Eğitimdeki geleceğimiz tehdit altında

RÖPORTAJ: Yener EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) – EÄŸitimciler BirliÄŸi Sendikası (EÄŸitimBirSen) ve Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Adana Åžube BaÅŸkanı Mehmet Sezer’den, pandemi sürecinde aksayan eÄŸitim sistemiyle ilgili görüşlerinin yanı sıra; öğretmenlerin son durumları hakkında bilgiler aldık. 

EĞİTİM-BİR-SEN TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SENDİKASI OLARAK UZUN YILLARDIR GENEL YETKİLİ SENDİKA OLMA ÖZELLİĞİNİ TAÅžIYOR. SİZ DE ADANA’DA ÜÇ DÖNEMDİR BAÅžARIDAN BAÅžARIYA KOÅžUYORSUNUZ. BİZE EĞİTİM-BİR-SEN’DEN BİRAZ BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ? BU BAÅžARININ SIRRI NEDİR?

Sözlerime başlamadan önce Adanamızın gündemine dair önemli düşüncelerini ilgiyle takip ettiğim Bölge Gazetesi’ne ve şahsınıza teşekkür ediyorum Yener Bey. Türkiye’nin zor yıllarında, medeniyet değerlerimizin ruhuna uygun ve Anadolu irfanıyla bezeli bir anlayışla eğitimci, şair ve yazar Mehmet Akif İnan ve arkadaşları tarafından 14 Şubat 1992’de, eğitim çalışanlarının haklarının ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi, yasakların kaldırılması, özgürlük alanlarının genişletilmesi amacıyla kurulan Eğitim-Bir-Sen’in birlerle başlayan sendikal yürüyüşü, Hakka ve haklılığa dayanan gücüyle 2011’de zirveye çıkmıştır. O günden bu güne Eğitim-Bir-Sen, eğitim çalışanlarının genel yetkili sendikasıdır. Bugün 500 bine yaklaşan üyesiyle Türkiye’nin en büyük sendikası ve emek örgütü olmuştur. Aynı zamanda bir vefa hareketi olarak tanımladığımız Eğitim-Bir-Sen, başarılarla dolu geçmişi, umut verici gelecek vizyonuyla kuruluş ilkeleri doğrultusunda hak, emek ve özgürlük mücadelesini, birlik ve kardeşlik yolculuğunu sürdürmektedir.

NEREDEYSE 1 YILDIR ÖĞRENCİLER VE ÖĞRETMENLER DOLAYISIYLA VELİLER ZOR BİR SÜREÇ YAŞIYOR. SALGIN HASTALIK NEDENİYLE MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI GEÇTİĞİMİZ YILIN MART AYINDAN İTİBAREN UZAKTAN EĞİTİM SİSTEMİNE GEÇTİ. NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ BU SÜRECİ? BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Sizin de söylediÄŸiniz gibi bu süreç elbette ki öğrencilerimizi de velilerimizi de fazlasıyla etkiledi ancak en çok öğretmenlerimizi etkiledi. Her ÅŸeyden önce kimi zaman kendi çocuklarından bile öncelediÄŸi öğrencilerinden ayrı kaldılar. Onlarla bir araya gelememek, koridorlarında çocuk cıvıltılarının yankılandığı okullarına gidememek, evde dört duvar arasında zaman geçirmek inanın hiç iç açıcı bir ÅŸey deÄŸil. Öğretmenlerimizle ne zaman konuÅŸsam hepsinden aynı ÅŸeyi sözleri duyuyorum. ’’BaÅŸkanım, okulumuzu da öğrencilerimizi de çok özledik” diyorlar. Bütün zorluklara raÄŸmen Öğretmenler evini sınıfa dönüştürmüş, online olarak derslerini yapmaya devam etmiÅŸlerdir. Öğretmenler alınan tedbirler doÄŸrultusunda kendilerine verilen her görevi en iyi ÅŸekilde ifa etmekte, sabahtan akÅŸama kadar boÅŸluk oluÅŸturmadan online derslerine devam etmektedirler. Bu haliyle okulların kapalı olması en çok eÄŸitimcilerin iÅŸini zorlaÅŸtırmakta, aynı zamanda streslerini de artırmaktadır. Uzaktan eÄŸitime eriÅŸimdeki fırsat eÅŸitsizliÄŸi, öğrencilerde oluÅŸan öğrenme kayıpları, yaÅŸanan sürecin okul terklerine neden olma kaygısı, uzaktan eÄŸitimdeki aksaklıkların kademeler arası geçiÅŸte mevcut öğrencilerin aleyhine olacak olması, ölçme/deÄŸerlendirme konusunda oluÅŸacak handikaplar ve çok daha fazla sorun öğretmenleri müşkül durumda bırakmakta, süreç geleceÄŸimizi tehlikeye atmaktadır. Bazılarının söylediÄŸi gibi bu sürecin karar alıcısı/sorumlusu öğretmenler deÄŸildir. Öğretmenler olsa olsa yaÅŸadığımız sürecin en büyük maÄŸdurudurlar. Bu vesileyle bir kez daha yineliyoruz. Birçok ülkede olduÄŸu gibi gerekli tedbirler alınmalı ve yüz yüze eÄŸitim öncelenmelidir.

