durum aynı. Ziyaret yok.
29 EKİM 1938: Hafif âraz-ı asabiye (sinir krizi). Ziyaret yok.
30 EKİm 1938: Kay ettiler (kustular). “Aman dil” kelimelerini tekrar ediyor. (*)
31 EKİM 1938: Geceyi rahat geçirdiler. Derece 36.5-36.8 . Tansiyo 18-22. Nabız 78-86. Doktorlar yanında.
1 KASIM 1938: Durum aynı. Ziyaret yok.
2 KASIM 1938: Durum aynı.
3 KASIM 1938: Doktorların hepsi tekrar muayene ettiler.
4 KASIM 1938: Başvekil Celâl Bayar 12 Dakika yanlarında kaldılar.
5 KASIM 1938: Hafif inleme var. 6 saat kadar fasılalı (aralıklı) uyudular. Bütün bayanlar hep birlikte ziyaret ettiler, 20 dakika yanlarında kaldılar.
6 KASIM 1938: Saat 10:30’da bütün doktorların hepsi muayene ettiler.
7 KASIM 1938: Bu gece ancak fasılalı olarak bir saat kadar uyuyabildiler.
8 KASIM 1938: Gece ikiden sonra hafif bir unutkanlık hali görülmüştür. Gece yarısına kadar sakin uyumuşlardır. Bulantı, kusma âraz-ı asabiye. Derece 36.8, Nabız 78-94, tansiyon 16. Ziyaret yok.
9 KASIM 1938: Gayri ihtiyari (istem dışı) hareketler azaldı. Sık sık öksürük. Balgam yok. Koma hali var. Doktorlar nöbette.
10 KASIM 1938: Saat 00:05 Sonda ile 140 cc idrar alındı. Saat 02:00 yarım balon oxygene (oksijen) verildi. Saat 02:45: 1 cc huile camphre. Saat 03:30 Fasıla ile (aralıklı) oxygene. Saat 06:25 çok yumuşak teneffüs. Saat 06:45: 1 cc huile camphre, saat 08:05 1 cc huile camphre, serum glycose irot, 500 cc. Saat 08:25 verit dahiline +1/8 auabaine. Saat 08:30 500 cc serum glycose. Saat 09:05: Vefat etmişlerdir.
Prof. Mim Kemal
Dr. Akil Muhtar
Dr. Neşet Ömer İrdalp
- Reşat Belger
Dr. H. Diker
Dr. Abrevaya
