EKONOMİK KRİZ HUZUR BOZUYOR

Sarayın ülkeyi içerisine soktuğu kriz ortamı gençlerin aile kurmasını ve aile birliğini sürdürmesini zora sokmaktadır.
Araştırmalar, ekonomik kriz ortamının aile yaşamını sarsan en önemli neden olduğunu göstermektedir.
En temel yaşamsal gereksinimlerini karşılamak için sürdürdükleri zorlu mücadelelere rağmen mutlu bir yaşam sürdüremeyen ailelerimiz, çaresizlik içinde büyük bir tükenmişliğe sürüklenmektelerdir.
Geçim sıkıntısı, işsizlik ve gelecek kaygısı, ailelerin yerine getiremedikleri sorumluluklar altında ezilmelerine neden olmaktadır.
Ekonomik zorluklar, aile içi ilişkilerde aile bireylerinin birbirlerine öfkeli ve saldırgan tepkiler vermelerine neden olmakta, ailelerin iç huzurunu sarsmaktadır.
Borçluluk ailenin, komşularıyla, akrabalarıyla, yakın sosyal çevresiyle olan ilişkilerini bozmaktadır.
Toplumsal Dayanışma Ağlarını Zedelemektedir.
Aileler kriz karşısında yapayalnız bırakılmaktadır. Umutsuzluk ve yetersizlik duyguları aile bireylerinin öz saygılarını yitirmelerine neden olmaktadır.
Yoksullaşan aileler kriz karşısında daha kırılgan ve tahammülsüz hale gelmiştir. Sorunlarına konuşarak çözüm bulamayan aile bireyleri, birbirlerinden ve yakın çevrelerinden kopmuştur.
Aileler sorunların ağır yükü altında ezilmektedir. Bu koşullar altında, ailelerimiz umutsuzluğa ve huzursuzluğa terk edilmekte ve sonuç olarak da parçalanmaktadır.
“Hatay ilimizde uzun süredir işsiz olan bir baba çocuklarım aç diyerek valilik önünde kendini yaktığını ve kurtarılamayan babanın eşinden işsizlik nedeniyle ayrıldığı öğrenildi”
Türkiye’mizdeki en önemli ikinci boşanma nedeni; Evin geçimini sağlayamamaktır!
Başka bir ifadeyle boşanan üç çiftden birisi geçim sıkıntısı nedeniyle evliliğini sonlandırmak zorunda kalmıştır.
Zamlar ve pahalılık halkı yoksulluğa sürüklüyor. Şubat 2020’de 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 7353 TL olmuştur. Çalışanların %40’ı açlık sınırıyla karşı karşıyadır.
Yüksek enflasyon yurttaşlarımızın satın alma gücünü düşürmekte, gıda maddeleri başta olmak üzere halkın temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta güçlük çekmesine neden olmaktadır.
Gıda zamlarının yanı sıra barınma giderleri de artmaktadır.
Ağustos 2018’den itibaren elektriğe ve doğal gaza sürekli zam yapılmış, konutlarda elektrik %140, doğal gazda %130 daha pahalanmıştır.
2019’un ilk dokuz aylık döneminde faturasını ödeyemez hale getirilen 3.300.000 abone elektriğini, 850.000 doğal gaz abonesi de işleme tabi tutulmuştur.
İşsizlikten bunalan insanlar 2020 Ocak verilerine göre 4.300.000 kişi iş aradığı halde iş bulamamıştır. Bu işsizlik rakamlarına, ümidini yitiren, iş aramayı bırakan, mevsimlik çalışanlarımız da eklendiğinde 9-10 milyon insan işsiz olduğunu hesaplamak o kadar da zor olmasa gerek!.
“Çalışmaya geldiği Uşak’ta işsiz bir vatandaş sokak ortasında açlıktan bayılmıştır, 3 aylık bebeği olan ve bebek bezi taşıdığı görülen vatandaş, yemek yeme önerisini reddetmiş ve hastaneye kaldırılmıştır.”
Tüm bu olumsuz tabloya ek olarak TÜİK verilerine göre çalışan her üç kişiden biri kayıt dışı istihdam edilmektedir.
Kayıt dışı çalışan vatandaşlarımız, sigortasız, sağlık hizmetlerinden yoksun ve emeklilik hakkı olmadan, ağır koşullar altında çalışmaktadır.
Her an işlerini kaybetmenin korkusuyla geçim mücadelesi verilmektedir.
Kayıtsız çalışmak zorunda bırakılan vatandaşlarımız, umutsuzluğa ve çaresizliğe sürüklenmektedir.
Ülkeyi bu koşullara sürükleyen AKP’den kurtulmak, bu koşulları yaşayan vatandaşlara güven veren, umut olan bir örgütlenmeyle mümkün olur.
Bu güveni ve umudu da Cumuhriyeti kuran Ana Muhalefet Partisi CHP vermek zorundadır.
Ayrıca AKP karşıtları da bileşenler olarak bir araya getirerek süreci hızlandırmalıdır…