ÖRGÜN EĞİTİME GEÇİŞLE İLGİLİ BİR TAKVİM VAR MI? İKİNCİ DÖNEM İÇİN ÖRGÜN EĞİTİM KARARI VERİLEBİLİR Mİ?

Her ÅŸeyin başında ÅŸunu söylememiz lazım biz gerekli tedbirler alınarak bir an önce örgün eÄŸitime geçilmesini istiyoruz. Bununa ilgili de gerek Genel Merkezimiz gerekse biz konunun muhataplarıyla sürekli iletiÅŸim halindeyiz. Okulların açılması bizim birinci önceliÄŸimiz ve dileÄŸimiz ancak yaÅŸadığımız zorlu süreç de malum. Bu süreçte tek bir öğrencimizin de, öğretmenimizin de, eÄŸitim çalışanımızın da en ufak bir ÅŸekilde zarar görmesini istemeyiz. O yüzden gerek Bilim Kurulumuzun gerek Milli EÄŸitim Bakanlığımızın aldığı kararlarla ilgili bizler de zaman zaman görüşlerimizi ifade ediyoruz. Bütün dünyada olduÄŸu gibi ülkemizde de aşılamalar baÅŸladı. Dolayısıyla bu sürecin çok uzamayacağını düşünüyorum.  CumhurbaÅŸkanımız da geçtiÄŸimiz gün kısıtlamaların kademeli olarak kaldırılacağına dair açıklama yaptı zaten. Bizim arzumuz ikinci eÄŸitim öğretim dönemi ile birlikte örgün öğretime geçiÅŸ yapılması. Umarız gerçekleÅŸir.

GÜNDEM SALGIN HASTALIĞA ENDEKSLENİNCE EĞİTİMCİLERİN YAŞADIĞI DİĞER SORUNLAR SANKİ ÖTELENMİŞ GİBİ GÖZÜKÜYOR AMA HALA ÇÖZÜLMEYEN BAZI SORUNLAR OLDUĞUNU BİLİYORUZ. EĞİTİM-BİR-SEN BU SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN NELER YAPIYOR?

Biliyorsunuz öğretmen istihdamında kadrolu, sözleÅŸmeli, ücretli vb. gibi farklı modeller uygulanıyor. Bu modellerden bir an önce vazgeçilmeli ve tüm öğretmen atamaları kadrolu bir ÅŸekilde yapılmalıdır.2021 yılı atama takviminde yer almasını istediÄŸimiz 60 bin öğretmenin ataması kabul edilir ve gerçekleÅŸtirilirse öğretmen açığında çok büyük bir düşüş yaÅŸanacaktır. SözleÅŸmeli öğretmenlerimizin acil çözüm bekleyen parçalanmış aile durumuna son verilmeli, aileler kavuÅŸturulmalıdır. Mülakatla atama yönteminden vazgeçilmelidir. CumhurbaÅŸkanlığı ikinci 100 Günlük Eylem Planı’nda ve 2023 EÄŸitim Vizyonu Belgesi’nde yer verilen 3600 ek gösterge, tüm kamu çalışanlarını kapsayacak ÅŸekilde bir an önce hayata geçirilmelidir. Öğretmene haftada birden fazla nöbet görevi verme ve mesai dışı zorunlu mesleki çalışmalara katılma gibi angaryalara son verilmelidir. Okulların temizlik, güvenlik, kırtasiye, bakım-onarım, hizmetli gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayacak, eÄŸitimcileri velilerle karşı karşıya gelmekten kurtaracak, yöneticilerin okulun esas iÅŸlerine yoÄŸunlaÅŸmalarına imkân saÄŸlayacak okul bütçesi uygulamasına bir an önce geçilmelidir. Biz buna; ‘Okullarda Belediye Modeli’ diyoruz. Nasıl ki belediyeler nüfusa göre bütçeden pay alıyorsa okullar da öğrenci sayısına göre bütçeden pay alsın böylece her sene ‘karne parası’ ya da diÄŸer adlar altında veliler ile okul idarecilerini karşı karşıya getiren sorunlar da, aidat problemleri de ortadan kalkar. Biz diyoruz ki; “MesleÄŸimiz daha fazla örselenmesin, ÅŸiddete çözüm ötelenmesin, eÄŸitimcilerin sorunları bir an önce giderilsin”

GÜNDEMDE ERİYEN MEMUR MAAŞLARI VAR. EĞİTİM-BİR-SEN’İN DE BAĞLI OLDUĞU VE SİZİN DE ADANA İL TEMSİLCİLİĞİ YAPTIĞINIZ MEMUR-SEN’İN YETKİLİ SENDİKA OLARAK KATILDIĞI MAAŞ GÖRÜŞMELERİ SONRASINDA DEVLETİN VERDİĞİ ZAM ORANLARI İLE İLGİLİ TARTIŞMALAR ASGARİ ÜCRETİN BELİRLENMESİNİN ARDINDAN YENİDEN GÜNDEME GELDİ. BU KONUYLA İLGİLİ NELER SÖYLERSİNİZ?

