EKMEK…

Doymakla kalmaz, damağınız şenlenir.
Pide ya da lavaştan biraz kopartılır.
Arasına kebaptan bir parça koyduktan sonra üzerine sumaklı soğandan ekleme yapılır.
Lokma ağızdayken, diğer lokmanın hazırlığı başlar.
Ezmeyi ve çoban salatayı da atlamayalım.
Başrol tabi ki kebabın ama ekmek olmazsa bu film tutmaz…
Şimdi kebabı neden aklınıza düşürdüm değil mi?
Bulunduğunuz yerin penceresinden dışarıya bakarsanız mutlaka bir kebapçı görürsünüz, afiyet olsun.
Neyse bu kadar latife yeter…
Aslında mevzuyu ekmeğe getirmek istiyorum.
Malumunuz, Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı televizyonda söylediği sözler nedeniyle tutuklandı.
Sona saklamayıp, başta söyleyeyim; “ Bir defa ekmekle ilgili düşüncelerine katılmak mümkün değil”…
Ne demek, “Ekmek aptal toplumların tüketim maddesidir!”
Program sunucusu, “Bu söylediklerinize bakılırsa siz de ekmeği çok yemişsiniz” dese, yeriydi yani…
Bu arkadaş, iktidarın yanlış ekonomi ve tarım politikalarını eleştirmek isterken yanlış cümleleri nedeniyle, durduk yere başına iş açtı…
Sana ne kardeşim, milletin yediğinden içtiğinden; “Girdi maliyetleri yüksek, bu fiyata kurtarmıyor de…”
Millete ekmek üzerinden hakaret etmek senin neyine…
“Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyenlerden ne farkın kaldı senin ?..
Ayrıntısını bilmiyoruz ama tutuklanmasının ağır bir karar olduğunu savunan hukukçular da var…
Neyse devam edelim…
Divan-ı Lugati’t Türk’te bile ekmek, “Etmek” olarak geçiyormuş; Türkçe bir kelime yani.
Anadolu’daki ekmekle ilgili deyimleri hatırlatmaya, ekmeğin bizim kültürümüz ve mutfağımızdaki yerini anlatmaya gerek var mı, bilmiyorum?
Ekmek bizim ülkemiz için o kadar önemli ki, ölmüş arkadaşının başında ağlayan biri, durmadan, “Ekmek çok, soğan çok bu niye ölüyor?” demiş…
Hah işte tam da o noktadayız; halkın büyük çoğunluğu ekmek parası için, inim inim inlerken, bu tür saçma sapan açıklamalarla gündemi değiştirmeye gerek yoktu.
Sapla saman karıştırılmıştır bence…