Memur-Sen olarak bizim son Toplu SözleÅŸme Görüşmeleri sırasında ifade ettiÄŸimiz rakam ÅŸuydu; Merkez Bankası’nın hedefini deÄŸil beklenti anketini dikkate alın. Çünkü son 10 yılda enflasyon ile ilgili Merkez Bankası’nın bu konudaki hedefi hiç tutmamış. Böyle yapılmadı. GeldiÄŸimiz noktada haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı. Enflasyon 14,6 olarak açıklandı. Toplu SözleÅŸme masasına oturduÄŸunuzda bir pazarlık içine giriyorsunuz. Bu noktada anlaÅŸabildiÄŸiniz de olur anlaÅŸamadığınız da. Biz bugüne kadar iki görüşmede hükümet ile anlaÅŸma saÄŸlayamadık. Birisi ilk toplu sözleÅŸmedeydi. DiÄŸeri de son toplu sözleÅŸmedeydi. Çünkü gelen rakamlar kabul edilebilir seviyede deÄŸildi. Biz de imza atmadan masadan kalktık. İlk toplu sözleÅŸmede oturma eylemi yaparak son toplu sözleÅŸmede ise cüzdanlarımızı Bakanlığın önüne atarak iÅŸ bırakma eyleminde bulunduk. Sendika olarak elimizden gelen her ÅŸeyi yaptık. Hükümetin teklifini de kabul etmedik. “Bu sözleÅŸmeyi imzalamak sendikacılığın haysiyetine yakışmaz” diyerek sözleÅŸmeye imza koymadık. Yapılacak ÅŸey nedir? Hakem heyetine gitmek. Konuyu tahkime götürdük ama tahkim maalesef hakemlik yerine noterlik yaptığı için görüşmeler sırasında üzerinde uzlaşılan konuların tamamı da masadan geri çekildi. O yüzden bu toplu sözleÅŸmeye biz Memur-Sen olarak imza koymadık.

SENDİKACILIĞIN YANINDA ÇOK UZUN BİR ZAMANDIR SAĞLIKLI YAŞAM YÜRÜYÜŞ ADI ALTINDA SOYAL BİR AKTİVİTENİZ VAR. BİRAZ AÇIKLAR MISINIZ? NASIL BAŞLADI, NASIL GİDİYOR?

Yürüyüşün kitabını yazıyoruz. 22 AÄŸustos 2017 tarihinde Ankara Kızılcahamam’da 4. Dönem Toplu SözleÅŸme görüşmeleri sırasında baÅŸladığım saÄŸlıklı yaÅŸam yürüyüşümüz tam1242 gündür aralıksız devam ediyor. Yürüyüşe ilk baÅŸlarken yürüyüşümüzü ÅŸu zamanda bitiririz diye bir hedef koymadık. İlk zamanlarda arkadaÅŸlarımız; “50 gün, 100 gün bile yürüyemezsiniz” derken ÅŸimdi; “Ne zaman bitireceksiniz?” diye soruyorlar. Gücümüzün gittiÄŸi yere kadar devam edeceÄŸiz. Asla pes etmeden, vazgeçmeden ve ertelemeden yürüyüşümüze devam ediyoruz. Önce tek başıma baÅŸlamıştım sonra diÄŸer arkadaÅŸlarımın da katılımıyla bir sosyal medya gurubu kurduk ve herkes o guruptan hangi ÅŸehirde yürümüşse o yürüyüşten fotoÄŸraf paylaşıyor. Her gün ortalama 15 binadım atıyoruz. Åžuana kadar yaklaşık 20 Milyon saÄŸlıklı yaÅŸam adımı attığımızı söyleyebilirim. Sadece Adana merkez de de yürümüyoruz. ÇeÅŸitli ilçelerimizde, deÄŸiÅŸik ÅŸehirlerde hatta yurt dışında bile saÄŸlıklı yaÅŸam yürüyüşümüzü yaÄŸmur, çamur, kar, kış, güneÅŸ demeden gerçekleÅŸtirdik. Buradan bir müjde de vereyim. Yürüyüşümüzü kitaplaÅŸtırıyoruz. Türkiye’de deÄŸil dünyada bile alanında ender kitaplardan birisi olacak bu kitap. Çok yakında tüm kitapçılarda yerini alacak inÅŸallah.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor